MÜJGAN (14)
Eğirdirde Bir Aşk Hikayesi
(14)
Yengeleriyle birlikte kendisini bekleyen düğün alayının önüne vardı.
Yol görülebildiği kadar sağlı sollu gelini görmeye gelenlerle doluydu.
Müjgan iki yanında yengeler, arkasında erkek çalgıcılar ve düğün alayı, biraz ilerde yolun ortasında onları bekleyen faytona kadar yürüdü.
Güllüşah kendi faytonunu hazırlatmıştı bugün için. Fayton temizlenmiş, pirinç kısımlar ovulup parlatılmış, koltuk kumaşları yenilenmişti ve çok zevkli bir şekilde süslenmişti bugün için.
Kahya çift atın çektiği faytona sahip olmaya çalışmakta idi.
Atlar bu kalabalığa alışkın değillerdi.
Önce büyük yenge Fikret çıktı faytona, Müjganın çıkmasına yardım etti. Müjgan büyük koltuğa yerleşti, karşısına da Kıymet
Fayton hareket etti, alkışlar arasında.
Arkada çalgıcılar, önde fayton ve onları takip eden düğün alayı, yavaş yavaş şehri boydan boya geçip Boyalı Konağına ulaştılar.
Şemsettin düğün alayını konak kapısının önünde beklemekteydi sağdıçlarıyla.
Daha faytonda Müjganın gözleri aradı buldu Şemsettinin gözlerini. Şemsettin koşar adımlarla yürüdü faytona, Müjgana yardım etmek için.
Gördüklerinden çok memnundu.
Hoş geldin Müjgan; gelinlik, gelin olmak sana çok yakışmış.
Müjganın elini aldı, dudaklarına götürdü, öptü. İnmesine yardım ederken gözleri tekrar karşılaştı. Müjgan beğeni, sevgi ve daha çok şeyler gördü bu gözlerde sevindi
Şemsettin, faytondan inen Müjganı elinden ve belinden tutup kapıya doğru yürüdü. Sağdıçlar iki yana sıra olmuş alkışlayarak paralar savurdular havaya avuç avuç. Merdivenleri çıkıp salona ulaştılar. Salonda genç yaşlı düğün misafirleri ve anneler onları beklemekteydi.
Alkışlar arasında yürüyüp gelin odasına girdiler.
Müjgan için için titremekteydi. Onunla ilk defa yalnız ve aynı odadaydı. Sevinmesi lazımken titremesi kendisini sinirlendirdi.
Şemsettin onun neler hissettiğinin farkındaydı. Bir çocuk gibi Müjganı yatağın üstüne oturttu. Onun da sesi hafifçe titrekti.
Çok, ama çok güzelsin, Müjgan.. dedi.
Müjganın sakinleşmesini bekledi. Yavaşça kucakladı onu.
Korkmana da lüzum yok. İstemediğin hiçbir şey olmayacak. Beni seviyorsun değil mi? O zaman korkma, bana güven.
Yavaşça duvağını açtı. Müjgan hala titremekteydi. Yanına oturdu, kucakladı onu tekrar, yavaş yavaş salladı çocuk gibi kollarında.
Korkacak bir şey yok, ben buradayım.
Onun sıcaklığı erkek kokusu, güven verdi, biraz yatıştırdı Müjganı.
Tekrar ayağa kalktı Şemsettin:
Bak, sana bir hediyem var. Umarım beğenirsin.
Cebinden bir kutu çıkardı, açtı, içinde çok güzel bir inci kolye vardı.
Bunu İstanbuldan hususi senin için getirttim, gel takayım boynuna.
Geline uzandı, becerikli eller hemen buldu kulpunu. İnci kısa zamanda boynundaydı Müjganın.
Elinden tutup ayağa kaldırdı Müjganı, alnından öptü. Tekrar kucaklarken hafifçe boynundan öptü.
Haydi çıkalım dışarı artık, misafirler bizi bekliyor. Ayrıca beni de çok heyecanlandırıyorsun.
Tefçi Nazife Dudusuyla başlamıştı zaten müziğiyle onları dışarı davet etmeye.
Çıktılar el ele. Annelere doğru yürüdüler.
Önce Güllüşahın sonra Küçük Hanımın ellerini öpüp diğerlerine merhaba hoş geldiniz dediler. Sonra kendileri için hazırlanmış koltuklara oturdular yan yana.
Nikah memuru da beklemekteydi onları salondaki masada.
Memurun sorduğu belirli sorulara evet cevapları verildikten sonra karı koca ilan etti onları evlendirme memuru.
Şemsettin biraz daha oturdu, kadınlarla sohbet etti, sonra müsaade isteyip ayrıldı.
Artık Müjgan Şemsettinin resmen karısıydı.
Misafirler de kurulan sofralarda düğün yemekleri yiyip evlerine dağıldılar.
Adet üzere. Damat arkadaşlarıyla yatsı namazını kılmak için camideyken, kız evinden gelen gerdek gecesi için özel hazırlanmış baklava sinisi gelin odasına alındı. Müjgan da Güllüşahla ve geriye kalan yakın akraba misafirlerle sohbet etti.
Yatsı namazından sonra, Şemsettin sağdıçlarıyla dualar edilerek, tekbirler çekilerek eve getirildi.
Arkadaşlarından yumruk yememek için koca adımlarla merdivenleri arşınladı kendisini, Müjganın, Güllüşahın ve en yakın akrabaların beklediği salona attı.
Güllüşah:
Gel, biraz soluklan. Bir kahve ister misin? diye sordu.
İyi olur dedi Şemsettin.
Kıymet yenge mutfağa koştu, herkese kahve yapıp ikram etti.
Bir müddet şuradan buradan konuşup sohbet ettiler. Nihayet beklemekten, fazla düğün yemeği yemekten yorgun düşmüş olan Hasan dayı güne bir son vermeye karar verdi.
Eh artık geç oldu, gelin bakalım
devam edecek