5 Haziran 2022 Dünya Çevre Günü’nde Eğirdir’in Genel Durumu
Dünyadaki Genel Durum
Günümüzden 50 yıl önce 1972 yılında İsveç’in başkenti Stockholm’de 133 ülkenin katılımıyla yapılan Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı’nda alınan bir kararla, 5 Haziran “Dünya Çevre Günü” (World Environment Day) olarak kabul edilmiştir.
Dünya Çevre Günü’nün amacı; içinde yaşadığımız ve her geçen gün zarar verdiğimiz, tahrip ettiğimiz ve doğal kaynaklarını yok etme noktasına getirdiğimiz dünyadaki ekosistemi onarmak, onun kendi kendine yenilenmesine büyük ölçüde katkıda bulunmak ve biyoçeşitliliğini korumaktır.
Worldometers 2022 raporuna göre günümüzde 7 milyar 924 milyon kişiye ulaşan dünya nüfusu ile birlikte, ülkelerin sanayileşme ve ekonomik büyüme konusundaki girişimleri; doğa, çevre değerleri ve ekosistem üzerinde büyük baskı oluşturmuş ve günümüzde ciddi çevre sorunlarına sebep olmuştur.
Günümüzde dünyadaki ormanların; yangınlarla, madencilik faaliyetleriyle, büyük alt yapı ve inşaat projeleriyle ve tarım alanları açmak suretiyle tahrip ve yok edilmesi, iklim değişikliklerine ve buna bağlı olarak bütün ekosistemlerin zarar görmesine yol açmıştır.
Aslında ekosistemler; başta dünyadaki 7.9 milyar insan olmak üzere diğer tüm canlı organizmaların da varlık ve gelişme kaynağıdır.
Dünyada ve Türkiye’de ekosistemlerin onarımı ve korunması için başta hükümetlere olduğu kadar doğa ve çevre dostu tüm insanlara büyük görevler düşmektedir. Bu görevlerin başında:
* Çeşitli ağaçlar dikerek yeşil alanların sayısını artırmak.
* Evsel ve endüstriyel atıklardan maksimum düzeyde geri dönüşümü sağlamak.
* Günümüzde insanların bilinçsizce ve ihtiyaç fazlası tüketim alışkanlıklarını azaltmaları konusunda bilinçlendirilmeleri.
* Doğa ve çevre konularında sanayi-tarım-turizm sektörü temsilcilerine çevre eğitimi konusunda uzman akademisyenler tarafından panel, sempozyum, kongre gibi etkinliklerle detaylı bilgi sunulması.
* Daha da önemlisi, ilk ve orta dereceli okullarımızda “Doğa ve Çevre” dersleri programa alınarak, uzman öğretmenler tarafından haftada en az iki ders saati olmak üzere genç dimağların küçük yaşta eğitilmelerine özen gösterilmesi gerekmektedir.
Eğirdir İlçemizdeki Genel Durum
Yaklaşık 50 yıllık bir süreci araştırıp değerlendirdiğimizde Eğirdir; gerek ekosistem özellikleri, gerekse biyoçeşitliliği açısından her geçen gün özlediğimiz değerlerinin büyük bir kısmını kaybetmiş bulunmaktadır.
Eğirdir kurulduğu 4000 yıllık tarihi süreçten itibaren ekosistem içinde üç tarafı göl ile çevrili bir yarımada görünümü arz eden eşsiz peyzaj özellikleri olan, adıyla anılan gölünde Can Ada ve Yeşil Ada (Nis) gibi iki güzel adası bulunan bir şirin ilçe iken; 1970’li yıllardan itibaren bu eşsiz güzelliğini ve özelliğini fiziki coğrafyada kaybetmiş bulunmaktadır.
Eğirdir Gölü’nün biyoçeşitliliği ise; İstanbul Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Zooloji Bölüm Başkanı ve aynı zamanda Hidrobiyoloji Araştırma Enstitüsü Direktörlüğü görevini yürüten Alman uyruklu Ord. Prof. Dr. Curt Kosswig ve eşi Leonore Kosswig’in denetiminde 1955 yılında yaklaşık 10 bin “Sudak Balığı” yavrusunun Almanya’dan getirilerek Eğirdir Gölü’ne bırakılmasıyla, gölde mevcut yerel 9 balık türünün zarar görmesine ve 7’sinin tamamen yok olmasına sebep olmuştur.
Sudak Balığı; 2-3 yıl gibi kısa bir süre içinde hızla çoğalarak, temel besin kaynağı olarak gördüğü, sırasıyla; başta Kavinne, Şişek Kavinnesi (Kavinne’nin irisi ve yağlı olanı), Eğrez, Pabuç Eğrez ( Eğrez’in irisi ve salamura yapılanı), Sıraz ( Eğirdir halkının salamura yapmak için tercih ettiği, en tanınan yağlı balık türü), Kelten ve Taş Nozulu’ndan oluşan 7 yerel balık türünün göldeki biyoçeşitliliğini yok etmiştir.
Eğirdir halkının haklı olarak “Dişli Balık” adını koyduğu Sudak Balığı; çok hareketli ve hırçın özellikleri olan Sazan ( halk arasında yerel adıyla Çapak) ve onun biraz daha küçüğü olan Taraklık balığını yok edememiş, ancak yumurtalarını (havyar) yiyerek, bu 2 yerel balık türünün göldeki popülasyonunun azalmasına sebep olmuştur.
Aslında tüm bu yerel balık türleri, Eğirdir halkının asırlardır yegane beslenme kaynağı olmuştur. Bu balık türleri içinde özellikle “Kavinne Balığı”nın halkımız arasında ayrı bir yeri ve özlemi vardır. Hamsi balığı büyüklüğünde, fosfor ve protein bakımından Hamsi ile benzer özellikler taşıyan Kavinne Balığı; Eğirdir halkının ortalama her gün, özellikle kış aylarında yanan soba üzerinde balık şişleri ile pişirdiği temel beslenme ve protein kaynağıydı. Bize göre Eğirdir halkının zeki olması, okumaya ve çocuklarını okutmaya önem ve öncelik vermesinin, bu genetik özelliklerden kaynaklandığını söyleyebiliriz.
Sazan (Çapak) Balığı ise; yağda kızartması, bulgur ile doldurulan “Sazan Dolması”, yağ ve sirke ile yapılan “Ekşileme Yemeği” ile tanınan bir yerel balık türüydü. Ayrıca Sazan Balığı’nın havyarı (yumurtası) da salamura yapılır, bir hafta ya da on gün içinde kırmızı bir renk alarak olgunlaşır, zeytinyağı ve limon ilave edilerek tüketilirdi.
Özet olarak, Eğirdir Gölü; Eğirdir halkının bir kaderidir. Asırlardır halkına ekonomik ve sosyal faydalar sağlayan Eğirdir Gölü, turizm sektörü açısından da kentin marka değeridir.
Yaz aylarının başladığı ve meyve bahçelerinin sulama mevsiminin geldiği bu günlerde endişemiz, gölün genel durumunun analiz edilerek, gerekli ve öncelikli tedbirlerin alınmasıdır. Bu yıl bölgemize son yılların en verimli ve bereketli kar ve yağmur yağışları olmuştur. 19 Nisan 2022 tarihi itibariyle, son dört ayda gölün su seviyesinde 56 cm. yükselme gözlemlenmiştir. Tektonik oluşumu nedeniyle genellikle tabandaki gözelerden çıkan kaynak sularıyla beslenen Eğirdir Gölü’nün kodu, 916 metre seviyesine ulaşamamıştır.
Bütün bunlar dikkate alındığında:
* Kontrollü su kullanımı; toprağı korur, verimi artırır, su tasarrufu sağlar.
* Nitelikli tarım ve nitelikli meyve yetiştiriciliği için doğayı, çevre değerlerini ve su kaynaklarını ekonomik kullanmak, günümüzde akılcı bir yöntem olarak benimsenmelidir.
* Isparta, tatlı su ihtiyacını “Darıdere Barajı”ndan sağlamalı, turizm hareketlerinin Göller Bölgesi’nde en önemli cazibe ve çekim merkezi olan doğa harikası Eğirdir Gölü’nü, kendisine su sağlayan bir baraj gölü olarak görmemelidir.
5 Haziran 2022 Dünya Çevre Günü’nde; sağlıklı, mutlu bir yaşam ve gelecek için Eğirdir Gölü’nü, çevre değerlerini ve biyoçeşitliliğini korumak, her Eğirdirli için önceliği olan hayati bir görev olmalıdır.
Doğa ve çevre dostu tüm hemşehrilerimin bu anlamlı gününü kutlar, selam ve saygılarımı iletirim.
Dr. Mehmet GÜRDAL
Akademisyen-Kitap Yazarı
0505 567 97 75