ADRİYATİK DENİZİ VE HIRVATİSTAN
Nazif Kurucu
Hırvatistan'ın
Adriyatik Denizine uzun kıyıları var. Haritalarda pek gösterilmez fakat, bu
denizde çok ada bulunuyor.
Beş
Milyon Nüfuslu Hırvatistan'ın, Adriyatik denizinde iki bin adası varmış. O
adaların en büyüğü ise, Başkent olan tarihi Dubrovnik'in karşısındaki LOKRUM
adası. Dubvornik kenti de tam bir yarımada gibi, Adriyatik'e uzanıyor. Denizin
üzerinde aralıklı bir şeyler görünüyor; midye üretim tesisleriymiş. Yarımada
ile bir ada birleşerek Dubvornik kentini oluşturmuş. Adriyatik'e kıyısı olan
ülkelerin Venedik etkisinde kalmamış olmaları olanaksız. Lokrum adasının ve tüm
Hırvatistanın ticarete ve gemiciliğe yönelip zenginleşmesinde Venedik'i örnek
almış olmasının etkisi var. Lokrum
adasındaki Çan kulesi Kanuni'nin geldiğini haber vermek için yapılmış. Arslan
Yürekli Rişar, 4 asırda burada tedavi edilmiş. Burada o çağda tüm haklar,
halkın değil asillerinmiş. Kentin ve ticaretin yönetimini, her ay en büyük 12
zenginden biri üsleniyormuş. Yönetici etki altında kalmamak için ailesi ile
görevi boyunca görüşmüyor ve kuleden çıkmıyormuş. Ailesi de buraya gelemiyormuş. Şimdi bu
bölgedeki en güzel evlerde Arap şeyhleri geceliği bin dolardan ağırlanıyormuş.
Başkent
Dubrovnik önemli bir liman kenti. Bosna Hersek halkının çoğu Müslüman.
Hırvatlar ise Katolik. St Saviour, St Blaise, Domino, St İgnatius, St
Sebastian, St Nicholas, Sigurata, isimli kiliseler var. Mesdjid isimli bir de
cami var. Diğer Balkan ülkelerindeki halkın çoğu ise Ortodoks. Hilton
şirketinin İmperiyal oteli de burada.
Balkan ülkeleri 1978'de
Avusturya'nın işgaline uğramış; bu işgal 1998'de son bulmuş.
Eğer
Stalin ülkemize karşı tehdit teşkil etmese ve saldırma korkusu yaratmasaydı...
İyi ve dostane bir komşuluk sürdürülebilseydi; bugün biz dost yüzlü
yabancıların müttefik görüntüsü altında yaptıkları yönlendirmelerine ve
zorlamalarına katlanmak zorunda kalmazdık. İnsanları ve kitleleri demir yumruk
ve ölüm tehdidi altında yönlendirme ve tahakküm etme bakımından, Tito da
Stalinden farklı değildi. Buna rağmen Balkan Cumhuriyetlerinde Tito adı
verilmiş olan cadde ve meydanlardan o ad henüz silinmemiş.
Rehberimizle
iyi anlaşan otobüs şoförünün adı, TONY. Toni ismi Balkan ülkelerinde çok
kullanılıyor. Oysa bu söyleyiş dillerine uygun değil. Amerika Birleşik
Devletleri, bu ülkelerinin Sırbistan'a karşı bağımsızlıklarını kazanabilmeleri
için, önemli destekler vermiş. Gerektiğinde onların Bağımsızlaşmasına engel
olduklarında, Sırbistanı da, Avusturya'yı da havadan bombalayarak yola
getirmiş. Bu yüzden birçok binaların duvarlarını, yağmurda silinmeyen eski A.B.D. başkanı Klinton'un çok büyük boy
ve yağlı boya resimleri dolduruyor. Şoför Tony'nin dikkatli ve zamanlaması
düzgün çalışmasından, yüzlerce kat fazlasını Türk Parlamenterler Birliğinin
atanmış genel sekreteri Mustafa Bey'in
ve Rehber Nafiye Hocanım gösterdi. Sınırlarda pasaportların toplanıp eksiksiz
iade edilmesi; her ülke değiştirdikçe yoğunlaşan bürokratik ve başkaca
problemler, hep onlar tarafından çözüldü.
Her
Balkan ülkesindeki çaylar, bizdeki büyük ırmaklardan daha çok ve deli akan
çamurlu sularla çağlayarak akıyor. Yüksek dağların tepelerindeki karlar daha
erimemiş. Eridikçe çamurlu sular çok deli akan ırmakları dolduruyor.
Dubvornik'ten
diğer bir ülkeye hareket edildiğinde; Isparta gazeteciliğinin yıldızı ve
Eğirdir gölünün koruyucusu olan sevgili arkadaşım ZEKİ TARHAN telefon etti.
"Isvak'ta yarınki toplantıya da katılmazsam; beni defterden
sileceğini" belirtti. Oysa son yazımda bu geziyi haber verip, arkadaşlarım
ve okuyucularımdan on gün izin istemiştim.