ÜÇ GÖLÜMÜZ İÇİN “UMUT” RÖPORTAJI
SAREM, EĞİRDİR / KOVADA VE BEYŞEHİR GÖLLERİNİ İÇİNE ALAN, SÜRDÜRÜLEBİLİR GÖL VE EKOSİSTEM YÖNETİMİNDE ÖNEMLİ VERİLERİN ELDE EDİLECEĞİ VE 5 YIL SÜRECEK BİR PROJENİN ÖN İZLEMELERİNE BAŞLIYORDU...
Zeki TARHAN
- Bölüm
Eğirdir gölü, Türkiye’nin ikinci büyük tatlı su gölüydü ve temiz içme suyu rezervuarı olarak biliniyordu… TABİİ TARIMSAL SULAMA DA BÜYÜK ÖNEM ARZEDİYORDU… Su Ürünleri potansiyeliyle de ekonomik bir ağırlığı vardı Eğirdir gölünün. Kerevit denilince, ilk akla gelen Eğirdir gölü oluyordu…
Ve Isparta, içme suyunu Eğirdir gölünden sağlıyordu…
***
Azot ve fosfor salınımı, bir başka deyişle besin tuzları, ötrofikasyonu tetikliyordu ve gölün trofik düzeyinin değişimi, elbette ki su canlılarını da etkileyecekti. Dr. BULUT, bu durumu bakın nasıl değerlendiriyor:
“…Evsel ve tarımsal faaliyetler sonucu göle giren besleyici elementlerin artması, 2000’li yıllardan itibaren istilacı balık türlerinin göllerimize girmesi sonucunda plankton ve bentik kompozisyonu, trofik düzeyinin değişimi ve balık faunası önemli değişimler göstermiştir. Tatlı suların izlenmesinde mevcut durumun belirlenmesi amacıyla iki yöntem kullanılmaktadır. Bunlardan birisi biyoindikatörler kullanmak, diğeri ise fizikokimyasal yöntemler uygulamaktır. Biyoindikatör kullanımı, çevresel değişimlerin canlı grubu üzerine etkilerini gösterdiğinden, trofik durumun değerlendirmesinde çok önemlidir ve her iki metodun birlikte kullanılarak, sonuçların birlikte incelenmesi önerilmektedir.”
***
Limnoloji literatüründe genel olarak; OLİGOTROFİK, ÖTROFİK ve DİSTROFİK olmak üzere üç tip göl kabul edilmekte. Oligotrofik göller, çoğunlukla derin, soğuk, besin ve bitki popülasyonu yönünden fakir göllerdi. Ve bu tip göller, ekolojik süksesyonla ÖTROFİK göllere dönüşürdü. Ötrofik göller ise; giderek gölcüklere ve bataklıklara dönüşürdü…Sığlaşma ve gittikçe ilerleyen bir organikleşme… Distrofik göller ise, çok sığdır ve ilerde yakıt olarak kullanılabilecek yer tezeği haline gelme eğilimi gösterir.
***
Sözünü ettiğimiz izleme projesinde; “…Gölcükler, bataklıklar sazlık habitatlarında gözlenen artışlara” dikkat çekildiğine göre, ötrofik ve distrofik göl arasında bir yerde miyiz sorusu da, ister istemez akla geliyordu…
…Evet, umuda yolculuğumuz devam edecek… Ve umutla yaşamımızı sürdüreceğiz…
DEVAM EDECEK…