EĞİRDİR’E DAİR KİTAP KRİTİĞİ…
Zeki TARHAN – ANKARA
-Yedinci Bölüm-
“…Tarih ve kültür birikimi, derin toplumsal ve siyasal dönüşümler, kentlere ve binalara yansır ve yeni mekânsal biçimlemeler ortaya çıkarır” derken, bu saptamanın kimi zaman olumlu, kimi zaman da olumsuz sayılabilecek köklü değişiklikler yarattığına vurgu yaparak başlıyordu “EĞİRDİR’ DE KENTSEL GELİŞİM” başlıklı yazısına.
…Evet, Eğirdir’ in yetiştirdiği bir bilim insanı, entelektüel ve genel kabul görmüş bir tanımlamayla “Eğirdir’in EVERESTİ”nden söz ediyoruz… Ali Sinan; ODTÜ’de mimarlık öğretimi yapmış, mezun olduğu Üniversitede öğretim üyeliği, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi, Mimarlık ve Tasarım Fakültesi, Yüksek mimar, Koruma Uzmanı bir değerimiz. Akademik kariyerine paralel olarak, uluslar arası proje yarışmalarında üstün başarılar ve ödüllerle kendi uzmanlık alanını da taçlandırmıştır. Hocalık yaptığı öğrencilerini, kendi kurduğu mimarlık kurumunda istihdam ederek, katma değer yaratmasını da bilmiştir.
***
ISVAK’ta, Eğirdir’in sosyo ekonomik ve sosyo kültürel değişim ve de dönüşümünü sağlayacak, şehir planlaması çalışmalarını içeren, TARHAN’ın moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşi etkinliğinde Ali SİNAN, yaptığı sunumuyla büyük bir beğeni almış ve hemşerilerinin taktirini kazanmıştı. Abdullah ve Nilgün bacımız da, yetiştirdikleri evlatlarının ISVAK camiasında da ne denli sevilip taktir gördüğünü de bizzat Ankara’ ya gelerek, ISVAK salonlarında gözlemlemişlerdi.
***
SİNAN, radikal bir perspektiften bakarak realist bir yaklaşım sergiliyor ve bakın yazısından nasıl sesleniyordu okuyucularına: “…Eğirdir, pek çok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Fakat biriktirdiği bu kültürel miras, geçirdiği yangın gibi büyük doğal afetler ve yanlış kentsel politikalar sebebiyle, hızlı bir biçimde yok olmaya mahkûm bırakılmıştır.”
Eğirdir’de, epey zaman boyunca planlı bir yerleşim düzeni kurulmaya çalışıldığını dile getirirken, tüm çabalara rağmen kentin günlük yaşanan olaylar ile pek çok farklı yöne savrularak, kaotik bir hal aldığının vurgulanması, önemli bir saptama olarak görülmeli…
Kentin ilk sahiplerinden olan Lidyalılardan itibaren, kentin gelişim süreci genel olarak tarihsel araştırmalar ve korunmuş ya da bir şekilde, ayakta kalmayı başarmış yapılar üzerinden okunduğunun da altı çiziliyor… Eğirdir için kentleşme anlamında, en önemli kırılma noktalarından birinin şüphesiz ki, Selçuklu Dönemi ve sonrasında Hamitoğulları Beyliğine başkentlik yapmasını, Cumhuriyet Dönemi öncesi Eğirdir’ in gelişiminin, Selçuklu Devletinin egemenliği altına girmeden önce ve sonra olmak üzere iki başlıkta incelenmesinin doğru olacağına işaret ediliyor…
***
SİNAN, Selçuklu Dönemi Öncesi Eğirdir' i anlatırken; Kovada Gölü çevresindeki buluntu ve kayıtlardan, Eğirdir kenti tarihinin MÖ 2000 – 1200 yıllarına dayandığının anlaşıldığını dile getirirken, o dönemde Arzava Krallığı ile başlayan yerleşimin, MÖ 1800 – 1200 yılları arasında Hitit dönemi ile “Pitaşşa” olarak anıldığının sürdürüldüğünü, MÖ 750 – 690 Friglerin, MÖ 690-547 yılları arası Lidyalıların ve MÖ 547 – 334 yılları arasında da Perslerin hakimiyetine geçtiğine değiniyor…
…Ve Eğirdir’in tarihsel dönemeçlerini de şöyle sıralıyor:
Neolitik Çağ : MÖ 6500
Lidya Dönemi : MÖ 560
Pers Dönemi : MÖ 540 – 340
Seleukos Dönemi : MÖ 340 – MÖ 200
Roma Dönemi : MÖ 188 – MS 395
Selçuklu Dönemi : 1024 – 1310
Osmanlı Dönemi : 1388 – 1923
Cumhuriyet Dönemi: 1923
***
Eğirdir Kalesinin, kentin mevcut merkezine yönelik bilinen en erken yapılaşma olarak gösterildiğine ve Lidyalılar döneminde inşa edildiği iddia edilen Kalenin yapım tarihinin de net olarak bilinmediğinin altını çizen yazar, Kalenin pek çok kez hasar görüp onarıldığını dile getirirken, sonraki dönemlerde çeşitli kentsel kurguların aktörü olduğuna dikkat çekiyor…
…Ve şu notu da düşüyor; “Kale, bu dönemlerde sadece yarımadanın burnunun (=Kale Mahallesi) korunmasına yönelik inşa edildiği düşünülebilir.”
***
“MÖ 334 – 323 yıllarında Büyük İskender’ in egemenliği altına giren bölge, MÖ 281 – 188 arası himayesi altında bulunduğu Seleukosların çekilmesi ile birlikte Romalılara kalmıştır. Roma döneminde bu alan “Prostanna” adıyla anılmaktadır. Helenistik Dönemde bölgede Prostanna dışında ayrıca Parlais ve Malos kentleri kurulmuştur.”
SİNAN, Eğirdir çevresinde yer alan Antik Kentlerin de haritasını eklemiş. Bu haritada; Barla (=Parlais), Eğirdir (=Prostanna) ile Sarıidris (=Malos ) olarak gösterilmiş.
***
Eğirdir Kent Merkezini tepeden gören Prostanna yerleşkesinin, savunma amaçlı kurulan askeri koloni kenti olduğu belirtiliyor, Roma döneminde kent yaşamının Kale içinde devam ettiği vurgusu yapılırken, o yıllarda kenti yarımada olarak düşünmenin de doğru olacağı dile getiriliyor…
YARIN: SİVRİ DAĞI / KENT VE KALE SURLARI İLİŞKİSİ…