BÜTÜN DİLLERİN ANASI TÜRKÇE (4. Bölüm)

eğirdir haber,akın gazetesi,egirdir haberler,son dakika,BÜTÜN DİLLERİN ANASI TÜRKÇE (4. Bölüm)
Haberin Tarihi: 11.7.2024 10:15:31 - Okunma Sayısı:527 defa okundu.

Ali Taş yazdı...

BÜTÜN DİLLERİN ANASI TÜRKÇE

(4. Bölüm)

Dilin, beynin yapısal yürütme bölgeleriyle bağlantısı vardır. Okuma; anlama özgü dil işleme bölgelerine dayalı olsa da, daha geniş anlamda yürütme süreçlerini uygulayan bölgeleri de, planlama işlemini (DLPFC) kapsadığı da ortaya çıkmıştır. Sol arka ön beyin bölgeleri planlama (DLPFC) ve bağlam (DMPFC); hem okuma hem de MATEMATİK için gerekli olan yürütme süreçlerini destekler (Journal of neuropsychology, 2020). Okuduğunu anlama görevi sırasında (özellikle diğer diller de); Çince dili gibi sembol tanımlamalı dillerin şekline

benzer işlevsel bağlantı modeli vardır. Dille ilgili bölgeler esas olarak beynin dil yapısal alanlarıyla bağlantılıdır. Buna tüm dil alanlarına özgü yapısal model denmektedir (yani Tükçe için uygun model).

Dille ilgili ikinci yaklaşım (Türkçe harici diller; İngilizce ve Çince gibi diller) işlevsel modellerdir.

Türkçe ile yazı yazarken dinlenme ağının (DMN’nin) bir parçası olan benlik (Precuneus) ve uzun süreli dikkat (SPL) gibi bitişik bölgeler de dahil olmak üzere yapısal (dorsal dil) yolunun arka sol yanı, küme bölgelerine; sembol koşullarına dayalı dillerden daha fazla yapısal bağlantı göstermektedir. Bu da Türkçe’nin SLF 1’i yani yapısal yolağı kullandığını göstermektedir. Diğer diller; SLF 1’i kullanmaz, SLF 2 ve SLF 3’ü kullanır. TÜRKÇENİN ÖZELLİKLE BEYNİN SLF 1 YAPISAL YOLAĞINI KULLANMASI DİLİN ESKİLİĞİNİ GÖSTERİR. Çünkü ‘Cingulum’ sonraki yolaktır, yenidir, kavrayış yolağıdır.

Ana dil ve diğer dillerde M.Ö. 3000-2000. yılda düşünüş şeklinin dille birlikte genişlemesi ve M.Ö. 1000.’den itibaren felsefenin düşünüş şekli olarak ortaya çıkması kavramsallaşmayı getirmiştir. ANA DİLİN (TÜRKÇENİN) YAPISAL YOLAĞI (SLF 1) VE İŞLEVSEL YOLAĞI (CİNGULUM) KULLANMASI DÜŞÜNÜŞÜ ZENGİNLEŞTİRMİŞTİR. Ana matematiksel dilden ayrılan Hint-Avrupa ve diğer dillerin çoğunlukla işlevsel yolağı kullanmaları farklılaşmayı getirmiştir. HİNT-AVRUPA DİLLERİNİN MİLAT SONRASI ANA LATİNCEDEN VE YUNANCADAN KOPUŞLARI ile kurallı dilden kuralsız dil haline gelmeleri (matematiksel dilden uzaklaşmaları) kavramsallaştırarak dili anlamalarına yol açmıştır. Bunun avantajları yanında dezavantajları da vardır. Bu da önce önermenin kurulması sonra detayların gelmesi gibi hiyerarşik modeli destekler. Semboller (ya da sözcükler) daha çok görsel odaklı işleme gerektirir.

Cümle düzeyinde üst düzey bütünleşmenin yanı sıra, işlem sırasında bir kelimenin birden fazla anlamını akılda tutma becerisi sağlar. Aynı zamanda daha fazla konuşma (IFG), sağ (SMG) dil süreçlerini desteklemek için bağlamsal bilgilerle bütünleşerek kelimelerin işlevsel anlamlarını çıkarmak gibi daha genel çağrışım süreçlerine katkıda bulunabilir (LEB DEMEDEN LEBLEBİYİ ANLAMA).

Dil işleme sırasında ön beynin rolü (özellikle Türkçe gibi dillerde) cümle anlama ve anlamsal işlemeye (leksik yapılı dillere göre) daha çok katkı verir. Anlaşılmaz cümlelerle karşılaştırıldığında anlaşılır olanı anlamada daha fazla rol oynayan bölgeler sol anlamsal çözümleme, aşağıdan yukarı dikkat ve benlik merkezidir. Benlik merkezinin dikkat merkezine kadar uzanan alanlarının yanı sıra sağ yarım küredeki yan beyin kabuğu (temporal) alanlarının da anlamsal işlemeye dahil olduğu görülmüştür.

-devam edecek-

Bu Haberi Paylaş



Yorum Yap