BİR “İFTAR”IN RENKLİLİĞİ…
Zeki TARHAN - ANKARA
Dün akşam, Ömür ÇELİKDÖNMEZ kardeşimizin Kızılay’da ki iftar yemeğine davetliydik. Ömür, Medya dünyasının tanınmış kişilerinden bir hemşerimizdi. Babasının memuriyeti nedeniyle, dünyaya gözlerini Nazilli’de açmıştı ama O, Yassıören / Senirkent’liydi. İlk, Orta ve Lise (=ŞAİK) öğrenimini Isparta Merkez’de yapmış, Üniversite öğrenimini de; Ege Üniversitesi / Edebiyat Fak. Sosyoloji Bölümünü bitirerek sosyolog olmuştu (1985 – 1993 ). Tabii bir de Felsefeciliği vardı Ömür’ün. Erzurum Atatürk Üniversitesi / Fen – Edebiyat Fak. Felsefe Bölümünde FELSEFE öğrenimi gördü ( 1984- 1985 ).
***
Dün akşamki iftar yemeğinde; fötr şapkası ve sakalıyla sosyolog ve filozof karması bir imaj oluşturmuş ve 30 kişilik davetli topluluğunu tek tek karşılıyordu… Davette, Ömür’ün dışında Ramazan TOPRAKLI ve TARHAN olarak üç Isparta’lı bulunuyorduk. Anadolu’nun farklı illerine mensup, medya dünyasının gazeteci / yazarları, Akademik camianın hocaları, çalışan ve emekli bürokratları hep bir aradaydık. Çoğu, birbirlerini tanımıyordu. Orada tanıştık, herkes kendini tanıtarak…
***
Ömür, Isparta Gazeteciler Cemiyeti üyesi olarak, çeşitli gazetelerin Isparta muhabirliğini yapmıştı. Radyo editörlüğü de yapan Ömür, 12 Eylül 1994’te Tunceli iline Felsefe hocası olarak atanır. 1996 – 2002 arası, Zonguldak ili Devrek ilçesinde görev yapar, Devrek Lisesi ve Devrek İmam Hatip Lisesi’nde Felsefe grubu derslerine girer.
***
2003 yılı başında, Başbakanlık Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğine atanır. Devlet Bakanı Prof. Dr. Mehmet AYDIN’ın Basın Müşavirliğini de yapar. 2011’de Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğünde görevlendirilir. 2013- 2018 arası, Resmi Gazetenin basıldığı Başbakanlık Basımevi’nde Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri kadrosuyla çalışır. Isparta ili tarihi ve kültürüne yönelik araştırmalar yapan, ilmi toplantı ve geziler düzenleyen Hamideli Derneği’nin de genel sekreterliğini üstlenir.
***
Yazımızın başlığı, aslında sözünü ettiğim iftar yemeğinin özetiydi. Çok seslilik, çok renklilik ya da pülüralizm. Belki de özlenen buydu toplumsal yapımızda… Belki de böyle bir özlemi, felsefi ve de sosyolojik bir “olgu” ya da dönüştürmüştü Ömür bey kardeşimiz.