BÖLÜM - 28
BÖCÜZÂDE SÜLEYMAN SAMİ'YE GÖRE
GEÇMİŞ GÜNLERDEN GÜNÜMÜZE ISPARTA
Isparta Tarihi’nin yazarı Böcüzâde Süleyman Sami anılarında Isparta ile ilgili geniş bilgiler verirken şehrin geleceğine de ışık tutması yönüyle değerli bir kişi olarak karşımıza çıkıyor. Isparta’nın gelişen birçok yönünün Süleyman Sami’nin milletvekilli döneminde ortaya atılıp bugün geçekleştiğini görüyoruz. Bu bakımdan Süleyman Sami Isparta’nın ileri görüşlü ve çalışkan evlatlarından biridir.
Bu yazımızda Süleyman Sami’nin anılarından yola çıkarak onun Isparta’ya kazandırdıklarını anlatmaya çalışacağız.
Böcüzâde’nin anılarında Aydın- Denizli- Dinar- Eğirdir tren hattının kurulmasını sağlayan satırlara rastlıyoruz. Isparta’nın belediye başkanlığını (1895- 1908 arası) da yapan Böcüzâde başkanken ileri sürdüğü tren hattının kurulması görüşünü 1908 ve 1912 yıllarında seçildiği milletvekilliği zamanında da gündeme getirmiş ve konu üzerinde ısrarla durmuştur. Sonuçta bu ısrar yerini bulmuş ve İzmir- Eğirdir tren hattı bu sayede yabancı şirketler aracılığıyla kurulmuştur(2).
Buradaki amaç çok önemli. Amaç, Isparta merkez ve Eğirdir, Yalvaç, Karaağaç, Senirkent, Gönen gibi ilçelerle beraber köylerde yetişen ürünlerin tren yoluyla İzmir’e nakledilerek orada pazarlanıp Isparta ekonomisine katkıda bulunmak. Nitekim sözünü ettiğimiz tren hattı 1912’de gerçekleşerek hizmete girmiştir. Böcüzade’nin “Isparta Ahalisine Beyanname ve Şehir Mektupları (3)” adlı derlemenin Romen rakamları ile on üçüncü sayfasında ayrıca Eğirdir’e kadar gidecek trenin Toroslardaki kerestelik çam, meşe tomruklarının İzmir Limanı’na taşınarak ülke ekonomisine değerli katkılar sağlayacağı anlatılmaktadır (4).
Sami Bey, tren konusunda bir adım daha ileri giderek Antalya’nın da tren hattına kavuşarak Isparta ürünlerinin Antalya Limanı’na ulaşarak oradan dış ülkelere sevkiyat yapılarak hem Isparta hem ülke ekonomisine katkı sağlanmasını istemiştir. Ne var ki bu istek tüm çabalara rağmen hâlâ gerçekleşememiştir.
Antalya konusu açılmışken Süleyman Sami’nin “Dere Boğazı” konusuna da değinmemiz gerekir. Dere Boğazı yolunun fikir babası Süleyman Sami’dir.
Akademisyen Hasan Babacan’ın (5) Isparta’ya kazandırdığı yukarıda sözünü ettiğimiz derlemenin Romen rakamı ile on dördüncü sayfasında Isparta ürünlerinin Antalya’ya daha rahat ve kısa yoldan gitmesini sağlamak amacıyla Dere Boğazı yolunun açılması düşüncesine geniş yer verildiği görülmektedir. Kullanılan Isparta- Antalya karayolu Ağlasun üzerinden geçmekteydi. Bu yol, hem virajlı ve tehlikeli hem de uzundu. Süleyman Sami’nin milletvekili olduğu 1908 ve 1912 yılları düşünüldüğünde mal sevkiyatı eşekler, katırlar ve atlar sayesinde oluyordu. Dolayısıyla Isparta’dan Antalya’ya yük taşımacılığı meşakkatli ve zaman bakımından beş altı günlü uzun bir süreçti. Sami Bey’e göre Dere Boğazı açılırsa hem zaman üç gün gibi kısa bir süreye düşecek hem de tehlikeli yol olgusu ortadan kalkacaktı. Fikir babası Sami Bey’in bu isteği yıllar sonra 1995’te Süleyman Demirel’in cumhurbaşkanlığı döneminde gerçekleşti. Yolun açılması ile Isparta ekonomisi daha da canlı bir hale geldi.
Yüz yıl önceki anılardan yola çıkılarak Sav Belediye Başkanı (rahmetli) Hacı Mustafa Kazak tarafından kurulan “Dere Boğazı Yolu Yaptırma ve Yaşatma Derneği” bu yolun açılması için yoğun bir çaba harcadı. Tüneller açılarak yapılan bu yoldaki “Kazak 1 ve Kazak 2” tünelleri Hacı Mustafa Kazak’ın soyadından esinlenerek ona vefa borcu olarak verilmiştir.
Böcüzâde Süleyman Sami’nin Isparta’ya kazandırdıkları bu kadarla sınırlı değil. İzmir-Aydın-Denizli-Dinar- Eğirdir tren hattı ile Isparta, Ege Bölgesi’ne; Dere Boğazı Antalya karayoluyla Akdeniz’e bağlandığını gördük. Süleyman Sami’nin büyük meclise sunduğu bu isteklerden başka Isparta’nın Konya yolu ile İç Anadolu’ya bağlaması için cumhuriyetin ilk yıllarında da dilekçe vermiştir. Isparta –Konya karayolu ile Isparta ürünlerinin İç Anadolu’ya ulaşması sağlanıp Isparta ekonomisine büyük katkıların olacağını anlatmıştır. Böylece Konya karayolu da düzene sokularak Isparta’nın ürünleri İç Anadolu’ya ulaşmıştır.
Süleyman Sami’nin seçim beyannamelerinde halka verdiği sözlerden biri de Isparta maarifi(Millî Eğitim) ile ilgili.Yeniler pek bilmezler!.. Eskiden öğretmenlerin ve cami hocalarının şimdiki gibi maaşları yoktu. Öğretmen veya hocaya nerede görev yapıyorsa ora halkı tarafından ne para toplanırsa o verilirdi. Para yoksa yiyecekler verilerek onların geçimlerine yardım edilirdi. Isparta’da durum bu idi. Süleyman Sami Isparta öğretmenleri ve hocaların paralarının maarifçe karşılanmasını sağlarken Isparta okulları için de ödenek çıkarttırarak Isparta’nın yanında olmuştur.
Değerli okuyucular Böcüzâde Süleyman Sami’nin “Şehir Mektupları” derlemesinin otuz beşinci sayfasında Şapka Devrimi ile de ilginç bir anısı var. Bildiğimiz gibi cumhuriyetin kuruluşu ile birlikte bazı değişikler yapılmaya başlandı. Bunlardan biri de fes yerine şapka hareketidir. Halka fes yerine şapka giyilmesi önerildiğinde bazı gruplar fesi savunup şapkaya karşı çıkarak, “Din elden gidiyor!..” propagandası yapmışlardı. Halbuki fes de Türklere özgü bir şapka olmayıp Yunan şapkası idi. Fesin ilk zamanlarında da yine belli gruplar sarığın baştan çıkarılmasına karşı çıkarak,”Din elden gidiyor!” diyerek fesin de giyilmesini istememişti. Sonuçta, II. Mahmut zamanında çıkan padişah fermanı ile sarık ve Yeniçeri yapakları atılıp fes Osmanlıda bir asra yakın giyildi. Görüldü ki bu zaman içinde din elden gitmedi. Süleyman Sami 1925 tarihli “Şehir Mektupları”nda bu konuda şöyle diyor:
Isparta’yı ziyarete gelen Fahrettin Paşa, bize bilgiler verip halka hitaben Sultan Mahmut tarafından eski kavukları ve yeniçeri yapaklarını atıp Yunaniden alınan fesi, şapka olarak giymemizi ferman eyledi. Şimdi ise Yunan şapkası olan fesi de atıp onun yerine serpuş denilen şapkayı giyeceğiz. Sevgili Ispartalılar bu değişimin ne dinle ne imanla ilgisi yoktur.”
Böcüzâde’den alınan anılara burada son verirken Böcüzâde’nin Isparta için yürekli ve nedenli çalışkan bir insan olduğunu bir kez daha söylemekte yarar var.
------------------- ---------------- ----------------- --------------
1) Böcüzâde Süleyman Sami (1852-1932),Isparta doğumludur. Rüştiye ve medrese eğitimi alan Süleyman Sami devletin birçok kademesinde görev aldı. İstanbul’da hukuk derslerine girerek Sorgu Yargıçlığı’nı kazandı. 1895’te Isparta Belediye Başkanı seçildi ve bu görevini 1908’e kadar sürdürdü. Başkanlık görevinde iken g 1908’de Isparta milletvekili seçildi ve bu görevini de 1912’ye kadar sürdürdü. Ailesi Isparta’da ipek böcekçiliği yaptı. İpek böceğinden dolayı aileye “böcek” anlamına gelen “Böcü” lakabı takıldı. 1912’den sonra emekli olan Süleyman Sami biriktirdiği notlarını kaleme aldı. “Isparta Tarihi”, “Seçim Beyannameleri”, “Hatıralar” eserlerinden birkaçıdır.
2) Recep Bozkurt, Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda Eğirdir.
3) Böcüzâde Süleyman Sami “Isparta Ahalisine Beyanname ve Şehir Mektupları”, Hazırlayan Hasan Babacan.
4) Bak. Recep Bozkurt, aynı eser.
5) Hasan Babacan, 1966 Isparta doğumludur. İlk ve orta öğrenimini Isparta’da tamamlayan yazar Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Tarih Bölümünü bitirdi. Kısa bir dönem okullarda tarih öğretmenliği yaptı ve daha sonra üniversiteye adım attı. Üniversitelerde araştırmacı görevinde bulunan yazarın eserleri arasında Osmanlı Tarihi, Ermeni Meselesi ve Millî Mücadele Yıllarında Isparta yer aldı. Isparta yöresi ile çeşitli çalışmaları bulunan yazarın Böcüzâde Süleyman Sami eserleri Isparta için ayrı bir öneme sahiptir.