BİR ANNE ANNE / 60’ LI – 70’ Lİ – 80’ Lİ YILLAR
VE KÜRESEL ISINMA!!!
Zeki TARHAN – ANKARA
Sevgili dostum, biyolog Sedat KARAKOYUN’ la, Eğirdir gölüyle ilgili konuşuyorduk… Sedat bey kardeşimizin soyadı, bana hep Antalya’nın Serik ilçesinden yazları, Anamas Çayır Yaylasına göçen “KARAKOYUNLU AŞİRETİ”ni çağrıştırır… Sevgili dostumuz; Isparta merkezdeki Doğancı Mahallesinde, yani; Kiraz bayramının kutlandığı mahallede dünyaya gözlerini açar. Sedat’ın “bilge” bir anneanne’si vardır. Rahmetlinin okuma – yazması yoktur ama, mahallede lâfı – sözü dinlenen, küsleri barıştıran, ayrılmak üzere olanları birleştiren saygın bir kişidir. Bazen öyle bir konuşur ve Sedat’ı çok şaşırtır, neredeyse sayfalarca yazılmış bir kitabı özetlerdi…
***
Sedat, çocukluk yıllarını bakın nasıl anlatıyordu: “Isparta’nın geçim kaynağı halıcılıktandı… Ortaokula giderken, sabah erkenden, hemen her evden kirkit sesi duyulurdu… Annem, halı dokuyarak kazandığı parayla beni İzmir’de Üniversitede okuttu. Bizim evimizde de birkaç tane halı tezgahı vardı ve komşular bize halı dokumaya gelirlerdi. Akşamüzeri tezgahtan kalktıktan sonra, bahçeli olan evimizin önündeki beton zemine kilimler serilir ve çay içilerek sohbet edilirdi…”
“Bir gün sohbet esnasında anneannemin halı dokuyan komşularımızdan birinin, terliğini dışarıya fırlatarak; “Hadi kızım, git evinin önünde dedikodu yap.” Diyerek komşumuzu kovduğuna tanık oldum ve çok üzüldüm. Akşam yemekten sonra, anneanneme; “komşumuza neden öyle davrandığını ve çok üzüldüğümü” söyledim. Ve bakın nasıl bir yanıt almıştım: “Bana bak oğlum, dedikodu hiç iyi bir şey değildir. Sen sen ol, duyduğun hiçbirine inanma, gördüğünün de yarısına inan” dedi. Aslında, toplumsal düzen açısından bu çok doğru bir söylem biçimiydi… Ancak, ben bu yaşıma geldim bunu ne kadar uygulayabildim bilmiyorum.”
YARIN :
60’ LI – 70’ Lİ – 80’ Lİ, YILLAR VE KÜRESEL ISINMA