ZAMLAR KARŞISINDA DEVLETİMİZİN TUTUMU NE?
Bir önceki “Vatandaşlar Hayat Pahalığından Yakınırken Muhalefet Ne Âlemde” konulu makaleme karşılık çarşı, pazar ve sosyal medya üzerinden olumlu – olumsuz yönde ifadeler ile karşı karşıya geldim. Bu beni çok memnun etti; şöyle ki küçük de olsa istisnalar hariç Türk Milleti olarak okumayı pek sevmiyoruz. Beni memnun eden emeğimizin karşılığı olarak makalemin büyük bir kesim tarafından okunur olması.
Diğer taraftan aslında ben makalemde muhalefete direk eleştiride bulunmak istemedim. Sadece muhalefete “Kendi içinizde koltuk kapma yarışını bırakıp biraz da vatandaşların sorunlarıyla ilgilenin!” anlamında serzenişte bulundum.
Şimdiki yazımda ise; özellikle son bir, iki yıldır dövizin sebep olduğu ve akaryakıtın başını çektiği “Zamlar karşısında, Devletimizin Tutumu Ne?” konusunu ele aldım.
Şu an bir vatandaş olarak gördüğüm ilk manzara, devletimizin gelen zamlara karşılık Memur ve Kamu işçisine yapmış olduğu zam oranını; emeklilere vermeyip, sözde tasarruf yaparak vatandaşlar arasındaki ücret adaletsizliğine meydan vermesi.
Diğeri ise, hayatımızda ticari anlamda ana kaynağın akaryakıt olduğu bilinmekte. Devletimiz de bunun bilincinde olduğu için en kolay kazanç yolu olarak akaryakıta zam yapmayı görmekte. Vatandaşa nasıl yansıyacağını sanki hesap etmek istemezmiş gibi davranmakta ve bütçe açığını kapatmak için akaryakıta zam üstüne zam yapmaktadır.
Akaryakıta yapılan zamların tüm sektörleri etkileyeceği bilinmektedir. Zamlar karşısında başta emekliler olmak üzere tek maaşla geçimlerini sürdüren vatandaşlar mağduriyet yaşamaktadır.
Pekiiii..!
Her zaman “kemer sıkma politikasını” vatandaş üzerinde uygulamayı adet haline getiren devletimiz ne yapıyor?
Tabiiki devletimizde boş durmaz, hemen ellerinin altında hazır matbu şeklinde yazılı olan “Kamuda Tasarruf Tedbirleri” adı altında bir genelge hazırlayıp, Valilikler aracığıyla tüm kamu kurumlarına gönderir.
Ne oldu vatandaşa sözde bakın biz de kamu tasarruf yapacağız denir. Fakat belki de Kamu kurumlarına giden genelge çoğu kurumca belki okunmaz.
Ne yapılır: Atalarımızın tabiri ile “Sümen altı” edilir.
En başta gelen devlet kurumu olan Türkiye Büyük Millet Meclisinde görevli amirlerimiz, acaba devlet tarafından ödenen harcama kalemlerinden bir tasarrufa gider mi?
HAYIR…!
Nasıl olsa Vatandaşın üstüne yıkmayı alışkanlık haline getiren bir mantık var.
Sen sağ, ben selamet misali….!
Saygılarımla...