YUSUF İLE ZÜLEYHA’NIN ÖYKÜSÜ
“Aşktan korkmak, hayattan korkmak demektir ve hayattan korkanlar,
şimdiden üç kez ölmüşlerdir.” Bertrand Russel
“Kapımıza değil kalbimize vuran buyursun.” Şems-i Tebrizi
Yusuf’una tutkun hem de sevimli
Şarkıların sözü aşktır Züleyha
İçten davranışın çok çok önemli
Türkülerin özü aşktır Züleyha.
Yazınımızda kimi kişilerin değişik anlatımla kaleme aldıkları Yusuf ile Züleyha öyküleri vardır. İşte onlardan birisi…
Yusuf, Yakup Peygamber’in oğludur. Soyu Hz. İbrahim’e dayanır. Buna göre Yusuf’un on bir erkek kardeşi vardır. Yusuf, olağanüstü ve göz alıcı bir güzelliğe sahip olup, babası Yakup tarafından çok sevilmektedir. Onu kıskanan kardeşleri (birisi dışında) gezinti için kıra götürürler ve kuyuya atarlar.
Babalarına kanlı elbiselerini gösterip, onu kurdun yediğini söylerler. Yoldan geçen bir kervan, su çekerken Yusuf’u bulur ve Mısır’da Aziz’e (Maliye Bakanı) köle olarak satarlar.
Sarayda şaşalı ortamında yetişen Yusuf ’a Aziz’in karısı Züleyha dayanamayıp âşık olur ve onu yasak ilişkiye çağırır! Yusuf ona şöyle cevap verir:
“Tanrı’ya sığınırım. Efendim bana iyi baktı. Doğrusu zulüm yapanlar kurtuluşa eremez.”
Yüce Allah, o arada Yusuf’un da Züleyha’yı arzuladığını, ancak içten ve güvenilir bir kul olması yüzünden Yusuf’un bu kötülük ve fuhuştan korunduğunu belirtilir.
Gülüşün yaz bahar sesin şen şakrak
Görevin yaparsın hem de kıskıvrak
Leyla-Mecnun aşkı ırak mı ırak
Ferhat-Şirin aşkı nerde Züleyha
Eşinin haksız olduğunu tespit eden Aziz, olayın hiç bir şey olmamış gibi kapanmasını istemişse de, dedikodunun önü alınamamıştır. Bunun üzerine Züleyha dedikodu yapan hanımları yemeğe davet etmiş ve Yusuf’u onların yanına çağırarak, şaşkınlık içinde meyve bıçakları ile ellerini kestiklerini görmüştür!
Bununla, âşık olmakta haklı olduğunu göstermeye çalışan Züleyha, Yusuf’un kendisine ilgi göstermemesi üzerine onun hapse atılmasını istemiştir. Güzel bir kadının cinsel isteklerine uymak yerine yıllarca hapiste kalmayı tercih eden Yusuf, bu konuda Tanrı’ya şöyle yakarışta bulundu:
“Rabbim, bana göre zindan, bunların beni çağırdığı şeyden iyidir. Eğer onların düzenini benden savmazsan onlara meylederim ve cahillerden olurum. Rabbi onun duasını kabul etti ve onların düzenlerini ondan savdı. Şüphesiz O, herzeyi işiten ve bilendir.”
Mısır hükümdarı, bir gece rüyasında yedi zayıf ineğin yedi semiz ineği yediğini ve yedi yeşil başakla yedi kuru başak gördü. Yorumcular bu rüyaya anlam veremediler. Bu arada zindanda bulunan Yusuf, isabetli rüya yorumları ile ün yapmıştı. Kral onu yorum için saraya çağırdı. Ancak Yusuf, Züleyha konusunda iftiraya uğradığını, bu eski davanın görülerek sonuca bağlanmasını istedi. Böylece temize çıktıktan sonra rüyanın yorumunu yapabileceğini söyledi. Gerçekten sorguya çekilen Züleyha ve dedikoducu kadınlar doğruyu söylediler. Yusuf, belge ve delillerle temize çıkınca rüyayı şöyle yorumladı.
Yedi yıl çok bolluk, ondan sonra da yedi yıl kıtlık yılları gelecek. Kral, tedbir olarak ne yapmak gerektiğini sorunca Yusuf, ekonomik ve mali işlerin başına kendisi getirildiği takdirde bu kıtlık ve darlık yıllarına çare bulabileceğini söyledi. Bu göreve getirilen Yusuf, ilk bolluk yıllarında halkı tasarrufa yönlendirdi. Fazla hububatı depolara yerleştirdi. Bu arada halk, ellerindeki altın, gümüş gibi değerli eşyasını da Yusuf’un emanet depolarına teslim etmişti. Bunların eline emanet bıraktıkları şeylerin miktar ve niteliklerini belirten makbuzlar verildi.
İşte bu makbuzlar J. Dobretberger gibi iktisatçıların belirttiği M. Ö.1600 yıllarında Ortadoğu’da elden ele kâğıt para gibi dolaşmaya başlar. Üzerinde, temsil ettiği miktardaki altın gümüş veya hububat gibi standart değerlerin yazılı olduğu kâğıt paranın ilk olarak Hz. Yusuf’un bu uygulaması ile başladığı kabul edilir.
Söylentiye göre; Mısır Melik’i Hz. Yusuf’a taç giydirir, kılıç kuşatır ve inci ile yakut işlemeli bir taht yaptırır. Ancak Yusuf, son ikisini kabul etmekle birlikte, taç giymeyi kendisinin ve atalarının giydiklerinden olmadığını söyleyerek kabul etmez.
Ülke kısa sürede Yusuf’un adaletli yönetimi ile onun nüfuz ve iktidar alanına girer. Bu arada hazine bakanı Aziz vefat eder, eşi Rail, diğer adı ile Züleyha, Melik tarafından Yusuf’la evlendirilir. Bir mucize olarak gençleşen Züleyha, kocası iktidarsız olduğu için kız olarak Yusuf’la gerdeğe girer. Bunun üzerine Yusuf, Züleyha’ya:
“Bu şekilde yasal olarak evlenmemiz senin haram olarak istediğinden daha iyi değil mi? ” diyerek helâl ile haram arasındaki farka dikkat çeker! Züleyha’nın Yusuf’tan Efrâim ile Menşa adlarında iki oğlunun dünyaya geldiği de aktarılır!
Kendi adını taşıyan surede Yusuf’un bir kadınla olan sınavına genişçe yer verilir. Böylece, dünya hayatındaki deneme süreci içinde böyle bir kadınla karşılaşan ve haram işlemekle karşı karşıya gelen müminin takınacağı tavır ve haramdan sakınması karşılığında elde edeceği ödüllendirme, bu surede yer alan hususlardandır.
Diğer yandan önü alınamayan dedikodular karşısında bir süre dedikodu yöresinden uzak kalma yanında, yeniden eski beldesine ya da görevine dönüşte, haksız suçlama ve iftiralardan temize çıkmak için mücadele savaşımda bulunmak yasal evlenmenin çaresini aramaları ve bu konuda yüce Tanrı’nın takdirine teslim olmaları gerekir.
*
Etkilidendim… Duygularımı devinime geçirerek yazdığım şiirimle Züleyha’yı yorumlamaya çalıştım. Dilerim içselleştirerek okursunuz!
ZÜLEYLA
Yusuf’una tutkun hem de sevimli
Şarkıların sözü aşktır Züleyha
İçten davranışın çok çok önemli
Türkülerin özü aşktır Züleyha
O karakaşların bir ayrı değer
Keskin göz bakışın yüreği deler
Suskun dudakların bir şeyler bekler
Mutluluğun tadı aşktır Züleyha
Yüreklerin bayram etmesi güzel
Yüzünde yansıyan görüntü özel
Düşünmesi bile bir ayrı model
Yaşamın ilacı aşktır Züleyha
Gülüşün yaz bahar sesin şen şakrak
Görevin yaparsın hem de kıskıvrak
Leyla-Mecnun aşkı ırak mı ırak
Ferhat-Şirin aşkı nerde Züleyha
Seninle konuşan her yürek titrer
Gerdan mıknatısı aniden çeker
Durucanca bakış sevgiyi örer
Güzelliğin dengi yoktur Züleyha…