DOĞA HARİKASI CAN ÇEKİŞİYOR…
Zamanında sesini duyuramayan Eğirdir Gölü can çekişiyor…
Aysen Pervin GÜNGÖR
Ziraat Yüksek Mühendisi
Eğirdir Akın Gazetesi’nde yazmaya başlamam münasebetiyle, Eğirdir Gölü’nün çığlığını duyduğumdan ve göle saygımdan ilk olarak bu yazıyı kaleme almayı uygun buldum.
BİZ : DOĞAL SİSTEMLERİ EL BİRLİĞİ İLE KISA SÜREDE BOZABİLİRİZ…
ANCAK GÖL : İYİLEŞMEK İÇİN ÇOK UZUN ZAMANA İHTİYAÇ DUYAR…
Dünyadaki suyun %97’ sinin tuzlu, kalan %3’ ünün de %2’lik kısmının buzullarda ve diğer alanlarda olduğunu bilirsek, kullanıma uygun toplam %1’lik kısmın ne kadar değerli olduğunu anlarız. Son yıllardaki küresel ısınma ve iklim değişikliğinin etkisiyle azalan yağışlar ve artan sıcaklıkların etkisini de hesaba katarsak, suyun ne kadar ZOR BULUNUR BİR NİMET olduğunun farkına varırız…
Ülkemiz ve bölge ekonomisine katkıda bulunan kiraz yetiştiriciliğinde Uluborlu bölgesinin, kayısı yetiştiriciliğinde Kaşıkara – Yalvaç bölgelerinin, elma yetiştiriciliğinde Gelendost, Senirkent ve göl çevresindeki diğer alanların önemli bir yeri olduğunu dikkate alırsak, suyun bölge için ne kadar HAYATİ VE KIYMETLİ olduğu aşikardır…
Ancak, günümüzde iklim değişikliğinin de etkisiyle suyun plansız ve kontrolsüz bir şekilde kullanılmaya devam edilmesi nedeniyle göl su kütlesi, miktar ve kalite yönünden CAN ÇEKİŞİYOR…
* * *
GÖL HASTA, HEM DE ÇOK HASTA…
Devlet, ülkemizdeki tarımsal verimi arttırmak, refahı, ekonomiyi yükseltmek için bölgede sulama projelerini artırdı, Eğirdir’de yalnız Boğazova’da bağcılık ve meyvecilik yerel tüketimi karşılayacak şekilde yapılırken, 1960’tan sonra önce bağlarda kapama elma bahçeleri kuruldu. İlk kurulan bahçelerden elde edilen kültür çeşitleri ihraç edildi ve çok yüksek gelir getirdi…
Bu durum, önceleri Devlet desteklerinin de etkisiyle, göl çevresinde diğer ilçelerimizde de hızla plantasyon şeklinde elma bahçeleri kurulmasına neden oldu, Eğirdir gölü ve çevresindeki İNSANLARIN GELİRİ YÜKSELDİ ancak kısa bir süre sonra gölde SORUNLAR ortaya çıkmaya başladı…
Peki başta ÖNEMSENMEYEN ancak farkedildiğinde GEÇ KALINMIŞ olan bu problemler neydi :
- Göl çevresinde artan meyvecilik faaliyetleri nedeniyle, tarımsal sulamalar için yapılan Devlet yatırımları dışında, GÖLDEN VE YERALTI SUYUNDAN yapılan KAÇAK KULLANIMLAR arttı. Aşırı ve plansız tarımsal sulamalar ve gittikçe artan yeni üretim alanları, göl su seviyesinde önemli düşüşe neden oldu.
- Gölün çekilmesiyle ortaya çıkan arazilerin meyve bahçelerine dönüştürülmesiyle de göl üzerindeki baskılar daha çok arttı.
- Ayrıca artan tarım ilacı ve kimyasal gübre kullanımları ile kirleticilerin kontrolsüz olarak çevreye atılması, göl su kalitesinin de olumsuz etkilenmesine neden oldu ve GÖLÜN EKOLOJİK DENGESİ bozuldu.
- Bu da yetmiyormuş gibi, pek çok yerleşim alanlarının atık sularının, deşarj noktalarında yüzeysel su kaynaklarına ve boş arazilere verilmesi hem derelerin hem de bu derelerin beslediği Eğirdir Gölü’nün su kalitesinin DAHA ÇOK KİRLENMESİNE neden oldu.
- Pupa Çayı, Hoyran Deresi, Yalvaç Deresi, Çay Deresi’nin göl içerisine boşalma noktalarında, havzadaki yüksek erozyon nedeniyle gölde yüksek sediment birikimi oluştu, GÖLÜN TABAN KOTU YÜKSELDİ.
- Biriken sediment kütlesi nedeniyle özellikle Gelendost, Kemerdamları, Büyükkabaca bölgesi ve Barla’ya doğru devam eden hat üzerinde saz ve kamış yoğunluğu arttı, göldeki otlanma aşırı seviyelere ulaştı. Bu alandaki saz ve kamışlar, GÖL SUYU TÜKETİMİNİN DE ARTMASINA neden oldu.
- Ayrıca, sedimentte ortalama değerlerin üzerinde kaydedilen BAZI AĞIR METALLER de göl suyunun daha çok kirlenmesine katkıda bulundu ve göldeki kirlilik baskısı, göl su seviyesinin kritik seviyelere düşmesi nedeniyle daha da arttı.
Göl su kütlesinin miktar ve kalitesi üzerinde yaşanan tüm bu baskılar fark edilmeye başlandığında, gelecek su kaygısı artmaya başladı. GEÇMİŞ OLSUN, BİRAZ GEÇ OLMADI MI???
Eğirdir gölünün kuzeyindeki Eber Gölü, Akşehir Gölü, Karamık Sulak Alanı kururken, Beyşehir ve Burdur gölleri de can çekişirken, yeraltı suyu bağlantısı ile komşu havzalarla etkileşim içinde olan ve önümüzdeki yıllarda daha etkili yaşanacak olan KURAKLIK tehlikesinin ayak seslerini kimse DUYMADI MI, Eğirdir Gölü’nde de su sıkıntısı yaşanabileceği, hatta GÖLÜN KURUYABİLECEĞİ AKLA GELMEDİ Mİ.???
* * *
EĞİRDİR GÖLÜ YAKIN İLGİYE VE UZMAN ELLERE MUHTAÇ…
Tatlı su ekosistemlerinde yeterli miktarda ve iyi kalitede suyun varlığı, GIDA- SU VE ÇEVRE GÜVENLİĞİ ile sürdürülebilir kalkınmanın gereğidir. Ancak bu yaşamsal değer üzerindeki baskı her geçen gün artmaktadır. Yaklaşık 160-170 km kıyı uzunluğu olan Eğirdir Gölü su kütlesinin ve toprak kaynaklarının korunması, problemlerinin çözümüne yönelik tedbirlerin alınması,
… HEM DEVLETİN HEM DE SU KULLANICILARININ YÜKÜMLÜLÜĞÜDÜR ...
Burada çözümleri sıralamama gerek yok, İSTERSE herkes sorunlara bakarak payına düşen tedbirleri alabilir, gölün geleceği için bir adım atabilir.