TÜRKÇENİN YAPISALLIĞI
Türkçe, sadece dil bilimcilerin ilgi alanı olmaktan öte herkesin ilgi alanına girmelidir. Çünkü eski, matematiksel ve beyin yapılarıyla tutarlı bir dildir. Tüm dillerin anasıdır, disiplinler arası bir yaklaşımla incelenmesi gerekir. Bu konuyu, özellikle ‘Dil ve Karar’ kitabımda belirtmiştim.
Prof. Dr. Eşref Adalı hocamın ‘Türkçenin Mantığı’ kitabı, bu konuda kilometre taşlarından birisidir. Türkçenin mantığı ve söz dizimi üzerine yazılmış, bilgisayarla uygunluğu kanıtlanmış içeriğiyle, herkesin okuması ve üzerinde düşünmesi gereken bir kitaptır.
İkinci Dünya Savaşı yıllarında; Alman savaş uçaklarından bıkan İngiltere, bu duruma çare aramak için bütün bilim insanlarını toplamaya karar verir. Bütün bilim adamlarına haber gönderilir, yalnızca zooloji konusunda uzman bilim insanının unutulduğu görülür. Çağırıp çağırmamakla kararsız kalırlar ve nihayetinde davet ederler. Yuvarlak masa etrafında tüm bilim insanları görüşlerini açıklar ve en son söz sırası, zooloğa gelir. Ne diyecek diye herkes yarı ilgisiz tarzda bakar. Zoolog, yarasalar ses dalgalarıyla yön bulurlar. Eğer, uçakların gelişini önceden haber alırsak, sığınaklara girme imkanımız olur der. Herkesin gözü fal taşı gibi açılır ve çözüm, ‘Radar’ yapmaktır.
Kıssadan hisse, kimse ülkenin sorunlarına duyarsız kalmamalıdır. Türkçe; ilgiyi hak eden ve düşünüş sürecini geliştiren bir dildir. Yeni çıkacak kitabımda, bu konuyu etraflıca değerlendiriyorum.
Türkçenin; beyin yapıları ile düşünüş açısından uyumlu, yapısal ve aynı zamanda işlevsel bir dil olduğu görülecektir.
Türkçe, beyin sinirsel ağlarını oluşturmada en uygun dildir. Türkçenin köke eklemeli dil yapısı, kökten birçok anlamlandırmaya ulaşmaya imkan kılmaktadır. Zamandan tasarruf ve anlamlandırmada kolaylık sağlar. Türk dili; ağaç tipi yapılanmaya, kök dil olması nedeniyle uygundur. Aynı zamanda kavram oluşturmada, kümeler oluşturmada yatkınlığı vardır. Bilindiği üzere beyin; hem tasarrufu sever, hem de bellek ağaç ve küme yapıları üzerine kuruludur. Bu sayede bağlama bağlı bağlantılar kolay kurulur ve anılardan anlama ulaşmak kolaylaşır.
Türkçe’nin özellikleri ve düşünüş şekli;
. Yukarıdan aşağı yüksek yapılandırma (bağlam oluşturma); insanların içsel durumları hakkında düşünme becerisi ve süreçleri ile tutarlıdır. Türkçe; diğer dillerin aksine, beynin SLF 1 (Superior Longitudinal Fasciculus) sinirsel yolağını kullanır .
. Bağlam oluşturma (Sol DMPFC); kelimelerin anlamlarını yapısal özelliklerine yani ses (fonoloji) ve yazıma göre işlemek, bağlama bağlı kök dil için uygundur.
. Bağlam oluşturma (DMPFC); muhtemelen soyut dil kullanımının uç noktalarında yani metaforların yaratılmasında, söyleneni anlamada tutarlılık oluşturmak için önemlidir. Burada uygun düzeyde soyutlamanın elde edilmesi, tutarlılığa ulaşmak için çok gereklidir. Türkçenin söyleyişi – okunuşu ve yazılışının aynı olmasının mecaz anlamlar çıkarmak yani metafor yaratmak için uygun olduğu söylenebilir. Sonuç olarak; yüksek yorumlamadaki bağlamın (DMPFC aktivasyonunun); yüksek yapılandırmanın kendisinden değil, anlamsal erişim süreçlerine olan talepten (yani bağlama bağlı yorumlar arasındaki seçimden) kaynaklanabileceği bilinmelidir.
. Bağlam oluşturmada (DMPFC) soyutlama işlevinin; üretim ve yiyecek aramada esas olan evrimsel süreçten kaynaklandığı da söylenmektedir. Bu da Türkçenin erken gelişimi ile tutarlıdır.
. Bağlam oluşturma (DMPFC); planlamayla (LPFC aktivasyonuyla) ilişkili dış odaklı süreçlerin aksine, içe odaklanma süreçleriyle ilişkilidir. Türkçe de, içsel dikkate (içe odaklanmaya) uygundur.
. Yapılandırma düzeyi arttıkça; dış uyaranlar (dışarıdan algısal olarak gelen bilgi ve uyaranlar), diğer iç uyaranlarla karşılaştırıldığında daha az önemli hale gelir. Bu yüzden Türkçeyi anlamak kolaydır, yeni bir ek ya da uyaran gerekmez.
. Bulgulara göre; düşük yapılandırma düzeyi gerektiren nesneler için kategorilere ayırma, (yüksek yapılandırma düzeyine göre) önemli ölçüde bağlama bağlı olmayı (DMPFC aktivasyonu) gerektirir. ‘Neden’ ve ‘nasıl’ soruları için yüksek yapılandırma gerektiren ve bağlam oluşturan bu yapıya, kavram oluşturan devrelerden de (parietal korteksten de) ulaşım olabilmektedir. Türkçe’nin benliğe bağlı düşünme sürecinde olduğu gibi.
. Türkçe metinler duygusal bütünlüğü tam yansıtır ve beyin yapılarıyla da tutarlıdır (iki taraflı ‘amygdala’ ve sol ‘OFC’ birbirine sıkı sıkıya bağlıdır).
Sonuç olarak Türkçe; düşünüşü ve yaratıcılığı geliştiren bir dildir. Saygılarımla.
Ali Taş