BÜTÜN DİLLERİN ANASI TÜRKÇE (2. Bölüm)

eğirdir haber,akın gazetesi,egirdir haberler,son dakika,BÜTÜN DİLLERİN ANASI TÜRKÇE (2. Bölüm)
Haberin Tarihi: 9.7.2024 10:19:15 - Okunma Sayısı:361 defa okundu.

Ali Taş yazdı...

BÜTÜN DİLLERİN ANASI TÜRKÇE

3.Bölüm

Türkçe’nin, tüm beyin yapılarına dokunduğunu ve Gönül Bağı (2024) kitabımda da dile getirdiğim konuları aşağıda inceleyelim.

Dilsel Yapılandırma İçin Türkçe

Türkçe, beyin sinirsel ağlarını oluşturmada en uygun dildir. Türkçenin köke eklemeli dil yapısı, kökten birçok anlamlandırmaya ulaşmaya imkan kılmaktadır. Zamandan tasarruf ve anlamlandırmada kolaylık sağlar. Türk dili; ağaç tipi yapılanmaya, kök dil olması nedeniyle uygundur. Aynı zamanda kavram oluşturmada, kümeler oluşturmada yatkınlığı vardır. Bilindiği üzere beyin; hem tasarrufu sever, hem de bellek ağaç ve küme yapıları üzerine kuruludur. Bu sayede bağlama bağlı bağlantılar kolay kurulur ve anılardan anlama ulaşmak kolaylaşır.

Türkçe’nin özellikleri ve düşünüş şekli;

  • Yukarıdan aşağı yüksek yapılandırma (bağlam oluşturma); insanların içsel durumları hakkında düşünme

   becerisi ve süreçleri ile tutarlıdır.

  • Bağlam oluşturma (Sol DMPFC); kelimelerin anlamlarını yapısal özelliklerine yani ses (fonoloji) ve yazıma

   göre işlemek, bağlama bağlı kök dil için uygundur.

  • Bağlam oluşturma (DMPFC); muhtemelen soyut dil kullanımının uç noktalarında yani metaforların yaratıl-

   masında, söyleneni anlamada tutarlılık oluşturmak için önemlidir. Burada uygun düzeyde soyutlamanın

   elde edilmesi, tutarlılığa ulaşmak için çok gereklidir. Türkçenin söyleyişi – okunuşu ve yazılışının aynı

   olmasının mecaz anlamlar çıkarmak yani metafor yaratmak için uygun olduğu söylenebilir. Sonuç olarak;

   yüksek yorumlamadaki bağlamın (DMPFC işlevselliğinin); yüksek yapılandırmanın kendisinden değil,

   anlamsal erişim süreçlerinden (yani bağlama bağlı yorumlardan) kaynaklanabileceği

   bilinmelidir.

  • Bağlam oluşturmada (DMPFC) soyutlama işlevinin; üretim ve yiyecek aramada esas olan evrimsel süreçten

   kaynaklandığı da söylenmektedir. Bu da TÜRKÇENİN ERKEN GELİŞİMİ ile tutarlıdır.

  • Bağlam oluşturma (DMPFC); planlamayla (LPFC işlevselliğiyle) ilişkili dış odaklı süreçlerin aksine, içe

   odaklanma süreçleriyle ilişkilidir. Türkçe de, içsel dikkate (içe odaklanmaya) uygundur.

  • Yapılandırma düzeyi arttıkça; dış uyaranlar (dışarıdan algısal olarak gelen bilgi ve uyaranlar), diğer iç

   uyaranlarla karşılaştırıldığında daha az önemli hale gelir. Bu yüzden Türkçeyi anlamak kolaydır, yeni bir ek ya

   da uyaran gerekmez.

  • Bulgulara göre; düşük yapılandırma düzeyi gerektiren nesneler için kategorilere ayırma, (yüksek yapılandırma

  düzeyine göre) önemli ölçüde bağlama bağlı olmayı (DMPFC işlevselliğini) gerektirir. ‘Neden’ ve ‘nasıl’   

  soruları için yüksek yapılandırma gerektiren ve bağlam oluşturan bu yapıya, kavram oluşturan devrelerden de   

  (parietal korteksten de) ulaşım olabilmektedir. Türkçe’nin benliğe bağlı düşünme sürecinde olduğu gibi.

-devam edecek-

Bu Haberi Paylaş



Yorum Yap