ŞEKER ALIR MISINIZ?
Kim istemez? Kararınca şeker beynin enerji ihtiyacıdır. Beyin terazisi, şekeri nasıl tartar? Bilinçaltı düzeyde şeker ihtiyacı şiddetli hissedildiğinde şeker almamak olmaz. Bilinç düzeyinde terazi devreye girer. Alışkanlıklar, eğitim, deneyim, öğrenim süreci bu terazinin hassasiyetini artırır. Bu hassasiyeti sağlayan el kuralıdır. Sağ el, sol beynin desteğindedir, olumluyu görür. Sol el, sağ beynin desteğindedir, olumsuzu görür. Hayatta olumlu, olumsuz biriktirdiklerimiz bu terazinin hassasiyetini artırır. Eğer sağ el kuralı ile hareket ediyorsak; planlı, programlı hareket tarzını benimsemişiz demektir. Eğer sol el kuralı ile hareket ediyorsak; canım istediğinde hareket ederim tarzını benimsemişiz demektir. İşler, bu kadar basit değil tabi ki ama sistem böyle. Bu sistemin bilinç terazisi (Claustrum) bizi farkındalık eşiğine yani bilinç düzeyine taşır. Nasıl mı? Gözümüze bir şey takıldı, 50 ms içerisinde bilinçaltı düzeyde bu nesne gözümüze yansıyor, ne olduğuna bakıyoruz? Evet bu bir şeker. 150 ms’lik zaman diliminde hemen alıp yemek istiyoruz. Durun biraz! Şeker kağıdının içerisindeki gerçekten şeker mi? Sanki sonradan ambalajlanmış gibi, neden sonradan ambalajlanmış acaba? Bu düşünce sürecinde zaman, 150 ms daha geçiyor. Bilinç terazisi (Claustrum) zamanın 250-300 ms geçtiğini saptıyor. Olumlu düşünce sürecinde isek, bilinç terazisi bizi sol beynin bilinç kapısına (Basal Forebrain) getiriyor. Bazal ön beyinde; gözümüze takılanın şeker olduğunu % 30 algı ile kanaat getiriyorsak yani % 30’luk bu algı karar vermek için yetiyorsa, o nesneyi almak için harekete geçiyoruz. Dur bakalım! % 30 algı net değil, biraz daha araştırayım deniliyorsa aklın merkezi ön beyne hoş geldiniz. Buyurun yönetim kademesine (Dorsal Prefrontal Cortex), bunu biraz daha araştıralım!
Hemen hemen her şeyde algı eşiğini geçmek, bilinç düzeyine ulaşmak önemlidir. Kararların isabet derecesini artırır. Bir şey daha var ki genelde sağ el kuralına dayalı ve her zaman bizi aklın merkezi; yönetim kademesine götüren, farkındalık sağlayan planlı programlı bir eğitimle gelişen benlik (Precuneus)’tir.
Bir araştırma çalışması yapılıyor. Şimdi bir şeker mi? Yoksa yarın iki şeker mi? Diye çocuklara soruluyor. Çocukların bir kısmı bir şekeri tercih ediyor, bir kısmı da iki şekeri tercih ediyor. Aradan yıllar geçiyor, iki şekeri tercih edenlerin daha iyi durumda oldukları görülüyor. Çocuktur bu, tabi ki ister! Çocuk, yetişkin fark etmez. Planlı, programlı bir öğrenme sürecidir bu. Algılar mı? Olgular mı? Diye hep sorulur ya! Algıların zihinlerimizi yönetmemesi için öğrenmemiz gerekmez mi?
Biliyorsunuz, Eğirdir’de gelene ‘şeker tutmak’ adettendir.
Şeker alır mısınız? Lütfen, iki şeker!
Saygılarımla.
Ali Taş