RECEP BOZKURT’U DİNLERKEN…
Zeki TARHAN – ANKARA
BÖLÜM - 2
Araştırmacı – Yazar Recep BOZKURT, Kanal 32’deki (1) saatlik söyleşisinde; adeta bir yudum suyla sindirim sistemimize alacağımız bir hap sundu bizlere. Bu hap; “Eğirdir’in BEYAZ ŞERİTLİ İSTİKLÂL MADALYASI’nı, Göller ve Güller Diyarı adına almasının yasal gerekçesiydi. Yasama organına sunulacak kanun teklifini hazırlama sürecine giriyorduk anlaşılan. Uzun bir yasa da olmayacaktı bu. Üç maddelik bir yasa teklifi, Eğirdir’ in BEYAZ ŞERİTLİ İSTİKLAL MADALYASI almasını, hazır kanun gerekçeleriyle sağlayabilecekti.
***
Şu anda okumakta olduğunuz yazı dizimizin ikinci bölümünü yazmadan önce, kütüphanemi süsleyen ve Recep Hocanın ekranda sözünü ettiği eserleri, sosyal medyada okuyucularımız ve takipçilerimizle paylaşmıştım. Yine Recep hocayla yaptığımız bir telefon konuşmasında, Isparta’ da çok yakın bir zamanda karşılaştığı bir olayı bakın TARHAN’ a nasıl anlatıyordu: “…Tarih 13 Kasım 2022 İki SDÜ öğrencisi ile karşılaşır Recep hoca. Recep BOZKURT’un Eğirdir’le ilgili kitabını sorar gençler ve nerede bulabileceklerini. Recep hoca; “Sahaf’ tan” der ve ekler: “Belediyenin karşı tarafında bir sahaf var, orada bulabilirsiniz.” Ve adları Ümit ile Osman olan gençlerle birlikte giderler eski kitap satan dükkâna. Dükkânda, bir de Almanya’dan memlekete yeni gelmiş, Aksu’ nun YAKA köyünden bir hemşerimiz de, ne tesadüftür ki, Recep hocanın Eğirdir’le ilgili kitabını sormaktadır. Sahaf, depodan iki kitap getirir. Ve iki kitabı da parasını ödeyerek Sahaftan satın alır Recep hoca. SDÜ’lü Ümit, Osman bir de Yaka köylü Almancı hemşerimiz. Üç kişi, ama kitap iki adet. Recep hoca şunu der; “…Gençler, kusura bakmazsınız değil mi? Size bir tane, gurbetten gelene de bir tane” der. Ve gençlerden biri şöyle konuşur: ”…İlk kez, kendi kitabını parayla satın alan bir yazarla karşılaşıyorum”
***
…Evet, ekrana dönüyoruz. 2500 yıl öncesine, Lidyalılara. Lidya kralı Krezüs ( M.Ö 560 ile 546 ) Eğirdir’in kurucusu. Dünyada ender rastlanan bir güvenli kent Eğirdir. Eğirdir Kal’ası (=Kale), Krezüs tarafından yapılıyor. Eğirdir’deki paralel surları da şöyle anlatıyordu Recep hoca: Bugünkü Kal’a ve surları, Hızırbey camii / Dündarbey Medrese surları, Gölün poyraz ve lodos kısımlarını birleştiren surlar (=Birinci sura paralel), üçüncü sur ise; Demirkapı / Babasultan (=Dağ surları) Ve bunlar, dünyada ender rastlanan Kent Surlarıydı, üç surla güvenliğe alınmış bir kent. Yani, savunmasıyla çok önemli bir kent. Tabii, Sivri dağı ile Oluklacı’ya bakan Prostanna’yı da ıskalamamak gerekiyordu…
***
Selçuklu lar için Eğirdir; CENNETABAT (= Bakımlı, bayındır) bir kent derken, dünyaya gözlerini açtığı İznik için de “Dünyada çok önemli antik bir kent” diyordu. TARHAN’ ın facebook sayfasında paylaştığı Friedrich SARRE’nin KÜÇÜKASYA SEYAHATİ – 1895 Yazı- eserinden Eğirdir’le ilgili pasajlar da okuyordu;
“…Artık gölün ortalarına doğru uzanan burundaki hedefimizi, yani Eğirdir şehrini, karşımızda görüyoruz. Şehrin önünde de göl çanağından dışarıya fırlayan resim gibi iki küçük ada var. Bu emsalsiz manzara, gölün doğu kıyılarını dikey kayalıklarıyla çevreleyen dağ sırasıyla tamamlanıyor. Bütün çevre kuzey İtalya’ da ki gölleri, özellikle Borrome adalarıyla Lago Maggiore’ yi hatırlatıyor, ama buradaki renkler, İtalyan gök kubbesinin altında olanlardan daha sıcak ve gölgeli, şekiller de daha zarif ve yumuşak. Eğirdir gölünün manzarası tarif edilemeyecek kadar güzel ve İtalya’nın çok beğenilen göllerinin herhangi birisiyle yarışabilir.”
DEVAM EDECEK…