BÖLÜM - 30
ISPARTA’DAN GÖÇLER
Buradaki soru şudur: “Isparta’dan başka illerimize göç olmuş mudur?” Kuşkusuz olmuştur!.. Çünkü Isparta sadece toprağa bağlı üretim (tarım) içinde kalıp gerekli sanayi ilerlemeyi sağlayamadığından dışa göç vermiş illerimizden biridir. Özellikle de taşı toprağı altın dediğimiz İstanbul’a bir hayli göç verilmiş. 2015 nüfus sayımına göre Ispartalı sayısı Antalya’da 58.000 (elli sekiz bin), İstanbul’da 56.950 (elli altı bin dokuz yüz elli)’ye ulaşmıştır(1).
Isparta’da iç göç hareketi, işsizliğin getirdiği sonuç şekliyle Isparta halkının kendi iradesiyle gerçekleşen ekmeğini arama çabasıdır. Bu anlamda İstanbul, Ankara, Antalya ve Eskişehir gibi gelişmişliği temsil eden şehirler, durağan ekonomiye sahip insanların, özellikle gençlerin, cazibe merkezi oldu. Isparta bu kapsam içinde yer alan bir il olarak karşımıza çıkıyor. Burada vurgulanması gereken nokta iller arası göçlerin hangi nedenlerle gerçekleştiği konusudur. Görülmüştür ki göç nedenleri arasında ekonomik ve afetler ilk sırayı almaktadır. Şunu da bilmek gerekir ki Isparta’da yaşanan dış illere bağlı göç olayının dışında iç göç olayının stratejik nedenleri üstünde ayrıca durmak gerekir. Çünkü köy ve kasabalarda yaşam mücadelesi verenler, kurtuluşu Isparta merkezde aramışlar ve iç göçe neden olmuşlardır.
Sırtını dağlara vermiş olan Sütçüler Isparta göçleri arasında ekonomik nedenlere bağlı olarak başı çeken ilçelerden biridir. Bilindiği gibi her yıl dut festivali yapılan ilçede, tarım arazisi bulunmadığından, birinci derecede geçim kaynağı hayvancılıktır. Bu yüzden yöre halkının geçim kaynağı süt ürünleridir. Günümüz gençlerinin çoğunda görülen hayvan üretimine bağımlı kalmama düşüncesinden dolayı Sütçüler gençliği de ekmeğini dışarıda aramıştır. Yıllar öncesinden Isparta’dan İstanbul’a başlayan göçle Sütçüler halkı İstanbul’a süt ürünlerini de yanlarında götürdüler. Öncelikle Sütçülerde imal edilen peynir çeşitleri İstanbul’a taşındı. Sonuçta İstanbul peynir pazarını sütçüler ele geçirdi. Bugün İstanbul’da peynir ticaretinin yüzde doksanı Sütçülerlilerin elindedir.
Sütçülerli değerli dostum Araştırmacı Yazar Mustafa Şahin(2),
“Sayın Hocam, işsizlik yüzünden sütçüler gençliği ekmeğini hep dışarıda aradı. Gençlerimiz ya Isparta ya Antalya ya İstanbul’a ya da Eskişehir’e iş bulma gayesiyle gitti. Bu yüzden Sütçüler’de genç insan bulmak zor. Sütçüler bizim gibi ihtiyarlara kaldı.” der üzüntüsünü belirtirdi.
Eğirdir doğal afet nedeniyle göç veren ilçelerimizden biridir. Eğirdir Gölü’nün içine doğru hançer gibi sokulan iki adadan biri olan Yeşil Ada, İstanbul’a göç veren Eğirdir mahallesidir. Türkiye’de turizmin şimdiki gibi gelişmiş olmadığı 1960’ta Eğirdir Gölü, yağışların çok olması nedeniyle fazla su topladığından şişmiş. Sular Yeşil Ada’da birçok evi basmış. Halk ne yapacağını bilemez hale gelmiş. Halı ve kilim dokumacılığı ve balıkçıkla geçinen ada halkı su baskınından sonra geçim zorluğuna düşmüş. Halk kurtuluşu İstanbul’a gitmekte bulmuş. İstanbul’da bulunan akrabalarının yanına giden adalılar zamanla halıcıkla başladıkları işi tekstil işine vardırarak İstanbul tekstil sanayisini ele geçirmişler. Şimdi İstanbul tekstil sanayisi Yeşil Adalıların elinde. Yaşlı adalılarla yaptığım görüşmelerde bütün yaşlılar yukarıdaki bilgileri verdiler. Bunlardan 1951 doğumlu Mustafa Hobanoğlu’na kulak verelim,
“Ailem Hobanoğlu sülalesi olarak tanınır. Eğirdir’in yerli halkındanız. Eğirdir’de balıkçılıkla geçinen büyüklerimizin kullandıkları iri kayıklar Eğirdir’de bir tek bizde vardı. Bu iri kayıklara “Hobanoğlu Kayıkları” denirdi. Bu kayıklar Kurtuluş Savaşı sırasında Türk ordusuna Höyük üzerinden çok sayıda cephane ve asker taşımıştır. Ben hatırlıyorum çocukluğumda o kadar çok yağış olmuştu ki Eğirdir Gölü taştı kaldı!.. Evlerimizi hep su bastı!.. Ne eşyamız kaldı ne yatacak yerimiz!.. Halı tezgâhlarımız mahvoldu. Ada halkının İstanbul’da tanıdıkları vardı ve çoğu vatandaş akrabalarının yanına, İstanbul’a gitti. Orada dokuma işine girdiler ve zamanla işi büyütüp İstanbul tekstil sanayisini ele geçirdiler. O zaman ada halkının yarıdan fazlası öncelikle gençler İstanbul’a göç etti.”
Isparta’dan dışa göç her zaman mevcut. Bunun en canlı örneklerinden birine de şahit oldum. Günlerden birgün yolum Barla’ya düştü. Öğle saatleriydi. Barla’ya girişin hemen ağzında benzin istasyonu var. Baktım benzin istasyonun yakınındaki meydanda bir otobüs ve bir kalabalık var. Merak ettim. Kalabalığın yanına gittim. Otobüsün etrafı insandan fazla bidon, çuval ve elma sandıklarıyla doluydu. Baktım bidonların, çuvalların, sandıkların içi peynir, yoğurt, turşu, soğan, patates, yeşil fasulye, marul, maydanoz, lokul, İslâm Köy ekmeği gibi yiyeceklerle dolu. Bir de karışmasın diye hepsinin üzerinde isimler yazılı. Bunlar ne diye sordum. Meğer Barlalılar her yirmi veya otuz günde bir İstanbul’a otobüs kaldırıp İstanbul’daki yerleşik yakınlarına yiyecek göndererek dayanışma sağlarlarmış. Böylesi bir yardımlaşmayı da yapsa yapsa Ispartalılar yapar diyerek oradan uzaklaştım.
Ispartalıların dışa göç vermesi diğer köy ve kasabalarımızda aynen devam ediyor(3). Çünkü şimdiki gençlerin çoğu toprağa ve hayvan yetiştiriciliğine bağımlı olarak çalışmak istemiyorlar. Göçü engellemek ancak ve ancak Isparta’da iş sahalarının açılması ile mümkündür.
(1) SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, Aralık 2012,sayı:27, sh.191-210
(2) Mustafa Şahin(d.1941), Sütçüler yöre araştırmacısı, eserleri: Sütçüler (2016), Sütçüler Belgeleri (2018), Sütçüler İlçesi (2012)
(3)SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, Aralık 2012, sayı:27,sh.191-210. “Isparta’nın nüfusu çevre illerden aldığı insan sayısından fazla dışarı illere göç vermiştir. 2000 yılı itibariyle Isparta nüfusu köyler dahil 513081 iken dış illere verdiği sayı 99.004’tür.” Ayrıca bakınız, nufusu.com/ isparta nufusu
- İlhan Şimşek