Şengöl: Dünyanın en
kaliteli elmasını üretiyoruz.
Türkiyenin elma
üretiminin 4te birini karşılayan Ispartada elma hasadı bitmek üzere. Ancak
üreticiler bu yıl fiyattan memnun değiller. Eğirdir Belediye Başkanı Ömer
Şengöl de katıldığı televizyon programı Birebirde elmanın durumunu
değerlendirdi. Şengöl, ülkemizde neredeyse 5 liraya varan mazot ve işçilik
maliyetiyle elmayı ihraç etmenin mümkün olmadığını dile getirdi. Şengöl,
elmanın mutfak ve sanayide de işlenmesi gerektiğine vurgu yaptı.
Meysu diye tabir edilen meyve suluk elmanın
bugünkü kilogram fiyatının 10 kuruş olduğunu kaydeden Eğirdir Belediye Başkanı
Ömer Şengöl, Bu şu demek; bir işçinin bir günde topladığı elma satıldığı zaman
neredeyse o günkü işçilik ücretini karşılamıyor. Biz ilk önceleri elmayı İrana
ihraç ettiğimizde bu tip elmaların iyileri pazara gider, kötüleri çöpe
dökülürdü. Konsantre işi yoktu o zaman. Öyle yıllar oldu ki iyi fiyat olduğu
zaman sadece konsantre elmayı dikmeyi düşünenler bile oldu dedi.
Malını övme pazarını öv diyen Şengöl,
sözlerini şöyle sürdürdü: Eskiden kendi kendimize her şeyi yapıyoruz
paketlemesini, depolamasını bilmiyoruz dedik, şimdi bunların hepsini öğrendik.
Mükemmel soğuk hava tesislerimiz var. Yurtdışına gittiğimizde oralardan artımız
olduğunu gördük. Ama elma öyle bereketli bitki ki dünyada birçok ülkede elma
üretiliyor. İhracat büyük ölçüde destekle yapılıyor. Çiftçi ürettiği elmayı
tüccara satarak ihracatı neredeyse mümkün değil. Geçen yıl Fransa ve Polonyaya
gittik. Fransada işçilik bizim 9 katımız. Güya orası Avrupa Birliği olduğu
için tarım ürününe destek yok. Ama adam 9 kat ücret vererek üretiyor ve ihraç
ediyor. Bizde saat başı 1 Avro, onlar da 9 Avro. Kazandıklarını bilmiyoruz,
mecburen o işi yapıyorlar. İnanıyoruz ki; kazanmaları mümkün değil. Çaktırmadan
birileri onları destekliyor. Çevre ödülü, mazot desteği gibi konularda
destekliyorlar. Polonyada sorduk açık açık söyledi adam. Gittiğimiz yerlerde
fiyat ve maliyet unsurlarına bakıyorduk oradaki adam dedi ki; son yıllarda
Avrupa Birliği tarım ülkesi olarak görevlendirdi, her şeye destek var dedi.
İhracatta yüzde 80 destek var dedi. Yüzde 40ını Avrupa Birliği, yüzde 40ını
kendi ülkemiz veriyor dedi.
Ülkemizde neredeyse 5 liraya varan mazot ve
işçilikle elmayı ihraç etmenin mümkün olmadığını belirten Şengöl, şunları
söyledi: 13 yıldır elmada fiyat 1 lira bandında. Ama işçilik her yıl
yüzde 15-25 fark ediyor. İlaç öyle, mazot Allah ne verdiyse. Elmanın üretimi
için ilaç, gübre, mazot ve işçilik var. Yüzde 80 verilirse elmayı ihraç ederiz.
ITSO aracılığıyla son gelen heyete indirimli olsun diye bazı fiyatlar verildi.
Bunlar fifti fifti hesap edildi. Yüzde 50-80 destek verilse elmanın büyük
bölümünü ihraç ederiz. Biz rakiplerle yarışmak için onların ülkesi ne kolaylık
sağlıyorsa bizim ülkemizde onu sağlasın. Ama ihracat olmasın, 80 milyon
vatandaş var bunlar yesin diyorsak burada da üretim alanlarını sınırlamak
lazım. Örneğin Bitlisde bahçe kurmaya gerek yok. Malatya diyelim. Sıkıntılı ve
çok kaliteli elma olamayacağı yerler var. Buralarda insanlar bahçe kurarsa
kurdurulmasın demem. Tekelciliği sevmem. En rantabl üretiliyorsa orası ona
yoğunlaşsın. Erikçi eriğe, muzcu muza, kayısıcı kayısı üretsin.
Geçen yıl elma azdı, kalitesi de düşüktü. Biraz
iyi fiyata satıldı. 1,2 TL bandını geçti. Geçen yılın öcü alınıyor gibi bir
durum var. 50 kuruşla 85 kuruş arasında satılıyor. Geçen yılki girdilerle
kıyaslarsak neredeyse yüzde 40-50 eksik para alıyoruz. Zarar var. Çiftçi bu
gidişle birkaç Kurban Bayramında kurban kesemez hale gelir.
Bizde bahçeler küçük, tarla pahalı, kalite
yüksek. Kalitesiz elmayı pazara göndermemek lazım. Kalitesiz elmayı üretmemek
lazım. Elmaya mutfağa sokmalıyız. Elmada rahatlık arıyorsak dikim
alanlarının iyi incelenmesi veya dikerken malzeme desteği şeklindeki sıkıntıyı
gerçek yerinde vermeliyiz. Ondan sonra bu elmayı yaş olarak yemek değil biraz daha
mutfak ve sanayide işlenmiş olarak kullanmalıyız. Avrupada görüyoruz; adam
böreğini yapmış, biz çorbasını yaptık, tutuldu. Elma tatlısını şeker
kullanmadan yaptık, mükemmel oldu. Cezerye yaptık, iyi oldu. Ama bunlar bir
kişinin veya 16-20 bin nüfuslu ilçenin belediyesinin gayretleriyle
olmuyor. Bunları her yerde yapıp, hesaplı olarak insanımıza yedirmek
lazım. Elmayı beslenme alışkanlığına sokmalıyız. Elmadan çorba yaptık, tas
kebabı yaptık.
Elmada C vitamini, K vitamini, B6, A, E,
magnezyum fosfor var. antioksidan, kabuğuyla 1 tane elma yenirse 4 gram lif
yapıyor, bu lif boşaltım sistemini kolaylaştırıyor. Kabızlık yok. Kolon
kanserinin önleyicisi. Bunu bilim adamları yazıyor. Elma ağız içinde salya
üreterek, dişlerin temizliğini bile sağlıyor. Diş çürüklerini geciktiriyor.
Bunları okusa birisi ömrünü elmayla geçirmeyi düşünür.
Belediyenin yarısı izinde. Ya kendisini elmasını
ya da başkasının elmasını topluyor. Elma o hale geldi. Göldeki ürünün canı yok.
Başka Isparta bölgesinde ne var; gül var, çok düşük. Orman ürünleri eskisi gibi
değil. Anca hizmet sektörü, kamu görevi var. Ufak tefek gıda ve nakliye işi
var. 1 milyon ton elma üretiliyor. Hesabını yapsak sıfırlar yetmiyor. Elma
hesabı çok kolay ama sonunda bize kalanı çok değil. Türkiyenin elma üretiminin
4te birini karşılayan bir ilin elmacılığı yarı öksüz bırakılmamalı.
Geçen yıl tarlada iyi olup, depoda elmanın
çökmesinin sebebi Ortadoğuya elma gönderemedik. Ortadoğu küçük yapıda ama ucuz
elmayı lokomotif olarak çekiyordu. Geçen yıl satamadık bu yıl da satamadık.
Kime satacağız? Yunanistan elma satıyor. Balkanlar da kimse yok, onlar
Avrupadan alıyorlar. Önce Rusyaya satıyorduk sonra İran onlara vermeye
başladık. Ortadoğu da kapandıysa elmanın dış satımı yok. İçeride yedireceğiz
başka çaremiz yok.
Turizmin göbeğine günübirlik bu taze elmayı
götürüp satmalı. İyi biliyorum ki; oralarda birçok kurum veya otel, turistik
tesis elma konsantresini sulandırıp elma suyu olarak satıyor. Bu konsantre bir
sanayi ürünü. Benim dediğim sanayi ürünü değil. Elma bu şekliyle giriyor, suyu
çıkıyor, pastörize ediliyor. Bu 10-15 gün kalıyor ama 1 hafta garantili. Belli
bir dağıtım sistemiyle illere gönderilebilir. Bunlara inemiyoruz. Meysu olarak
tabir edilen elmayı 10 kuruşa satıyoruz. Fransada bahçelerde gördük Fransız
dipteki elmayı toplamamış. Orada da ucuz, işçilik çok pahalı. O nedenle bahçeye
bırakmış, burada gübre olur diyor. Elma bir ara Eğirdir, Isparta, Gelendost ve
diğer ilçelerimizde çiftçimizin gözbebeği iken şuanda çiftçi bocalamada. Birçok
bahçe kesiliyor. Ya bu deveyi güdeceğiz, ya bu diyardan gideceğiz. Bu diyardan
gidemediğimiz için bu deveyi güdeceğiz.
Son olarak elma üreticilerine 20 yıldır
birleşmeleri konusunda tavsiyede bulunduğunu dile getiren Şengöl, O kafayı
değiştirmezsek, birliktelik yapmaz ve birlikte bunun sanayisini kurmazsak bu iş
belli yerde durur. Ben Adanada 10 bin dönüm elma bahçesi diken yeri gittim
gördüm. Niğdede 12 bin dönüm bahçe kuran, en azının 500-bin dönüm bahçeleri
gittim gördüm. Bizde 500 dönüm demek kafayı bozarsın. Bizde maksimum 50
dönümdür. 100 dönümlük 3-5 tanedir, 500 dönümlük 5 tanedir, 6 değildir. Bizdeki
yönetim masrafları bile onlara göre çok yüksek. Biz Allahın verdiği gölün
havası ve suyuyla dünyanın en kaliteli elmasını üretiyoruz. Herkes de buna
doğru diyor diye konuştu.