ATATÜRKÜN TESPİTİ
Atatürk
Kurtuluş Savaşı sonrası yurt gezilerinden birinde (yanılmıyorsam) Mersinin bir
köyüne uğruyor. Köylüler Atayı sevgi ile karşılıyorlar. Ata köy girişinde göze
çarpacak nitelikte güzel evler ve düzenli bahçelerin yanında kırık dökük evler
görüyor.
Sormuş:
-Bu
güzel evler kimin?
-Köyümüzdeki
Rumların!.. Diğerleri de bizim!..
Atatürk
şaşkınlığını üzerinden atmadan yaşlı bir köylü Ataya yaklaşmış.
Paşam,
biz çoluk çocuk, genç ihtiyar, erkek kadın bu toprakları şehit olup
düşmandan temizlerken bunlar
topraklarımızı ekip biçtiler, ürünlerini sattılar. Onlar zenginleşti biz fakir
kaldık.
Atatürk
gezinin ardından Ankaraya vardığında
ilk iş olarak Varlık Fonu denilen bir kararla zenginlerden ayrı bir
vergi kanunu çıkarttırır.
Tarih 22
Nisan 1919. Yurt işgal edilmiş. Padişah Vahdettin, yurt parçalanmışlığının halk
üzerindeki olumsuz etkisini azaltmak için Nasihat Heyetleri( Heyet-i Nasîha)
kuruyor.
Aşağıdaki
izlenimler Mevlüt Çelebinin 1992 basımlı araştırma kitabı Heyet-i Nasîha
kitabının 22. sayfasından alındı.
Şehzade
hazretlerinin geçeceklerini haber alan köylüler yol başlarına öbek öbek
dizilmişlerdi. Köy Ermiye (Bursa Karacabeye bağlı) namındaki bir muhacir köyü
idi. Köy fakirliğin timsali idi. Üstleri perişan, yüzlerinde renk, gözlerinde
fer kalmamıştı. Çocuklar sapsarıydı. Askere giden gençlerin hemen hepsi cephede
kalmıştı. Kalanlar ancak boğazlarını doyurabilecek kadar ekebilmişler.
Daha
sonra Rumlardan oluşan Başköye vardık. Yüz haneden fazla olan bu köy ova
üzerinde ve her şey görkemli ve zengin. Bizi karşılayan Rumların sıhhat ve
hayat gözlerinden fışkırıyor. Kıyafetleri son derece düzgün. Gayet güzel Türkçe
konuşuyorlar. Papaz bile bizi karşıladı. Bu zengin Rum köyünden ayrıldık.
Değerli
okuyucular, ben geçmişten Kurtuluş Savaşı öncesi ve sonrasına ilişkin bir kesit
sundum, karşılaştırma ve değerlendirme sizlere ait.