80’ Lİ YILLARDAN 2000’ Lİ YILLARA ELMANIN SEYİR DEFTERİ…
Zeki TARHAN – ANKARA
BÖLÜM: 12
KURTAY’ ı, elmacılığa iten sebep ne idi dersiniz? KURTAY’ ın Boğazova’ nın Meseğin mevkiindeki bağının yol kenarında bir “DELİ ELMA AĞACI” vardı. Bu deli elma ağcını Isparta’nın “DEMİR ELMA” sın dan aşılatır. Ve üç sene sonra 85 kilo elma alır. Ondan bir sene sonra da 85 kilo elma alır. Ondan bir sene sonra da bu miktar 105 kiloya varır… İşte bu olay ve süreç; KURTAY’ı elmacılığa sevk eden sebeplerin başında geliyor ve de büyük rol oynuyordu…
***
KURTAY’ ın bu denemesi, ilerleyen süreçlerde Bağcılığın sonu, üzüm asmalarının sökülmesine bir işaret fişeği sayılabilirdi belki de… Ve de Bağlarımıza “Bahçe” diyecektik bundan böyle… Kerpiçten yapılmış bağ evlerimize “KELİF” diyorduk. Ve her “kelif” te “SULUK” vardı. Kaynattığımız pekmez kazanlarının üstünden, pekmez köpüklerini asma yaprağıyla alıp ağzımıza götürdüğümüz o nostaljiyi yaşayamayacaktık artık…
Sabahları kalktığımızda, bağlarımızdaki çeşit çeşit üzüm salkımlarının üzerine kırağı düşen üzümleri, büyük bir iştahla yiyemeyecektik bundan böyle… Kim bilir, belki de bu satırların yazarı TARHAN hayal kuruyordu.
***
KURTAY’ ı dinliyorduk: “… O zamanki ziraat teknisyenlerimiz Necati bey, Halil ÜSTÜN bey, Emin BİLGİÇ beyle temas kurdum. Dedim ki; “Ben şu neticeyi aldım. Bu memleketin ELMACILIĞA GİTMESİ ŞART!!! İKLİM ŞARTLARIMIZ BUNA ÇOK ELVERİŞLİDİR!!! Siz ne dersiniz?” diye düşüncelerini sordum…” Ve KURTAY bilhassa “SULAMA” işi üzerinde durduğunu söylüyor ve bakın değerli arkadaşları nasıl yanıt veriyordu:
“…KURTAY, hiç korkma. Bu Gölün yarattığı nispi rutubet var… Elma ağaçlarının sulamasını dahi, bu nispi rutubet, elma yetiştiriciliğinde EN YARARLI TESELLİYİ GÖSTERİR!!!” dediler. Bunun üzerine, elmacılığa aynı bağcılıkta olduğu gibi, İLK ADIMI ATTIM.”
…Ve KURTAY, Bağcılıkta da, Halil ÜSTÜN’ ün okuduğu okuldan, İZMİR / BORNOVA Okulundan, 14 türlü ÜZÜM ÇEŞİDİ GETİRİYORDU!!!
YARIN :
36 ÇEŞİT ÜZÜM / ELMACILIĞIMIZIN İLK KURUCULARI…