RENKLERİNİ ARAYAN GÖL...
Gölün en güzel yeri toplu konuta açılma düşüncesi, yoğun bakımda, ölüm döşeğindeki hastanın fişinin çekilmesi gibi ihanetin son perdesi ve gölün sonu demektir.
Prof. Dr. Zafer KARAER
Ankara Ün. Veterinerlik Fak. Öğretim Görevlisi
Bir zamanlar ülkemizin en büyük ikinci içme suyu rezervi olan ve “yedi renkli göl” olarak da bilinen doğa harikası Eğirdir gölümüz, dıştan ve içten yapılan ihanetler sonucu renkleri bulanmış, solmuş, renklerini kaybetmiş, suyu çekilmiş, suyu da artık içilmez olmuş... Adeta can çekiştirmekte, kurtarılmayı beklemektedir..
Peki bu dıştan içten yapılan ihanetleri nasıl gerçekleştirmişiz, gölü nasıl bu hale getirmişiz..
Göle dıştan; suyun dışından yaptığımız ihanetlerimiz; Popülizm uğruna mevcutadanın yarım adaya dönüştürülmesi ile, tek taraflı kazanç uğruna etrafındahesapsız bahçeler ile, hesapsız yapılan ilaçlamaları (zehirler) ile, hesapsız göletler ile,hesapsız artezyenler ile, arıtmasız evsel ve sanayi atıkları ile, gölün beslenme damarlarınıtıkayarak, aynı insanlardaki koroner yetmezlikte ortaya çıkan kalp krizi gibi, göl şu an kriz geçirmekte, bizler bakmaktayız. Nedenler ortadan kaldırılmaz ise, bununla ilgili etkili tedbirler alınmaz ise gölün ölümü mutlaktır. Bypass ihtimali çok zor olduğu için, balon ve stentler uygulanmalı, besleyen damarlar açılmalı, kirlilikler arıtılmalı..
Göle içten; suyun içinden yaptığımız ihanetler ise; hesapsız üretim uğruna, bilinçsiz, bilimsiz, araştırmasız balıklandırma çalışmaları, gölün doğasına aykırı beş türün (sudak, gümüşi havuz balığı, kadife balığı, tatlısu kolyozu ve gümüş balığı) farklı zamanlarda göle atılması ile, gölün balık faunası ve popülasyon dengeleri ile aynı zamanda su bitkilerinin de dengelerini bozarak suda ekolojik denge alt üst edilmiş, yine insandaki bilinçsiz antibiyotik kullanımı sonucu vücutta mikrobiyata florasının bozulması ile ortaya çıkan sistemik rahatsızlıklar, beslenme ve büyüme bozuklukları, hatta mutluluk kaybı gibi şikayetler, gölde de, aynı şekilde ortaya çıkmakta, göl şu an beslenememekte, büyüyememekte, tabii 7 renkli mutlu renk cümbüşüne bürünememekte, nedenler ortadan kaldırılmaz ise, bununla ilgili etkili tedbirler alınmaz ise gölün ölümü mutlaktır..
Bütün bunlar yetmezmiş gibi son ihanet, gölün en güzel yeri toplu konuta açılma düşüncesi, yoğun bakımda, ölüm döşeğindeki hastanın fişinin çekilmesi gibi ihanetin son perdesi ve gölün sonu demektir. Bunu anlamak mümkün değil... Bilakis başta mülki ve yerel yönetimler olmak üzere, ilgili kurumlar, kuruluşlar, kişiler gölün sorunları ile ilgili toplantılarda yaptıkları konuşmalar çerçevesinde tavır almalı, mevcut sorunları çözmek için çaba sarf etmelidirler. Sorun üstüne sorun yaratılmasına müsaade etmemelidirler. Bütün ilave sorunların gölün ömrünü daha da kısaltacağı mutlaktır.
Evet, ihanetlerimizle gölün bugünkü görüntüsü ile katledilmiş bir doğanın sorumlusu olarak, daha fazla tahrip edip, doğada güzelliklerin, değerlerin yok edilmemesi için azami hassasiyeti gösterelim, yeni ihanetler yapmayalım. Yoksa! doğanın intikamı çok daha acımasız olacaktır, korkunç son mutlaktır! En önemlisi de kuraklıktır.. Unutulmamalıdır!!
Gelin! El ele vererek; tekrar gökkuşağı benzeri renklerine kavuşturalım gölümüzü! Zararın neresinden dönersek kardır!..
Saygılarımla..