RUHUN KÖLELEŞMESİ
Dostoyevski, Fyodor (Mihayloviç) (d.11 Kasım 1821, Moskova – ö. 9 Şubat 1881, Petersburg), Rus romancı ve öykü yazarı. İnsanın iç dünyasının en gizli kalmış yönlerini erişilmesi güç bir saydamlıkla yansıtan yapıtlarıyla 20. yüzyıl roman anlayışı üzerinde derin ve evrensel bir etki bırakmıştır.
“Dostoyevski kalabalık bir toplantıda yaptığı konuşma ve okuduğu şiir nedeniyle Rus Çarı tarafından hapse mahkûm edilir ve Sibirya'ya sürülür.
Dostoyevski kalabalık bir toplantıda yaptığı konuşma ve okuduğu şiir nedeniyle Rus Çarı tarafından hapse mahkûm edilir ve Sibirya'ya sürülür. Hapis yıllarını "Ölüler Evinden Anılar" isimli kitabında toplar.
Yazar, buradaki hayatından önce halkı, insanları tanıdığını düşündüğünü, ama yanıldığını hapis yıllarında anladığını belirtir. Dostoyevski, 'kara halk' olarak tanımladığı bu kitleyle karşılaştıktan sonra, insanları çözümlemeye ve iç dünyalarının derinliklerine inmeye başlar.
Sürgünde Dostoyevski, hapishanedeki bir köpekle, insan ilişkileri üzerine gözleme dayalı bir deney yapar.
Köpeği takibe alır ve yanından geçen her mahkûmun onu tekmelediğini gözlemler. İlginç olan şey, köpeğin mahkûmlardan kaçmaması ve yanına bir mahkûm yaklaştığında eğilerek tekme pozisyonu almasıdır. Köpeğin her yanından geçen her mahkûm köpeği tekmelemekte ve köpek buna bir tepki vermemektedir.
Dostoyevski de, bir gün köpeğe yaklaşır ve onun başını okşamaya başlar. Köpek bir süre şaşkın şaşkın ona baktıktan sonra, hızla yanından uzaklaşır ve acı acı havlar.
Önüne gelen mahkûmun tekmelediği köpek, o günden sonra nerede Dostoyevski'yi görse ondan kaçar ve ona bir daha asla yaklaşmaz.
Bu durum bize her zaman kötülük görenin sevgiyi gördüğünde ona uyum sağlamakta zorlanacağını hatta oradan kaçacağını gösterir.
Herkesin huzursuz ve şikâyetçi olduğu günümüzün belki de en büyük sorunu budur. Sevgisizlik ve kötülüğü hak görme…”
Kaynak: TheGeyik / Kültür Sanat
*