TOROS’LARIN YÖRÜK KÜLTÜRÜNDEN AKPINAR’A…
Zeki TARHAN – ANKARA
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Yazı dizimizin bu bölümünde; Akpınar’a geçecek ve Mustan’ ın YÖRÜK ÇADIRI’nı anlatacağız… Beşinci ve son bölümde ise, Hasan SAKARYA’nın Akpınar’da yaptığı otantik DAĞEVİ’nin ne denli önemli bir girişim olduğunu vurgulayarak, Prostanna / Sivri / Oluklacı üçgeninin nasıl bir troyka oluşturduğunu ve AKPINAR’ın bu troykanın çekim merkezi statüsüne nasıl kavuştuğunu irdeleyeceğiz…
***
Akpınar /PROSTANNA, dünyaya açılan bir pencereydi… Bir başka deyişle; “Güneşin gülümsediği bir yerdi AKPINAR. Uluslar arası ulaşımdaki TIR şoförleri, Mustan’ın Yörük Çadırında tahta kaşıklarla Tarhana çorbasını içer, PROSTANNA’ya tırmanırlardı… 97’ de kurmuştu Mustan, kendi üç direkli Kıl Çadırını. Bu üç direkli Kıl Çadır; Camili Yayla’ da, Keçileri için kurdukları Kıl Çadırdı. İşte bu çadırı Akpınar’ taşımıştı Mustan.
…Ve bu Çadır, yerli ve yabancı turistlerin hizmetine sunuluyor, Mustan artık bundan böyle, Turizm sektörünün gözde aktörü oluyordu… Mustan; KARAKEÇİLİ aşireti Yörüklerindendi. Karakoyunlu aşireti ise, Koyuncuydu.
***
Camili YAYLA; Akpınar’ın kendi otlağı ve Yaylasıydı… Sonraki zaman dilimlerinde, askeri eğitim alanı ve tesisleri de aynı yaylayı kullanmaya başlamışlardı… Kış sporlarının yapıldığı, teleferiğin de olduğu bir konumdaydı Camili Yayla.
***
1997’de AKPINAR’da kurulan üç direkli (=3 ayaklı) KIL ÇADIR, üç yıl boyunca, kendini Eğirdir’e ve Isparta’ya duyurmakla yetinmişti. Ama, Avrupa da yaşayan Türk vatandaşlarımız ve Avrupa’lı turistler, ilk kurulduğu yıldan itibaren keşfetmişlerdi Mustan’ ın Yörük Çadırını. Isparta Valiliği ve Eğirdir Kaymakamlığı, YÖRÜK ÇADIRI ve AKPINAR’ın turizm potansiyelini gün ışığına çıkaran tanıtım broşürleri bastırarak, tanıtım bağlamında katkıda bulunmuştu… Akpınar’ın tanıtımında en büyük katkıyı ise; Yarbay Nurtay YATMAN yapıyordu… YATMAN, bir turizm duayeniydi ve bu coğrafyanın Dağ ekosistemini, yaylalarını, flora ve faunasını, kurdunu / kuşunu, çayları / dereleri, turizmin kaynak değerlerini ve de haritacılığı/ harita okumasını en iyi bilen kişiydi. Bu coğrafyanın haritalarını dağıtarak, yerli ve yabancı turistlere tanıtım alanında fahri danışmanlık yapıyordu… Yarbay YATMAN’a çok şey borçluyduk…
***
…Ve 2014’ e gelinmiştir. TKDK (=Tarımsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu), “YÖRÜK ÇADIRININ MODERNİZASYONU” adıyla Mustan’ ın yaptırdığı bir projeye, %50 hibe olarak finansman desteği sağlar… Bu proje; Cumhurbaşkanlığınca “ÖRNEK PROJE” kapsamına alınır. 250 bin liralık proje bedelinin %50’ si, 125 bin liralık kısmı TKDK tarafından “HİBE” olarak karşılanır.
Yörük Kültüründen, postmodern turizm hizmetine evrilen üç direkli KIL ÇADIR, artık mutasyona uğramış, ama öz kimliğini yitirmeden, turizm vizyonunu YÖRÜK KÜLTÜRÜ ile harmanlamasını becermiştir. Yani; 2014 yılı, AKPINAR için bir değişim /dönüşüm yılı olduğu kadar bir milat da olmuştu… Mustan, devletin her iş yapmak isteyen insana elini uzattığını görmüş ve de bundan yararlanmayı bilmiş bir aktör olarak, yayla turizminde hak ettiği yeri almıştı artık.
***
Mustan’ ın, değişen ve de dönüşen post modern AKPINAR YÖRÜK ÇADIRI, 600 kişilik bir hizmet kapasitesine sahip. Mustan’ ın deyişiyle; “Kapıdan girerken YÖRÜKLÜK, Eğirdir Gölü panoramasını gözlemlerken de POST MODERNİZM”
Mustan, Atatürkçü dünya görüşünü, Atatürk’ ün ünlü sözüyle bakın nasıl yansıtıyordu; “Dağda bir duman tütüyorsa bilin ki, o dağda bir YÖRÜK vardır. Gidin ondan faydalanın.”
…Ve “işte biz” diyordu Mustan, ilâve ediyordu; “Atatürk’ ün bu düsturundan hareket ederek, insanlığa hizmet ediyoruz… “
***
Mustan, Bürokrasi konusunda, adeta damardan giriyor, kitabın tam da ortasından konuşuyordu!!! “Bürokrasi engeline, bu tür hizmetler takılmamalı, girişimcinin önü açılıp daha güzel hizmetler verilebilir” diyordu… Gelin burada, Mustan’ ı can kulağı ile hep birlikte dinleyelim:
“…Bungalov turizmini AKPINAR’da canlandırmak istiyorum… İnsanlar, pandemi süreci bitse de bitmese de Yaylalarda yaşamak istiyor… “Eğirdir gölü özel hükümleri” elimizi – kolumuzu bağlıyor!!! Kıyı kenar çizgisi çıkıyor karşımıza!!! EĞİRDİR GÖLÜ ÖZEL HÜKÜMLERİ’nin revize edilmesi, artık kaçınılmaz hale gelmiştir. Bakanlıklar arası yaşanan bir koordinasyonsuzluk / bir eşgüdümsüzlük yaşanıyor. Bunun adına; ister bürokratik oligarşi deyin, ister kurumlar arası eşgüdümsüzlük deyin. Bürokrasi engelini aşmamız lazım, turizm sektöründe hizmet üretebilmemiz için. Biz Yörükler, çalı topluluğuna PIRNAL MEŞESİ deriz. Çalılığın neresi orman?!!! Yatırım yapmak için ormana takılıyoruz. Hazine arazisi içerisinde bir şey yapamıyoruz!!!”
DEVAM EDECEK…