P. Bnb.
Muzaffer Yalçın: "30 Ağustos, Millet olarak gurur duyacağımız büyük bir
Zaferdir."
Milletimizin makus kaderinin değiştiği, Anadolu'da düşmana
son darbenin vurulduğu ve bir Milletin yok olma sınırında gerçekleştirdiği
Büyük Zaferin, 95'nci yıldönümü ilçemizde düzenlenen törenlerle kutlandı. 30
Ağustos Zafer Bayramı kutlama törenlerinde günün anlam ve önemini belirten bir
konuşma yapan Piyade Binbaşı Muzaffer Yalçın şunları söyledi:
"Bugün
mensubu olmaktan gurur duyduğumuz, tarihi, onur ve bağımsızlığın korunması
yolunda kazanılan eşsiz zaferlerle dolu, yüce Türk Milletinin ve onun ayrılmaz
bir parçası olan Türk Silahlı Kuvvetlerinin, en büyük günüdür.
Bugün,
Milletimizin makus kaderinin değiştiği, Anadolu'da düşmana son darbenin
vurulduğu ve bir Milletin yok olma sınırında gerçekleştirdiği Büyük Zaferin,
95'nci yıldönümüdür.
Bu
Zafer, bir Milletin şeref, haysiyet ve özgürlüğüne göz dikenlere karşı
kükrediği, milli ve manevi değerleri için kadını, erkeği, yaşlısı, genciyle
ölümü göze aldığı, parolası "Ya İstiklal Ya Ölüm" olan bir Zaferdir.
Bugün,
cepheye mermi taşıyan ninelerin, yirmi beşinde gibi savaşan dedelerin,
kundağında tüyü bitmemiş yetimlerin, on beşindeki Ayşelerin, Şehit Mehmetlerin
günüdür.
Çağımızda,
bütün dünyadaki esir ulusların rehber aldığı, Türk Ulusunun bağımsızlık karakterini
yansıtan ebedi ve eşsiz Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde,
çok zor koşullarda, milli bir Devlet olarak, Genç Türkiye Cumhuriyeti'nin
temeli atılmıştır. Bugün, bu oluşumda bir dönüm noktası olan Büyük Zaferin
95'nci yıldönümünü büyük bir gurur ve coşkuyla kutlamanın, bu anlamlı gün için
birarada bulunmanın mutluluğu içerisindeyiz.
Türk ve
Dünya tarihine yön veren bu unutulmaz Zafer, Ulu Önder Atatürk'ün,
kurtarıcısına inanmış yüce milletin ve onun bağrından çıkan ordumuzun, o günün
şartları altında ve sınırlı imkanlarla kendisinden silah ve sayıca üstün, ateş
gücü bakımından çok güçlü olan bir orduyu yenerek, tarihe altın harflerle
yazdığı bir destandır.
Bilindiği
üzere, Birinci Dünya Savaşından galip çıkan, Fransa, İngiltere, İtalya gibi
devletler Osmanlı İmparatorluğunu, imzaladıkları Serv Antlaşmasıyla
parsellemiş, pastadan pay almak isteyen Yunanlılar da ellerini kollarını
sallayarak İzmir'e çıkmışlardır. İzmir'den Anadolu içlerine güzel yurdumuzu
yakıp yıkarak ilerleyen Yunanlılara ilk darbe, Birinci ve İkinci İnönü
Muharebelerinde vurulmuştur. 10 Temmuz 1921'de tekrar toplanan Yunanlılar,
taarruzla, Afyon Kütahya - Eskişehir hattına
ulaşmıştır. Sakarya Nehri doğusuna çekilen ordumuz, 22 gün süren çatışmalardan
sonra 13 Eylül 1921'de Yunan ordusunu tam bir hezimete uğratmıştır. Sakarya
Muharebesinden sonra düşman, Afyon Bölgesine çekilerek tertiplenmiştir.
Tertiplendiği
Bölgede, çok kuvvetli tahkim ettiği ve bütün yabancı askeri uzmanların
"Türkler bu mevzileri 6 ayda alabilirlerse, 1 günde aldıklarını kabul
edebilirler" kanaatinde oldukları mevzilerde savunma hazırlıklarını
tamamlamışlardır.
Büyük
bir gizlilikle hazırlıklarını tamamlayan Türk Ordusu, 26 Ağustos sabahı gün
ağarırken, topçumuzun düşman mevzileri üzerinde patlayan mermilerinin
uğultusuyla, bulundukları mevzilerden taarruza geçmiştir. 27, 28, 29 Ağustos
günleri devam eden Taarruz 30 Ağustos 1922 gecesi düşmanın çembere alınıp imha
edilmesiyle son bulmuştur. Kurtulabilenler ise Bursa ve İzmir istikametinde
kaçmaya başlamış, Yunan ordusu komutanı Trikopis ve mahiyeti esir alınmıştır.
Kaçanların tek yapabildiği, savunmasız kadın, çocuk ve yaşlıları katletmek ve
yakıp yıkmak olmuştur. 5 gün içinde kesin sonuca ulaşan Ordumuz, bugün bile
tahayyülü güç şartlarda muhabere ederek, 15 günde 400 Km. yol alarak düşmanı
İzmir'den denize dökmüştür.
İşte
Bugünün Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk'ün dehası ile yüce Milletimizin kanı ve
canı pahasına kazanılmış Dumlupınar gibi büyük bir Zaferin üzerine kurulmuştur.
Bu nedenle, 30 Ağustos, Millet olarak gurur duyacağımız büyük bir Zaferdir.
Her yıl
30 Ağustos bize hür ve bağımsız bir vatan sağlayan, uluslararası alanda yeniden
güçlü ve itibarlı bir Türkiye kazandıran Büyük Zaferimizin erkeği, kadını,
genci ve yaşlısı ile meçhul kahramanlarını ve onları aşılması güç ve çetin
yollardan hedefe ulaştıran, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, rahmet ve minnetle
anma ve Büyük Zaferin bütün Gazilerini şükranla yadetme günüdür.
95 Yıl
önce olduğu gibi, bugün de Türk Silahlı Kuvvetleri, Milletinin emrinde, Vatanı
ve bağımsızlığı, Milletimizin namusu ve şerefi için her türle zorluğa göğüs
germeye ve seve seve can vermeye hazırdır.
Ulu
Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün belirttiği üzere; "Ordumuz, Türk
birliğinin, Türk kudret ve kabiliyetinin, Türk vatanseverliğinin çelikleşmiş
bir ifadesidir."
Atalarını
tanıdıkça kendisinde daha büyük işler başarma gücü bulan Türk Silahlı
Kuvvetleri, sarsılmaz disiplini, üstün eğitimi, modern silah, araç ve
teçhizatıyla, her zaman olduğu gibi bugün de Ülkemizin ve Milletimizin
güvenliği için her türlü tedbiri alacak azim ve kararlılıktadır.
Ne
mutlu, bu anlamlı günleri bize bahşeden Büyük komutana...
Ne
mutlu, bu anlamlı günleri yaratan Aziz Şehitlerimize...
Ne
mutlu, bugünü yaratan ve korumakla yükümlü Türk Ulusuna...
Ne
mutlu, Türküm diyene..."