Magna Carta Libertatum Tarihsel Gelişim

eğirdir haber,akın gazetesi,egirdir haberler,son dakika,Magna Carta Libertatum Tarihsel Gelişim
Haberin Tarihi: 13.6.2016 09:27:00 - Okunma Sayısı:2347 defa okundu.

Magna Carta Libertatum Tarihsel Gelişim

 

Magna Carta veya daha az bilinen ismiyle Kral Johannesin’in özgürlükler sözleşmesi belki de hepimizin duyduğu fakat içeriğinden ve tarihçesinden çok da haberdar olmadığımız bir belgedir. Peki ismi hep zikredilen ve genelde bir veya iki cümle ile geçiştirilen bu ‘’ büyük ’’ sözleşme neyin nesidir ? İşte biraz da bu düşünceden yola çıkarak içerik ve tarihsel gelişim ile ilgili birkaç kelam etmeye çalıştım.

Durun en başından anlatayım;

Fakülte yıllarımdan bu yana hep hakkında yorumlar işittiğim, içeriğini ve mahiyetini merak ettiğim bu belgeyi zaman boşluğumdan da faydalanarak okuyup kendimce yorumlamak istedim. Aslına bakarsanız bu benim için gerekli bir çalışmaydı.

Küçük bir arayış, bir miktar bekleyiş ve bir miktar da olmazsa olmaz kargo işkencesi çektikten sonra kitabı edindim. Sanırım isminden olsa gerek, kitabı gördüğümde hayal kırıklığına uğradım. Büyük sözleşme incecik bir kitaba sığdırılmıştı. Önce kabul etmek istemeyerek teknolojinin geldiği son nokta diye düşündüm. Fakat kitabın sayfalarını araladığımda puntosunun gayet normal ve hatta sayfalara belli süslemeler yapılması için fazladan yer bile bırakıldığını fark ettim. Kitabı edinmeden önce sözleşmenin 63 maddelik olduğunu veya en azından 63 maddeye bölündüğünü biliyordum. Fakat bir Orta Çağ metni olduğundan maddelerin uzun ve kapsamlı olmasını umuyordum. Görünüşe göre çok ayrıntılı bir sözleşme değildi. Neyse ki yayınevinin seçtiği tasarım ve ince estetik ayrıntılar ve hem orijinal metnin ( Orta Çağ Latincesi ile) hem de günümüze uyarlanmış Türkçe çevirisinin yan yana oluşu ve sarı renk tonunda seçilen sayfa renginin sanki orijinal metin elinizdeymiş hissiyatı verdiğinden ilk anda oluşan olumsuz intiba bir nebze olsun giderilmişti.

                                     Magna Carta; İngiltere Kralı Johannes’in saltanatının 17.yılında feodal sistemin uygulandığı ve uygulanırken de kralın keyfi ve zorbaca tavırlarından rahatsız olup güç birliği eden feodal beyler arasında imza edilmiş bir belgedir. Bu belgeyi hukuk dünyasında bu denli ünlü yapan şey ise özgürlüklerin belirlendiği ve sözleşmeyle koruma altına alınmaya çalışıldığı ilk belge olması ve bence Büyük Britanya’yı ilgilendiriyor olmasıdır.  (15 Haziran 1215)

Sözleşme Orta Çağ protokol kurallarına uygun olarak Kral Johannes, Papa lll. İnnocentius ve baronlar arasında yapılmış ve tabi kraliyet mührü il damgalanmıştır.

                                     Sözleşmeye Johannes’in gözünden yani, bir Orta Çağ kralının gözünden baktığımızda, yetkilerini kısıtlayan ve doğal olarak mutlak iradesini dizginleyen böyle bir sözleşmeyi kendi rızasıyla yapmadığı çok barizdir. Biraz daha geriye doğru gidersem sanırım daha iyi açıklama imkanı bulacağım. Magna Carta’nın hazırlanması ihtiyacının doğmaya başladığı yıllar bence 1066 Norman istilası dönemine dayanıyor. Bu tarihten itibaren soyluların krala ve onun keyfi uygulamalarına başkaldırma eğiliminde oldukları biliniyor. Fakat bu durum tarihte ‘ Aslan Yürekli ‘ lakabıyla tanınan Kral l. Richard zamanında hat safhaya ulaşmıştır. Bilindiği üzere kral l. Richard büyük vaatlerle katıldığı haçlı seferlerinde başarısız olmuş ve hatta ülkesine dönerken Avusturya Dükasına esir düşmüştür. Avusturya Dükası, Kral Richard’ı Alman İmparatorluğuna, Almanlar ise yüksek bir fidye karşılığında Britanya Krallığı’na satmışlardır.  Tabi bu fidyenin bedeli, devlet hazinesinin haçlı seferlerinin olumsuzluğu neticesinde tükenmiş olmasından dolayı soylular tarafından karşılanmıştır. Soylular bu durumdan rahatsızlık duysalar bile ülke içindeki statülerinin zedelenebileceği korkusuyla sessiz kalmışlardır.

Kral Richard ölüp yerine kardeşi Johannes geçtiğinde soylular, hak ettiklerini düşündükleri geri ödemelerinin faiziyle birlikte yapılacağı konusunda umutluydular. Fakat Johannes soylulara ödeme yapmak yerine daha sıkı vergilendirmeler yaparak soylularla olan ilişkilerinin iyice bozulmasına sebep olmuştur. Kral Johannes’in keyfi tavırları sadece maliye alanında kalmamıştır. Johannes, Canterbury Başpiskoposluğunun seçiminde keyfi olarak Norwich piskoposu John de Gray’ı seçip Roma’ya göndermiştir. Fakat John de Gray, aranan şartları taşımadığı gerekçesiyle papalık tarafından onaylanmamış, Kral Johannes ise bu duruma kızıp papalığın seçtiği başpisikoposu tanımadığı gibi seçime katılan keşişleri de sınır dışı etmiştir. Bunun üzerine Kral Johannes 1209 yılında papalık tarafından aforoz edilmiştir. Papalığın kışkırtmasıyla üzerine bir papalık ordusu gönderilebileceğinden korkan Kral Johannes, papa ile arasını düzeltmek için papalığa önemli oranda toprak bağışlamıştır. Ülke arazilerini kendi keyfi hatalarını düzeltmek için bu şekilde papalığa sunması soylular arasında idari özerkliğin yitirilmesi anlamına gelebileceğinden soylular bu olayı büyük bir tepki ile karşılamışlardır. Tepkiler o denli büyümüştür ki isyan söylentileri şehirden şehre dolaşmıştır. Fakat Kral Johannes durumu hiç önemsemeden kendine olan aşırı güveninin bir sonucu olsa gerek vergileri olağan üstü ve usulüne aykırı olarak artırdı. Bunun üzerine soylular güçlerini birleştirerek, kralı dizginlemek sözleşme şartlarını kabule zorlamak için başkent konumundaki Londra’yı işgal ettiler. Kral çaresiz kalarak istemeye istemeye bahsi geçen bu sözleşmeyi onaylamak zorunda kalmıştır. ( Surrey Kontluğu sınırları içinde kalan, sınırı Thames nehri boyunca uzanan, çayırlık bir bölge olan Runnymade’de 15 Haziran 1215 tarihinde imzalamıştır. )  

                                     İmzalanan bu belge hemen yedi kopya haline getirilip ülkenin çeşitli bölgelerine gönderilerek ilan edildi. (Zannımca bu belgenin günümüze eksiksiz şekilde ulaşmasının sebebi, kopyalanıp farklı yerlerde muhafaza altına alınmış olmasıdır.) Tabi beklendiği gibi soylular Londra’dan askerlerini çeker çekmez Kral Johannes, sözleşmeyi baskı ve tehdit altında imzaladığını ve bu yüzden belgeyi tanımadığını duyurmuştur. Bunun üzerine tarihte l. Baron Savaşı olarak bilinen ve ülkeyi kaosa sokan iç savaş başlamıştır.

                                     Bu arada çoğaltılan ve ülkenin yedi farklı bölgesine gönderilen sözleşmelerin akıbetini merak ediyorsanız hemen söyleyeyim;

Üç nüsha bu buhranlı dönemde kaybolmuştur. Fakat geriye kalan dört adet mühürlü kopya günümüze kadar ulaşmayı başarmıştır. Bunlardan ilki 17.yüzyılda Dover Şatosu arşivlerinde keşfedilmiş ve ünlü British Museum’da muhafaza altına alınmıştır. Fakat sonraki tarihlerde ortaya çıkan talihsiz bir yangın sonucu kısmen zarar görmüş, parşömenin üzerindeki, kraliyet onayı anlamına gelen, sarı bal mumundan yapılma mühür erimiştir.

                                     İkinci kopya Humphrey Wyems tarafından korunmuştur. Üçüncü kopya Lincoln Katedrali’nde ve dördüncü kopya ise Salisbury’deki Katedralin arşivlerinde saklanmıştır.

                                     Konuyla ilgili tarihçilere göre kopyalardaki metinleri okumak oldukça zordur. O dönemde parşömenin pahalı bir malzeme olmasından dolayı tasarruflu kullanıldığı ve bu yüzden çoğu kelimenin kısaltılarak yazıldığı düşünülüyor.

                                     Serinin diğer yazısında sözleşme metninin içeriğinden bahsedeceğim, görüşmek dileğiyle ,esen kalın .

Bu Haberi Paylaş



Yorum Yap