İSTANUL / MALTEPE 4. ULUGAZİ YAĞLI GÜREŞLERİ ŞÖLENİ
“Benim en çok sevdiğim spor, güreştir. Hangi Türk neferini, köylüsünü isterseniz soyup meydana çıkarınız. Dik omuzları, iyi, kusursuz oluşmuşadaleleri, keskin yüz çizgileri, yanık tatlı renkleri, kafa yapıları, insanın ruhuna güven ve neşe veren bir eser olarak canlanır. Spo,r yalnız beden iktidarının üstünlüğü sayılmaz. İdrak, zekâ ve ahlâk da bu işe yardım eder. Zekâsı kısa olan kuvvetliler, zekâsı yerinde olan daha az kuvvetlilerle başa çıkamazlar.
Türk erleri bütün kuvvetleriyle birbirlerine saldırmalı, candan güreşmeli. Fakat galip ve mağlup onlar yoktur. Ancak beraberliği kabul ederim.
Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlâklısını severim! ”
GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
21-22 Eylül 2024 günlerinde Maltepe sahildegerçekleşen İstanbul 4.Ulugazi Yağlı Güreşleri Şöleni’nde Feyzullah AKTÜRK, Başpehlivan oldu. İsmail KOÇ ise 2. olurken Recep KARA ile Yıldıray PALA 3. Oldular.
Tek Rumeli TV’den başarılı canlı yayın yapan ve gönderdiğim mesajları da seslendiren Mehmet ÇELİK’e teşekkür ederim! Süren zaman diliminde Mehmet ÇELİK ile Şaban DONAT aydınlatma amaçlı yorumlarda bulundular.
TBB ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, bu yıl 4.kez düzenlenen Ulugazi Yağlı Güreş Festivali finalini izledi. Final maçı öncesinde konuşan İmamoğlu:“Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün bize mirası, aynı zamanda vasiyeti olan bu etkinliği burada yapmak çok değerli bizim için…" dedi.
Güreşlere ev sahipliği yapan TBB ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na Edirne’nin Belediye Başkanı Filiz Gencan Akın, Maltepe’mizin Belediye Başkanı Esin Köymen ve Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün’ün yanısıra kimi belediye başkanlarının ve ağaların eşlik ettiği şölende birbirinden çekişmeli müsabakalara sahne olan yağlı güreş çayırında, final maçı öncesinde yaptığı özgün konuşmasında Ekrem İmamoğlu, Atatürk’ün mirasını 83 yıl sonra canlandırdı: “Uzun yıllar İstanbullumuzda sürsün.” dedi.
İmamoğlu, sözlerini sürdürerek: “ 4.Ulugazi Yağlı Güreşleri, elbette sadece bir spor etkinliği değil, aynı zamanda bir kültürel mirasın yaşatılması adına İstanbul’umuzda varlığını en köklü bir biçimde hissettirmesi adına başlattığımız bir gelenek…” diyerek önemli açıklamalarda bulundu:
“Özel bir öyküsü var. Ulu Önder’imiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, güreş hayranı olduğunu hepimiz biliriz. 19 Eylül 1933’te İstanbul'da Türkiye & İtalya güreş takımları karşı karşıya geliyor. Müsabakaları heyecanla Dolmabahçe Sarayı'nda radyosundan dinliyor. Sonra Dolmabahçe'de o güreşlerin heyecanına kapılarak, hemen kendisini güreşlerin yapıldığı, Taksim'deki Maksim Salonu’na atıyor ve orada canlı canlı izliyor. Güreşçilerimizin başarılarını gördükçe, motive oluyor ve açıkçası güreşçileri de motive ediyor. Türkiye'nin o dönemdeki güreşçileri, İtalya'ya karşı güçlü bir başarı elde ediyor! İşte bu özel günü, 19 Eylül’ü, ‘Atatürk Güreş Günü’ ilan ediyorlar ve her yıl Ulugazi Yağlı Güreş Festivali düzenleniyor. Ama sonra bu gelenekten uzaklaşılıyor. İstanbul'umuz güreşlere 83 yıl ara veriyor. 83 yıldan sonra, biz, tekrar İstanbul'da Ulugazi Yağlı Güreşleri’ni başlatıyoruz. İstanbul'da, 4 yıldır ata sporumuz olan yağlı güreşimizi, İstanbulluların beğenisine sunuyoruz.
Mustafa Kemal Atatürk'ün bize mirası, aynı zamanda vasiyeti olan bu etkinliği, burada yapmak bizim için çok değerli... Tarihi bir an… Elbette bunu zaman içerisinde daha da geliştireceğiz. Her yaştan insanımıza bu ata sporunu, yüzyıllar boyu yaşayan, dünyanın belki de en eski spor organizasyonlarından birisi olan Kırkpınar'ın İstanbul'daki, Maltepe sahildeki alanı gibi düşünebilirsiniz. Daha yukarılara taşıyacağız. Özellikle güreşin altyapısının gelişmesi için, 3 yıldır olimpiyatlara talip olan bir kentiz... 2027 yılında Avrupa Oyunları’nı konuk edeceğimizi düşündüğümüzde; güreşin bizi ne kadar coşturduğunu, ne kadar onurlandırdığını bildiğimiz bir ortamda diliyor ve istiyoruz ki; Ulugazi Yağlı Güreşleri Şöleni, çok uzun yıllar İstanbul'umuzda sürsün...”
Geçen yıllara göre yönetim ve organizenin olumlu bulunduğu belirtilirken, girişte kurulan çadırlarda yemek ikram edildiği ve protokoldekiler için ayrılan salonda açık büfe sunulduğu gözlendi.
Ancak arada gezinmelerin çok olduğu ve bu dunumun izleyenleri rahatsız ettiği söylenmektedir. Tv’ kanalından izlemek, daha doyurucu oldu, denebilir!
Emeği geçenleri kutluyor, başarılarının sürmesini diliyorum. İlgili bir şiirle yazımı noktalıyorum.
GÜREŞİN MİZAHI
Yerde güreşmedim, minder çıkmadım,
Meydanlar benimdir, güvenen gelsin.
Hasmımı yıkınca, başka yıkmadım,
Meydanlar benimdir güvenen gelsin.
Köprüyü kurunca yol oldu döşüm,
Alkanlar içinde kalırdı başım,
Biraz sıkışınca kaçmaktı işim,
Meydanlar benimdir güvenen gelsin.
Sarmaya, çengele güvenim yoktu,
Kel Osman’ı bile bir kere yıktı,
Çok cinci hocalar falıma baktı,
Meydanlar benimdir güvenen gelsin.
Âşık Ali’m çıkar hemen meydana,
Sen gibi pehlivan gelmez cihana,
Nice cazgırları soktun hamama,
Meydanlar benimdir güvenen gelsin.
Âşık Ali ANBARCI
*