“VATANIM SENSİN" VE EĞİRDİR...
Açık kalplilikle söyleyeyim: Televizyonun ve görselliğin gücüne gönülden inanmama rağmen çeşitli kanallarda sunulan dizilerin meraklı bir izleyicisi değilim. Sevgili eşim izlerken bazen uyarır da zaman zaman ve göz ucuyla olup biteni seyrederim. Geçen yıl yeni bir dizi başlayınca uyardı, “Recep Hoca, bak bu dizi senin uzmanlık alanına giriyor, gel burada olup bitenlere bir bak hele!..” dediğinde bölük parça izlemeye başladım. Hem de bu tür çalışmaların çok büyük bir bölümünün KURGULAMA olduğunu da bilerek, gelecek bölümlerini merakla beklemeye başladım...
Ve 40.Bölüm’üne kadar da dikkatle izlemeyi sürdürdüm...
Gerçekten; bu dizi de anlatılanlar, olaylar, şahıslar bir CUMHURİYET TARİHİ öğretmeni olarak benim uzmanlık sahama giriyordu.
Sinema ve televizyonun son yüzyılımıza nasıl damga vurduğunu; kitleleri nasıl etkilediğini; şahısları nasıl meşhur ve rezil ettiğini; (tam burada unutmadan hemen yazayım: Tayfun Atay’ın “Meşhuriyet Çağı”nda Kültür ve İnsan kitabını okumadıysanız hemen alıp okuyun) insanın aklını-fikrini hem karıştırdığını hem de ufkunu açarak düşünmeye-öğrenmeye-anlamaya nasıl sevk ettiğini vurgulamalıyım.
Lafı uzatmadan sadede geleyim. “VATANIM SENSİN” dizisinde bundan sonra neler olur, neler anlatılır bilmiyorum. Çünkü; ne senaristlerini, ne yapımcılarını tanımam. Ama geçen haftaya kadar işledikleri olaylar yakın tarihimizle ilgili-kurgulu konular.
Peki, bunun Eğirdir’le ilgisi ne diye soracak olursanız, hemen anlatayım. Bu diziyi izlerken hep şunu düşündüm: Milli Mücadele’nin çok önemli ama pek bilinmeyen olayları bu coğrafyada geçti. Bu dizinin bazı bölümleri Eğirdir’de çekilebilseydi-çekilebilse. Bu çalışmayı düşünenler keşke Eğirdir’deki doğal ve tarihi ortamı (çok az bir emekle tam bir film platosuna dönüşebilecek olan Gar ve Demiryolu gibi) görme imkânını bulabilselerdi-bulabilseler; Büyük bir Vatan Kurtarıcısı ve kahramanı olan Hafız İbrahim Demiralay’ı, mangal yürekli Tığlızade kardeşleri (Hüseyin Hüsnü Tığlı-İsmail Hakkı Tığlı ve Şükrü Tığlı), Telgrafçı Sülayman Sukuti’yi, Kuvvacı İbrahim Ethem’i ve en önemli olarak da EĞİRDİR DENİZ MÜFREZESİ ile BATI CEPHESİ’NİN HAYAT KAYNAĞI, CAN DAMARI olan EĞİRDİR MENZİLİ’nin işlevini bu diziye koyabilselerdi-koyabilseler...
Ne güzel olur...
Çok az okuyan ama çok konuşan-çok seyreden; buna bağlı olarak da “kulak ve seyir kültürü” yüksek bir toplumuz. Görmeyi, duymayı çok merak ederiz de gerçekleri arama-araştırma-sorgulama ve “anlama” konusunda tembelliğimizin sınırlarını çizmeye benim gücüm yetmez!..
Eğer; dünyanın en haklı, en onurlu ve sonuçları itibari ile de en güçlü devletlerinden en mazlum milletlerine kadar hemen herkesi etkileyen bu büyük mücadeleyi televizyon, sinema gibi çok yaygın, çok etkin araçlardan yararlanarak ve doğru olarak genç kuşaklara anlatmazsak, en çok ihtiyacımız olan ulusal birlik ve bilincimizin güçlenmesi ve yaşaması mümkün görünmüyor.
Barış ve kardeşlik içinde geleceğe yürümemiz de zora giriyor...
Tüm bu nedenlerle bu tür çalışmaları önemsiyorum...
Yazıma son noktayı koymadan önerim:
Belediye Başkanı Ömer Şengöl, “VATANIM SENSİN” yapım ve yöneticilerini Eğirdir’e davet ederek Belediyenin de bütün imkanlarından yararlanarak onları Eğirdir’de konuk etmeli ve Eğirdir’in, Eğirdir Gölü’nün MİLLİ MÜCADELE’deki konumunu, önemini ve katkısını belgelerle anlatmalıdır...
Etkileneceklerinden emin olduğum gibi Eğirdir’in tanıtımına da büyük katkısı olacaktır...