“ÖLÜME TERKEDİLEN GÖL”
Hem çocuklarımızı ziyaret, hem de 100 yılda bir yaşanabilecek, en büyük bayramımız Cumhuriyetimizin 100. yıl kutlamalarında onlarla birlikte olmak ve torunlarımın Cumhuriyet Bayramı gösterilerini seyretmek amacıyla gittiğimiz Denizli’den neşeyle döndüğümüzde, yolumuz üzerinde bulunan Eğirdir Gölü, Hoyran bölümüne, bir merhaba demek için arabadan indim.. Tüm neşem kaçmıştı.. Gördüğüm manzara içler acısıydı, göl can çekişiyordu, sular bayağı çekilmiş, daha da kötüsü; kanalizasyon atıkları, endüstriyel kimyasal atıklar, evsel atık sularında bulunan, bilhassa sentetik bulaşık deterjanlarındaki fosfor, tarımsal arazilerden süzülen drenaj suları ve gübreleme ile ilgili göle giren fosfor ve azot, ayrıca meyve bahçelerinde yapılan aşırı ilaçlamalara=zehirlere ait kimyasallar ve bunlara ilave olarak adanın yarım adaya dönüştürülüp, göl suyunun devri daiminin, hava almasının engellenmesi, vahşi sulamalar, tonlarca su basmalarla birlikte, su çekilmiş, bütün bunların sonucunda KÜLTÜREL ÖTROFİKASYON (= İnsan eliyle suyun, gölün yaşlanma hızını artırarak, bataklılaşmasına ve sonuçta ölümüne sebep olmak) oluştuğunu, hatta bataklığa evrilme aşamasına geldiğini üzülerek seyrettim.. Öyle ki; bayağı büyük alan yabanıl otlarla kaplanmış, Eğirdir/Hoyran gölünde olmaması gereken, sodalı tuzlu ve sığ sularda yumuşakçalarla beslenen FİLAMİNGOLAR, gölün canlıları arasına katılmış olması göl suyunun azaldığını ve kirlendiğini, eko sisteminin alt-üst olduğunu, gölün ölüme doğru hızla ilerlediğini gösteren işaretlerdi.. Korkarım; Bu vurdumduymazlıkla devam edilirse, çok kısa sürede göl ekosisteminden, karasal ekosisteme geçiş kaçınılmaz olacaktır...
***
Lütfen aklımızı başımıza toplayalım! acil çözüm için; mensubu olduğu AKIN gazetesinde köşe yazarı olarak özellikle gölle ilgili sıklıkla haber yapan, uzmanlar ile söyleşi yapan, Eğirdir gölü sevdalısı sayın Zeki Tarhan’ın yazılarından yararlanılabilir.. Has bel kader şahsımla yapılan böyle bir söyleşiden (5-6 Mart 2021 tarihli Akın Gazetesi) alıntı yaparak, yapılması gerekenleri, o gün ifade ettiğimiz gibi aşağıdaki 5 maddelik manifestoda toplamak ve “Öncelik, Göl olmalıdır!!!” mottosuyla, sloganıyla beyinlere kazımak gerekir!..
1 ) Etrafında, kaç dönüm bahçe olacak hesaplanmalı, fazlası ortadan kaldırılmalıdır!!! Meyve mi Göl mü?? Öncelik, Göl olmalıdır!!!
2 ) Etrafında, kaç Artezyen Kuyusu açılacak hesaplanmalı, fazlası kapatılmalıdır!!! Öncelik, Göl olmalıdır!!!
3 ) Etrafında oluşan kanalizasyon, evsel / sanayi ve meyve ağaçlarını ilaçlama (=pestisit / zehir ) atıkları, mutlak surette “KİMYASAL VE BİYOLOJİK ARITMA SİSTEMİNDE” arıtıldıktan sonra, alıcı ortama verilmelidir!!! Öncelik Göl olmalıdır!!!
4 ) Etrafındaki GÖLETLER; Gölün beslenme ihtiyacı hesap edildikten sonra yapılmalıdır!!! Öncelik, Göl olmalıdır!!!
5 ) Gölden; gerek sulama (özellikle vahşi sulama sonlandırılmalı!!), gerek baraj için su alınmamalıdır!!! Öncelik, Göl olmalıdır!!!
Ülkemizde çözüm ile ilgili bütün bu ve benzeri maddelere ait hesaplamaları ve önlemleri almaya yetkin, etkin teknik elemanlar ve imkanlar elbette mevcuttur.. Bunun için öncelikle ilgili bakanlıklar, mülkü idareler, belediyeler, üniversiteler bir araya gelmeli ve çözüm için kısa orta ve uzun yol haritalarını yapmalıdırlar! Her geçen boş dakikalar güzel gölümüzü ölüme biraz daha yaklaştırmakta olduğunu; Şayet Göl ölürse; Meyveciliğin, balıkçılığın ve tarımın, hatta orada tüm canlı yaşam alanın, doğanın da öleceğini unutmamalıyız!!
Selam, sevgi ve saygılarımla...
Prof. Dr. Zafer KARAER
Anakara Üniversitesi Veteriner Fak.