EĞİRDİR DÜNDAR BEY MEDRESESİ EĞİRDİR KENT MÜZESİ OLMALIDIR
Çetin MEYDAN
Beyşehirde
bilenler bilir, Eflatun Pınarı Hitit Anıtı vardır. Anıtta Güneş tanrısı Arinna
kanatlı olarak betimlenmiştir. Hititlere göre bir nesnenin havada kalabilmesi
için kuşlarda olduğu gibi kanatlarının olması gerekir o yüzden Arinna yani
Güneş Tanrısı hep kanatlı olarak betimlenmiştir. Gelelim günümüze, Eflatun
Pınarı; Beyşehir Meslek Yüksekokulu
Rehberlik Programı Öğr. Gör. Zafer KARAÇALIK, Huğlu kasabasında halen
evlerin alınlıklarında kanatlı güneş kursunu resmeden ustalara, bu resim ne
manaya geliyor neden bu resmi yapıyorsunuz diye sorduğunda bilmiyoruz biz
ustalarımızdan öyle gördük ve onlar gibi yapmaya devam ediyoruz cevabını alır.
Sorunun
asıl cevabı ise Eflatun Pınarındaki kanatlı güneş kursunun inançlar
çerçevesinde günümüze taşınmasıdır.
Ülkenin çoğu yerinde olduğu gibi halkımız kendi ve bölge
tarihini bilmemektedir. Her kentin bir belleği olması gerekir ve bu belleği
oluşturan ise yazılı kaynaklar, görsel kaynakları içine alan kütüphaneler ile ,
bölgenin yaşantısına çok eski dönemlerden bu yana ev sahipliği yapan kimi zaman
terkedilmiş, yıkılmış kimi zamanda içinde yaşamaya devam ettiğimiz kentlerdir.
Yaşadığımız kente mahalleye, sokağa duyarsızızdır bizler. Sokak başında eski
bir çeşme vardır, merak etmeyiz hangi dönemden kaldığını, o çeşmenin başında
kaç aşk yaşandığını, hanımların dedikodularını merak etmeyiz.
Oturduğumuz
19.yy yapısı cumbalı bir evin neden cumbası olduğunu, cumbanın önüne örgülü
baklava dilimli ahşap kafesin neden konulduğunu bilmeyiz. Cumbanın önünde neden
sarı çiçekler olduğunu da bilmeyiz.
Anadolu
tarihine baktığımızda uygarlıkların beşiği olan bir coğrafyayı görürüz. Bilinen
tarihi 9000 öncesine dayanıyor derken Göbeklitepe ile bu tarih 3000 yıl daha
geriye giderek 12000 yıl öncesine gidiverdi. Hititler, Luwiler, Hurriler,
Urartulular, Frigyalılar, Lidyalılar, Persler, Karyalılar, Pisidyalılar,
Kapadokyalılar, Romalılar, Bizanslar, Selçuklular, Osmanlılar bu
topraklardadır.
Thales,
Aspasya, Herodot, Diyojen, Hipokrat, Pisagor, Homeros, Strabo, Caca Bey, İbn-İ Bibi,
Piri Reis, Yunus Emre, Karacaoğlan, Mevlana Anadoludadır.
Ve siz
tarihinize sahip çıkarsanız gelecekte varsınızdır. Tarihinizden kopmadığınız
sürece geleceğiniz garantidir. İşte bu yüzdendir ki, Devlet politikası
dâhilinde Kültür Bakanlığı vardır, onun bünyesinde Kültür Ve Doğa Varlıklarını
Koruma Kurulları, Müzeler, Yaşayan İnsan Hazineleri vardır.
Prof.
Dr. Mehmet Özsait ile yaptığımız yüzey araştırmalarında MÖ 4500 yılına ait
yerleşim yeri bulduğumuz Eğirdirde. Lidya dönemine tarihlenen kalemiz,
Yeşilada ki rahibe okulları, Kilise,
Cami, Prosttanna, Mallos, Karabağlar, Barla, Türbeler, Hamamlar, Mevlevihane,
Hızırbey Camii ve Dündar bey Medresesi bizi geçmişe bağlıyor.
Gel
gelelim güzel Eğirdirimizde bir kent müzemiz yoktur.
Dündar
Bey Medresesi ise zamanında, din ve fen bilimleri derslerinin verildiği bir
üniversite, günümüzde bu bina vakıflar genel müdürlüğü tarafından onarıldı ve
bu tarihten sonra hangi amaçla kullanılacağını bilmiyoruz.
Bilim
yuvası olarak kullanılan bu tarihi yapının; halkımızın ve Eğirdire gelen
ziyaretçilerin geçmişimizi tanıması, kültürel ve tarihi değerlerimizin geleceğe
taşınmasına hizmet etmesi gereklidir.
Önce
Etnoğrafik eserlerin sergileneceği daha sonra Eğirdir bölgesinde başta
Prostanna olmak üzere Barla(Parlais) ve Bedrede (Peidra) yapılacak kazılardan
elde edilecek olan arkeolojik eserlerin sergilenmesi yapılmalıdır. Tarihi
yerleşimler konusunda 31 Aralık 2014 tarihli Eğirdir Akın Gazetesinde
"Eğirdir Gölü Havzasında en az altmış antik yerleşim var" başlıklı
yazımda belirtmiştim.
Bu
sebeple Dündar Bey medresesi, Eğirdir
Kent Müzesi olmalıdır.
22 Eylül 2017, Eğirdir