EFLATUN’UN DEVLETİ

eğirdir haber,akın gazetesi,egirdir haberler,son dakika,EFLATUN’UN DEVLETİ
Haberin Tarihi: 23.7.2024 10:51:47 - Okunma Sayısı:406 defa okundu.

Ali Taş yazdı...

                                               EFLATUN’UN DEVLETİ

                Eflatun’un Devletini 1970’lerin sonuna doğru okumuş ve çok etkilenmiştim. Eflatun neden yazdı? Bu konuyu tam bağlamına oturtamamıştım. Beni bu kitabı okumaya sevk eden asıl konu, Türkiye’nin içerisinde olup biten anarşi ve ülkenin çalkantılı durumuydu. Eğirdir Yeşilada ki türbesinden ve Yenişarbademli arkası Beyşehir’deki Eflatun Pınarından da o zaman haberim yoktu. Üniversite okuduğum yıllarda karşılaştığımız olaylar sebebi ile Devlet neden bu hale geldi? Sorusunun cevabını belki bulabilirim diye Eflatun’un Devletini okumaya karar vermiştim. Eflatun; devleti ve yönetimini o kadar güzel anlatıyordu ki hem etkilenmiş, hem de demokrasiyi yerine oturtmaya çalışıyordum. Açıkçası, demokrasiden 2500 yıl önce söz edilişini tam da kavrayamamıştım. Olsun, demokrasi güzel şeydi, bize böyle anlatıyorlardı!

                Çok geçmeden 12 Eylül darbesiyle, demokrasinin çok da iyi bir şey olmayabileceğini, ülkenin rahatlamasından ve okula sorunsuzca gidebilmemizden dolayı öğrendiğimi sandım. Gerektiğinde demokrasiye ayar verilmesi gerektiğini düşündüm! 1990’lı yıllarda Eflatun’un Devletini yeniden okuduğumda, ideal devleti tarif edenin Sokrates olduğunu ve şehir devletlerinin idaresinde yerleşmiş bir gelenek olduğunu, devletine bağlı olmak gerektiğini ve mutlu insanın yolunun buradan geçtiğini anladım. Yine de Batı’da bu gelenek olmadığı halde Atina demokrasisinden bahsedilebileceğini çıkaramadım ama araştırmaya da devam ettim.

                Sokrates’in babası Ariston’un; Perikle’nin Likya’sında demokratik seçkin sınıfının bir üyesi olduğunu anladım. Likya’nın; Beyşehir, Aksu, Eğirdir’e kadar olan Teke yarımadasını içerisine alan bölgede olduğunu ve Lidya, Misya, Karya bölgelerini de içeren Likya birliğinin merkezi olduğunu öğrendim. Yani Eğirdir Gölü çevresi Etrüskler’in bölgesiydi. İlk Attika; Eğirdir Hoyran Gölü’nün kuzey doğusu olan Karya bölgesi içerisinde ve Likya birliği içerisindeydi. Pergamon (Gaziri adası) da bu bölgenin içerisindeydi. Hatta Likya sikkeleri; Myra, Hoyran, Kelene, Avşar, Apollonai’de de basılmıştı. Eflatun adının neden Eğirdir ve Beyşehir’de olduğunu aslında Eflatun (Platon)’un, Sokrates’in öğrencisi olduğunu ve M.Ö. 480 yılında Pers istilası sırasında Pergamon’a vali atanmasıyla, Sokrates’in hapse atıldığını ve serzenişlerini de öğrencisin aktardığını öğrenmiş oldum.

                İdeal devleti o günün koşullarında Sokrates ortaya koymuştu. Pers kuşatması altında, hapishanede olan Sokrates’ten, devleti rahat yönetebilmek için halkı ikna etmesi bekleniyordu. Bu konu; Sokrates’le Kriton arasında geçmekte, Kriton da Sokrates’i halkı aleyhinde iknaya çalışmaktadır. Sokrates; bunun mümkün olmadığını felsefe diliyle anlatmakta, Kriton’un yaptığının yanlışlığını ortaya koymaya çalışmaktadır. Sokrates’in devletinde din, dil, kültür birliği ve demokrasi vardı, kız çocuklarının da okuması gerektiği, kadınların da yönetici olabileceği belirtiliyordu. Kısacası; devlette emperyalist emeller yoktu. Sokrates, Kriton’a ‘benden nasıl halkıma ihaneti’ istersin diyor, görüşlerinden milim sekmiyordu. Sokrates’in sonunda eceli geldi! Eflatun’da serzenişini, Devlet kitabında anlatıyordu. Sokrates’in devletinde zaten iyi bir yönetim geleneği ve demokrasi vardı. Eflatun; Sokrates’in ağzından ‘nasıl olurda kura ile demokrasiden söz edilebilir?’ diyordu. Persler, Sokrates’e açık açık  ‘halkını ikna et; biraz da devleti, biz yönetelim’ diyorlardı. Bu durum; Batı’daki Atina’ya ‘kurayla demokrasi’ olarak yerleşti. Onun için mi bilinmez Avrupa, Hint-Avrupa tezini savunuyordu?

                Sokrates; Likya yasalarına bağlı kalan gerçek bir yurtseverdi. Eflatun’un Devletini yeniden okuduğumda Batı’da aslında ‘demokrasicilik’ oyunu oynandığını gördüm. Ali Kemal’gillerden Johnson İngiltere başbakanı iken;  ‘İngiltere, Avrupa Birliğinden çıkmalı mı?’ oylaması yapıldığında halk, Avrupa Birliğinden çıkmak istemiyordu. Buna rağmen defalarca mecliste oylama yaptırıyorlar ve meclis üzerine ipotek koyuyorlardı. Sonunda Kral ve Kraliçenin dediği oldu; İngiltere, Avrupa Birliğinden çıktı.

                A.B.D. de anayasal sistemin oluşturulmasında; Küçük Anadolu’da hüküm süren Likya Birliği (Şehir Devletleri) yönetiminin esas alındığını gördüğümde daha da şaşırmıştım. Güzel Ülkemin, güzel insanları; Eflatun’un Devleti size kapak olsun!

 

               

               

Bu Haberi Paylaş



Yorum Yap