EĞİRDİR GÖLÜ’NE SEVDALI OLMAK NE DEMEK?
Zeki TARHAN – AKIN / ÖZEL
“Sevda” sözcüğü, Arapça bir sözcük ve TDK Türkçe sözlüğüne göre “güçlü sevgi” anlamına geliyor. Biz bu yazımızda, “Eğirdir Gölüne sevdalı olmanın” ne anlama geldiğini somut örnek ve anekdotlarla bir MANİFESTO formatında kaleme aldık. Ve bilinçaltına yerleşsin diye de, Isparta’nın plaka numarası olan (32) maddelik MANİFESTO muzu okuyucularımızın ve kamuoyumuzun beğenilerine sunuyoruz. İyi okumalar…
***
1 – Yıllar yıllar önce ve de tarih boyunca, Hamideli Coğrafyasına ziyaret eden seyyahların Eğirdir ve EĞİRDİR GÖLÜ için gözlemleri şudur ki; Bu yerleşim birimi bakir kalmalı ve de kalabalık bir nüfusa sahip olmamalı, bu doğa harikası Cennetabat, insan eliyle bozulmamalı.
2 – Dağ ve Göl arasında sıkışmış ve bu iki ekosistemin kucaklaşmasıyla / bütünleşmesiyle bir anlam taşıyan bu coğrafyaya kıymayın
3 – SİVRİ DAĞI mız la özdeşleşmiş bir doğayı, vahşi bir kapitalist anlayışla, “izin verseler de birkaç gün içerisinde dağı indirme” düşüncesi, bu coğrafyada, mermer işletmeciliğinin nerelere kadar uzanabileceğini göstermektedir.
4 – Göl turizmi ile Dağ turizmini birlikte katlediyoruz…
5 – Eğirdir’le özdeşleşmiş ve de markalaşmış 70 yılı aşkın, isminde; Verem olan, Göl olan, Güneş olan Kemik Hastalıkları Hastanemizi kaybettik.
6 – Eğirdir, bir Komando mabediydi ve Dağ ve Komando Okulumuzun kuruluş yerinin seçiminde, Hastanemiz de olduğu gibi GÖL unsuru ağırlıklı bir etkendi.
7 – Eğirdir Gölünün süsü olan Can Ada ve Yeşil Adaya, Göl doldurularak yol yapılması, Gölümüzün bağrına saplanan bir hançerdi ve bu; popülizme yenilmekti.
8 – Eğirdir Gölü Havzasının kaldırma kapasitesinin üstünde, neredeyse göle sıfır elma tarımına izin verilmesi, tarım politikasındaki planlama hatasıydı
9 – Eğirdir Gölü’ne yabancı türlerin aşılanması, su ürünleri dengesini bozmuş ve adeta Avrupa’nın damak tadı, yerelin damak tadına yeğlenmiş, halkımızın hayvansal protein kaynağı olan her daim sofrasından eksilmeyen KAVİNNE den yoksun bırakılmıştır.
10 – Yıllar önce, yoğun elma tarımı ve ona paralel olarak artan tarımsal ilaçlama ile PESTİSİT belası Gölü zehirlemeye yetmiştir. Hem merkezi Yönetimin, hem bilim çevrelerinin uyarılarına rağmen, ilaçlama sayısı azalacağına giderek artmış, bir türlü 30’ un altına indirilememiştir.
11 – Yine yıllar önce, Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi bir bilim kadınımızın bilimsel araştırması olan; Eğirdir Gölü su ürünlerindeki pestisit araştırmasında, Abdullah Sinan’ın gölden tuttuğu sudak balıklarını, bilimsel araştırma için Fakülteye günlerce taşıdığını düşününce, Eğirdir Gölüne sevdalanmanın nasıl bir duygu ve nasıl bir aşk olduğunu somut bir gerçeklik olarak bu manifesto’ ya yansıtmak istedim.
12 – Ve yine Nilgün bacımızın yanında yetişen Emel, Eğirdir Gölü’nün en son halini gözler önüne seren ve de acıklı halini gösteren videosu da bu manifesto’ nun katrajındaydı.
13 – Bir numaralı temiz içme suyu rezervuarı olan EĞİRDİR GÖLÜ’nü “koruma ve kollama işlevi” olacak İLERİ ARITMA TESİSLERİ ni kurmak varken, bırakın bunları, mevcut yetersiz Arıtmayı, fazla enerji masrafı var diye beş yıl devre dışı bırakmak, ne ile izah edilebilirdi?!!!
32 MADDELİK MANİFESTONUN DEVAMI
YARIN GAZETENİZ AKIN’DA…