Haberin Tarihi:
20.9.2018 17:01:07
- Okunma Sayısı:2711
defa okundu.
Araştırma: Bayram AYGÜN
Büyük İskender Rumlarından Isparta (1.Murad –ı Hüdavendiğar döneminde) Osmanlı’nın eline geçer. Osmanlı hâkimiyetine geçmesinin ardından1424’den sonra Isparta’ya Türk göç akınları başlar. Kutsal dağlara, göllere ve ağaçlara tapmayı bırakan Türkmen Yörük oymakları, hızla oymak oymak Müslüman olurlar.
Isparta’da ilk Müslümanlığı seçen Ispartalı Türkmen bayanı Şadiye hanımdır. Adına, ad aldığı başka bir Ispartalı Şadiye hanım, ilk Müslüman Ispartalı bayan adına Şadiye Buk’a’sı yani Osmanlı’nın Isparta’daki Ruh Sağlığı Hastalıkları Terapi hastanesini açar. Bu “Ruh Sağlığı Hastanesi” bugünkü Isparta Sav Belediye otobüs durağının olduğu yerdedir ve 450 yıl Osmanlı Isparta’sının ruh sağlığına hizmet etmiştir. Bu durak arkasındaki binaların bahçelerin aralarında kubbe kalıntıları toprakaltında gömülüdür.
İslâm'ı seçen Şadiye Hanım Ispartalı İlk Müslüman olan bayan unvanını alır. Sülebey veya Sülübey mahallesinde bulunan Yılankıran çeşmesinde abdestini alır, burada ilk namazını kılar (1426).
1928’lere kadar deve kervanı ile Hac’ca gidiş için Ispartalı hacıların ilk toplanma yeri de bu çeşmenin meydanlığında yapılır uzun süre. İkinci toplanma yeri de çevre illerden gelenlerle birlikte topluca Hac kervanlarının toplanma yeri Kuleönü Süldür Hanı’dır. (İşadamı Atilla Süldür’ün atalarının) Çevre hacıları topluca Hac yoluna düşmeleri tamamen yol eşkıyalarından korunmak içindi.
Isparta’nın tarihi mahallelerinden Sülü Bey adını Sülü Bey’den alır. Sülü Bey (Sülebey) Selçuklu devletinin başkenti Konya’nın ilk Ispartalı Müslüman Valisidir.
Tarihi mahallemizden büyük memleketsever kahramanlar çıkar. Bunlardan birisi de 1894’de doğan Aynalı Halil’dir. Koca Mehmetoğulları sülalesindendir. Aynı mahallede bulunan hamamın çalıştırıcılarıdır anne ve babası.
1901’deki Isparta depreminde çalıştıkları hamamın yıkılmasıyla bina altında kalan annesini, babasını kaybederek; 7 yaşında kimsesiz kalır. Mahallenin varlıklı kadınlarından Rum kadını Gedik Kızı Maressa Aynalı Halil’i yanına, korumasına alır.
Maressa Hanım Hallaççılık (yün ve pamuğu yastık içinde kullanılacak şekilde kabartma) işiyle uğraşır. Çalışanları vardır. Varlıklı bir Isparta Rum’larından çevreli bayandır.
Aynı mahallede birçok tarihi etkinlikler de olur. Süle Bey (Sülü Bey) mahallesindeki Yılan-kıran çeşmesine bitişik Hamamönü meydanında 1902’de hacı adaylarının develerinin süslemeleri aynalı çocuk Halil’in ilgisini çeler. Bu yıllarda AYNA asrın ilgi çekilen gereçtir. Çeyizinde “ayna” olmadan gelinlik kızlar asla gelin olmazlardı.
İlk aynayı müşteri olarak Hamam’a gelen Rum bayanların hamam sonrası süs olarak sarkan uzun saçlarının kümelerine taktıklarında görmüştü küçük Halil.
Bu meydanda toplanan Isparta Hacı kervan develeri, hacılar daha hareket etmeden haftalar öncesinden renkli püsküllerle, küçük çan zillerle, el aynalarıyla süslenir. Vakit namazları sonrası kitleler halinde bu Sülü Bey Hamamönü meydanına gelen Ispartalılar, hatta Isparta Rumları ve Ermenileri çor-çocuk ikindi namazından sonra süslenen Hac develerini izlerler.
Hacılarlı Yörüklerine ait Hac develeri tahmin etmedikleri seyirciler karşısında geviş getirmeye devam ederler. Hac’ca niyet edip, imrenen gariban Ispartalılardan bazıları aralarından seçtikleri Hac develerinin yanlarına iyice sokulurlar. Yanlarında getirdikleri kuru otları elleriyle develere verirler. Hicaz topraklarında İslâm için, adalet için Allah yolunda şehit olanlara, başta sevgili Allah’ın Resul’üne, sahabelerinin ruhlarına, şehit oldukları, İslâm'ın Nurunun yayıldığı kutsal topraklara selam gönderirlerdi seçtikleri Hac develeriyle.
Ayna hayranı küçük Halil, sayısı yüzleri bulan Hac develerinin süslü aynalarına tek tek dokunur. Okşadığı aynalardan kendini izler. Oturan Hac develerinin boyunlarındaki aynalara sırayla bakarken kendi kendine konuşurdu. (Isparta’lı Rum torun Hıristo Delibaş dede defteri)
–“Benim ikinci annem Rum kadını Gedik Kızı Maressa söylemişti: "- Halil: - Aynalara baktığında sevgili peygamberimizi; Hz. Muhammed’’i görürsün” demişti. Bakıyorum, bakıyorum aynada göremiyorum sevgili Peygamberimi ama O’nun yolunda, Allah’ın yolunda o kutsal topraklara gitmeye niyetlenen Muhammed Hac ordusunu görüyorum” derdi. 7-8 yaşındaki çocuk Aynalı Halil hep İslâm, vatan sevgisi güzellikleriyle yetişiyordu. Yetiştiren de sonradan Müslüman olan işte bu bir Isparta Rumu, Rum kadını (Meliha) Maressa’ydı.
Hac develerinin dağılmış otlarını toplayan Aynalı Halil’in bu tavrını beğenen Kervancı başı süs aynalarından bir tane Halil’e verir. Hac aynasını gözü gibi koruyan Aynalı Halil her yıl Hac kervanı dönüşünde hediye aynayı göğsüne takar, hacıları karşılardı. Bundan dolayı da adı: “Aynalı Halil” adını almıştı.
1915 yılında Çanakkale savaşları nedeniyle Halife efendinin emriyle o yıl hacca gidilmez.
Ama Hac develeri Hac’ca gidecekmiş gibi 1915 Çanakkale savaşı yılında, Sülebey Hamamönü meydanında süslenir, halkın görmesi sağlanır; Hac kültürü, inancı ayakta tutulur.
1915’in baharında, Hac mevsiminde Aynalı Halil 20 yaşındadır. Çanakkale’ye koşar. Isparta Mevlevî Dergâhı listesinden 2. Kolordu 17. Alay’da erzak katırlarının erata ihtiyaç malzemeleri getirme işinde görev verilir. Güzel sesinden etkilenen yük katırları ömürlerinde duymadıkları bir sesle mesnevi ezgilerini dinlerler. Dinledikleri İslami ezgilerinden dolayı hiç yorgunluk duymayan yük katırları Çanakkale’nin yoğun çarpışmaların olduğu Asma dereden Anafartalar’a keyifle su ve diğer yiyecek, (destek) silah malzemelerini kesintisiz taşıyorlardı.
Günlerden Şubat’ın 18’inde, girdiği Anafartalar muharebesinde Şehit’lik mertebesine yükselir Aynalı Halil!
Osmanlıcasıyla tuttuğu cep defteri kanlı bir şekilde inceleyen 17. Alay Kumandanı Nurettin Özsoy Paşa, Aynalı Halil’in cebinden şahsi eşyaları savaş sonrası Isparta mutasarrıfı Vali Cemal Bey eliyle Isparta Mevlevî dergâhına teslim eder. Eşyalar arasından bir el aynasının çıktığını; aynanın üzerinde kopya kalemle yazılmış Allah’ım beni ya şehit olmaya, ya da Hac yolcusu nasip eyle” yazılıdır.
Araştırma: Bayram AYGÜN:Emekli Öğretmen/Köşe yazarı 2018 Isparta