DURUN BİR DAKİKA!
Olaylar, haberler, mesajlar, fotoğraflar, videolar hızla akıyor. Saniyeler içerisinde değişiyor her şey. Dünyadan haberimiz olduğunu, en yeni olayları bildiğimizi, bunları başkalarıyla paylaştığımızı, hoşlanmadığımız kişilere mesajla ‘ağzının payını’ verdiğimizi, bize sunulan fotoğraf ya da videolara saniyeler içerisinde cevap yazdığımızı, ne iyi iş yaptığımızı, entel ve akıllı olduğumuzu zannediyoruz.
Halbuki akıllı diye adlandırdığımız telefonlar, teknoloji harikası; her şeye yetiyor üstelik sosyallik sağlıyor, ne güzel! Sosyal medya diye de söz ediliyor, gerçekte sosyalleşme bu mu? Göz teması dediğimiz bir olgu var, beyin buna ayarlı aynı zamanda gerçek duygular burada ortaya çıkıyor ve zaman istiyor. Sosyal medyada ise zaman dar geliyor, duygu eşiğini aşıyor ama düşünebiliyor muyuz?
İyi bir uykudan sonra her şey yerli yerinde, duygularımız da. Sabah kalkar kalkmaz işe gideceğiz telefona bakıyoruz. Aslında her zaman gözümüzün önünde. Telefon, gözümüze takılı desek yanlış söylemiş olmayız. Telefonda bir arkadaşımızın fotoğrafını görüyor, gülümsüyoruz. Taraftarı olduğumuz bir gruptan karşı tarafı eleştiren bir mesaj geliyor. Düşünmeden kısa bir eleştiri yazısı da biz gönderiyoruz. O anda ekonomik değerlendirmelerle ilgili bir video düşüyor, pazar alışverişi çağrışım yapıyor kızgınlık artıyor ve duygu aşım eşiğine yaklaşıyoruz. Son zamanlarda kira fiyatları da şişiriliyor yazısına gözümüz takılıyor artık olumsuzluklar birikti, duygular tavan yaptı! Düşünemiyorsunuz, akıllı telefona gelen kaza haberi de her şeye tuz, biber ekti. Gözünüz iş falan görmüyor, işe de odaklanamıyorsunuz. Her şey bu akıllı telefonda, sosyal medyayı yönetenler aklımızı başımızdan aldı.
Gelin şöyle bir bakalım, gerçekler ne diyor. Günlük yaşamda karşılaştığımız tutarsızlıklar, çözüm bekleyen sorunlar; değerlendirilmek üzere beynin sekreteri (Anterior CingulateCortex) tarafından aklın merkezi ön beyne (PrefrontalCortex) gönderiliyor ve duygu süzgecinden (MedialPrefrontalCortex) geçerek yönetim kademesine (DorsalPrefrontalCortex) gönderiliyor. Eğer duygular bir eşiği geçerse, aklın duygu denetmeni görevini yerine getiremiyor, duygu durumunu düzenleyemiyor, acil kod ile bir şeyler yapılması gerektiği söylendiği halde, olduğumuz yerde çakılıyoruz ya da kaçıyoruz. Oysa sorun, karar mercinde (Orbito Frontal Cotex) değerlendirilebilmeli ve düşünmeliyiz.
Aslında gerçek hayatta insan, bu kadar duygu değişimine tanık olmamıştı. Teknoloji sayesinde her şeyi akıllı telefona bağladık. Bir şey arıyor ‘Google’’a soruyoruz ya da yapay zekaya başvuruyoruz. Bu kadar hızlı duygu değişimi, kızgınlıklar, kutuplaşmalar, iyilikleri görememe ya da düşünememe akıllara ziyan!
Kazançlı mı çıkmak istiyoruz, duralım bir dakika. Düşünelim!
Saygılarımla.
- Ali Taş