EĞİRDİR’DE KENTSEL DEĞİŞİM – Ali SİNAN 3
EĞİRDİR’E DAİR KİTAP KRİTİĞİ…
Zeki TARHAN - ANKARA
BÖLÜM 7 / 3
KENT VE KALE SURLARI İLİŞKİSİ’ni Ali SİNAN, bir harita üzerinde göstermiş ve yazının ikinci bölümünde de belirttiğimiz gibi; “…Kale Mahallesinin çeperinde konutların arasında yada altında bulunan sur kalıntıları ise, kentin Bizans döneminin küçük bir ORTA ÇAĞ yerleşimi olduğu izlenimini vermektedir.”
Ali SİNAN’ın bu saptamasını, bir Kaleli olarak irdelemekte ve Kale evlerine bakışımı okuyucularımız ve sosyal medya takipçilerimiz için de yararlı görmekteyim… Rahmetli Ali SİNAN’ın evi, oteli ve Matbaası da Tarihi kalenin hemen yanı başındaydı.
***
Cami mahallesi ve Kale Mahallesi yangınlarından söz etmeden, Eğirdir’deki kentsel değişimi irdelemenin ve de sorgulamanın eksik olacağı düşüncesinden hareketle, Eğirdir’in Kültür Elçisi Nuri GÜNGÖR’ün “EĞİRDİR ANSİKLOPEDİSİ”n den Eğirdir’de ki yangınlar nasıl yer almış, bir bakalım:
“Tarih içinde Eğirdir’de bilinen en önemli yangınlar şunlardır:
Karamanoğlu Alaaddin Beyin 1360 larda savaş sonucu Eğirdir’i yakıp yıkması var ki bilinen en büyük yangın afeti budur.
Timur’un 1403’te Eğirdir’i aldıktan sonra yaktığı, Tarihçi Hoca Mehmet Saadettin'in Tacüt tevarih adlı eserinde yazılıdır.
1814 Eylül ayında herkes bağlarda iken Çarşı dolaylarında çıkan bir yangın Hızır Bey camisi dahil Demirciler’e kadar geniş bir alan yanmıştır. Kale içi ve İnekdenizi sırtları kurtulmuştur.
1900 yılı başlarında da Cami mahallesinde 15 kadar evle Hacı Salih Efendi’nin konağı yanmıştır. Hacı Salih Efendi’nin evi bugünkü Belediye binası dolaylarında idi.
2 Mayıs 1959 da Cami Mahallesi yangını olmuş, Sekibağ evleri ondan sonra yapılmıştır.
1972 de olan bir yangında Kale mahallesinin yarısı yanmıştır. Yazla’daki Hankah dolaylarındaki evler de bu yangından sonra yapılmıştır. Şimdi o yöre “Yangın evleri” adıyla anılır.”
***
Zaten Ali SİNAN da, yazısının hemen girizgâhında, yangın olayına değinirken; “Eğirdir’ in biriktirdiği kültürel miras, geçirdiği yangın gibi büyük doğal afetler ve yanlış kentsel politikalar sebebiyle hızlı bir biçimde yok olmaya mahkûm bırakılmıştır.”
***
…Evet,72’de Kale mahallesinin yarısı yanmıştı. Kale burnuna doğru uzanan evler ise kurtulmuştu. Bizim ev ise; Kale kapısından girilince ilk evdi. Kale surları üzerine kurulmuş, surlardan denize kapı açılmıştı. İlk evin çatısından, yanan son evin çatısına kadar bitişik bir mimari yapılanma vardı kale surları içinde ve üzerinde. Deniz kapımızdan denize atlardık…(=Eğirdir’ liler Eğirdir Gölüne “deniz” der ) Evimizin önündeki boş alan; “Beylik Bahçe” diye anılır ve Mahallenin toplanma alanıdır. Kale mahallesi yangınında, kurtarılan eşyalar, bu toplanma alanına taşınmıştı can havliyle…Evimiz ile Devran Dede Türbesine kadar olan alan, kurtarılan eşyalarla dolmuştu.Kale mahallesinin çeperinde Fırın ve devamında sırtını kaleye dayamış yapılar uzanırdı…Konutların arasında ve altında bulunan sur kalıntıları, Tarihi Kale ile bütünleşmiş, kimi yerde surlar evlerin adeta mütemmim cüz-ü olmuştur.
…Ve tarihi Kale çevresi; Kale Burnuna kadar birinci derecede tarihi SİT alanı.
***
Kale surlarıyla bitişik nizam yapılarda yaşayan bizler, göl insanıydık, gölle iç içe yaşardık…Gölün dalgaları kale surlarına çarptıkça, çıkan sesler ninni yerine geçer, o ninni ile uyurduk…”Atıve çekive gavinne”, Eğirdir şivesiyle hepimizin diline pelesenk olmuş bir söylem biçimiydi. Rüzgârla sallanan dut ağacından göle dökülen dutlar, gavinneler için bulunmaz bir şölen ve ziyafetti.
***
“Eğirdir yandıkça güzelleşiyor” söylemi, çok saçma, çok yanlış bir bakış açısını yansıtıyordu. Ne yazık ki, bu söylemi dillendirenler, tarihsel ve kültürel dokumuzun telâfisinin mümkün olmadığını / olamayacağını anlamışlardır. Tarihi kalemizin restorasyonundan hiç söz etmeyelim. Kale kapısını kapatmışlar. “TAŞ DÜŞÜYORMUŞ!!!???” Ne diyelim; Sözün bittiği yer!!!
DEVAM EDECEK…