Suudiler Müslüman mı?
Bayram AYGÜN/Emekli Öğretm.-Köşe yazarı
1910’ların Isparta ve çevresi Ortodoks kiliselerinin Başpapazı Metropolit Meletios Hristidis’in kızından torunu akademik hoca Nikol hanım ailecek evine (Selanik- Serez’deki) kahve içmeye davet edildik. Büyük-büyük dededen Ispartalı Nikol hanımefendinin kahve, üzüm ikramından sonra kızı (Makadonya-Üsküp üniversitesinde psikoloji okuyormuş) yüz yıl öncesinin Isparta Osmanlıca Türkçesiyle konuşabildik. Nikol hanımefendinin kızı Arene (kutsallık anlamında) kendi odasını bizlere gezdirdi.
Duvarlarda; bizde çıkan bazı ulusal gazetelerden kesilmiş, Anadolu, Isparta Rumlarıyla ilgili haber ve resimlerle süslü. Yarısı yok olmuş, biz Müslüm atalarımızın çocukken gördüğümüz 1910’ların kuzu postu namazlık duvara asılmış. Üzerinde bir tarihi tespih var. Hemen yanında, ayrı ayrı karelerde ince halı üzerine işlenmiş Kabe’nin, Hz. Muhammed’imizin türbesi (Mescid-i Haram) resmedilmiş. Muhtemelen İstanbul’dan getirme duvar halısının üzerinde resmedilmiş besmele yer alıyor. Hemen alttaki göz raflarda cam korumaların içinde “Yasin” kitapları, Buhari hazretlerinin Yunancaya çevrilmiş Hadis kitabı. Büyük büyük dedesi Psidya Isparta bölgesi Başpapazlık Ortodok arması (taklidi olmalı).
Odanın karşı duvarında ise Mevlevî semazenlerin yer aldığı, gölge fonda Hz. Mevlâna’nın siluet resim-çizimli Arapça Hz Mevlana’ nın sözü ilenmiş: “Yaşam bir nefestir aldığın kadar, Yaşam bir kafestir kaldığın kadar, yaşam bir hevestir daldığın kadar” sözü işlenmiş.
Hanım kızın bilgisayarının üzerinde de: “Allah, hepimizin yaratıcısıdır. O her şeyi görür, bilir.” Osmanlı Karamanlıca Türkçesiyle yazılmış. Daha birçok Isparta ve Müslümanlığımızla ilgili resim, malzemeler mevcut. Kapıdan çıkarken orijinal bir kitap: Esrar Dede, 18.(1748) Yüzyılın sonlarında yetişmiş Mevlevî Şairin kitabı yüzümüze bakıyordu.
Ayaküstü çıkarken, yarı Rumca yarı Isparta Türkçesiyle Arena hanım: “Baryam Hocu büyük büyük dedem (Papapouz) Metropolit Meletios Hristidis günlüklerinde yazmış. Dedemden dinlemiştim. Isparta’da Emir ya da Emre mahallesinde otururlarken Müslimlerin (Müslüm anların) Kurban bayramında dedemler de Komşuları olan siz Müslimlere 1910 (Müslümanlara) saygı olsun diye: Koskoca Başpapaz büyük-büyük dedem Kurban bayramı sabahı Müslim duasıyla Metroplit (papazevi) bahçesinde erkeç (Besili keçi erkeği ) kurban edermiş. Papaz büyük büyük dedelerim Müslümanlığa böyle saygılı imişler.”
Konuyu şuraya getirmek istiyorum:
20 gün falan oluyor. Yunanistan-Selanik Serez’de oturan Eğirdir Barla’lı Rum torunlarla birlikte daha önce tanıştığımız Ispartalı Rum torunlarından Nikol hanımefendi aradılar. Osmanlı Isparta’sının Rum torunlarından, Başpapaz’ın torunu hanımefendi, dede hatıralarını derlediğini; pek yakında elektronik posta ile adresime göndereceğinin müjdesini verdiler. Isparta adına teşekkür ettim.
Telefonda: Kızının odasını daha önce (bizlere) gezdirdiğini hatırlattı.
Müslümanlığa karşı büyük ilgi duyan Metroplit (Başpapaz) torunu kızının daha önce bizler gösterdiği Müslüman dekorlarıyla süslü odasını toplayıp; hepsini bir yerlere attığından bahsetti.
Ne diyeceğimi şaşırdım. Üzüldüm. Neden yaptığını sordum.
Sonra İstanbul’daki Suudilerin yine Suudi başkonsolosluğundaki Kaşıkçı cinayetinden bahsetti. Suudilerin yöneticileri 18 cellât ekibini ülkenize gönderdi. Gazeteci Kaçıkçı’yı (Türk Kayseri kökenli Suudi vatandaşı ) katlettiler. Kızım aşırı derecede korktu. Odasındaki Müslümanlıkla ilgili tüm hatıraları kaldırdığını söylediler.
Suudilerin Müslümanlığı temsil etmediklerini, Vahabi Selefi adlı bir çarpık Yahudilik dokusu taşıyan anlayışın tüm dünya Müslümanlarını rahatsız ettiğini anlatmaya çalıştım.
Ama bir türlü teselli edemedim!. Sayın Numan Kurtulmuş Kaşıkçı’yı katledenlerin, Hac’ca niyetlenen yurttaşlarımızın tedirginliklerini dile getirdi. Haksız da değil hani Sayın Kurtulmuş!
Geçtiğimiz günlerde Sayın Numan Kurtulmuş’un sözü alkıma geldi. Yorumu sizlere bırakıyorum.
Ak Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş, “Kaşıkçı cinayetinden sonra Hac’ca gidecek insanlarımız: ‘Başıma neler gelecek ‘diye düşünürse; tadı tuzu kalır mı” diyordu.
Saygıdeğer Numan Kurtulmuş haksız da değil. Bundan sonra Suudi topraklarına adım atacakların bin kere düşünmeleri gerekiyor her halde.
Hac gelirleri olmasa, Suudiler bir anda Hicaz’daki kutsal yerleri yok etmede tereddüt etmezler. Tıpkı Suudi Arabistan'ın Mekke şehrindeki kutsal topraklarda Osmanlı'dan kalan eser olan Ecyad Kalesi buldozerlerle 2002 de yıktıkları gibi. Birçok İslam büyüğünün mezarlarını bile düz ettiler. Suudilerin Müslüman dokusunu tartışmak gerekmez mi?
Suudilerin bu davranışları ile Müslümanlığı seçmek isteyen dünyanın birçok yerindeki insanları korkuttuklarını, yüce dinimize yeni katılma konusunda durağan davrandıklarını söylemek hata olmayacaktır sanırım.