“EĞİRDİR’E DAİR” KİTAP KRİTİĞİ…
Zeki TARHAN – ANKARA
Altıncı Bölüm
Yazı dizimizin bu bölümünde; SDÜ / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Murat Ali DULUPÇU, Dr. Aykut SEZGİN ve Dr. Süha ÇELİKKAYA’nın, “Giriş ile Sonuç / Değerlendirme”yi de içeren altı konu başlığının kritiğini, altıncı bölümün altı alt başlığı olarak ayrı ayrı irdeleyip kritiğini yapacağız…
Bu alt başlıklar şöyle: Giriş / Eğirdir Ekonomisinin Geçmişteki Görünümü / Eğirdir Ekonomisinin Günümüzdeki Görünümü / Turizm Açısından Eğirdir / Elmacılık ve Balıkçılık / Sonuç ve Değerlendirme
…Evet, biraz da kendime “pozitif ayrımcılık” yapmış oldum. 68’ kuşağının “Ekonomi Disiplini” ile yetişmiş bir birey olarak ve de Eğirdir’li bir yazar / çizer olarak, bu tarzı uygun buldum…
***
Haydi o zaman başlayalım…
GİRİŞ’in en son cümlesi, şu sözlerle bitiyordu: “ Eğirdir turizm ve tarih zenginliğini aşırı tarımsal üretim, madencilik ve hidro enerji den kaynaklı nedenlerle tahrip etme riski ile karşı karşıyadır.” Hemen belirtelim ki; bu saptamaya katılmamak mümkün değil. 13 sayfalık “EĞİRDİR EKONOMİSİ” başlıklı yazıyı bir cümle ile özetleyen bir söylem biçimiydi bu. TARHAN, bu söylem biçimini tırnak içinde yazarken, hemen altına imzasını da atıyor ve yazarlarını da kutluyordu…
***
Medeniyetlerin; ekonomik faaliyetlerden soyutlanamayacağını ve bu faaliyetlerden bağımsız düşünülemeyeceği vurgusundan hareketle, Medeniyetin bir parçası olan kentlerin, Ekonominin nasıl bir harmanın en temel bileşeni olduğu, bakın nasıl anlatılıyordu: “…Kültürel ve doğal olanın yani insan inşası ile fiziksel şartların bir harmanı olarak Ekonomi, bu bağlamda bu harmanın en temel bileşenidir.”
***
Eğirdir ekonomisindeki gelişim ve dönüşümün, ağırlıklı olarak cumhuriyetin kurulmasıyla yaşandığı belirtilirken, Eğirdir’ i farklı kılan unsurun; “bulunduğu coğrafyanın, çeşitli değerleri bir arada taşımasından dolayı ortaya çıkan nadideliği” olduğunun altı çiziliyor… Yani; Eğirdir’ i Eğirdir yapan, taşıdığı coğrafi özellikler…
***
“Eğirdir, zanaatların genişliği ve üretim faaliyetleri açısından, KIRSAL bir alandan ziyade, KENTSEL bir yapı sergilemektedir.” Bu saptama yapılırken, şöyle bir argüman dan hareket edildiğini görüyoruz: “Bugün ilçe olması, bir bakıma kentsel temellerinin kırsaldan daha güçlü olduğunun bir işareti kabul edilebilir.” Ayrıca; “Ticaret rotaları / Kervansaray olgusunun, merkezi ve kentsel özelliklerini perçinlediği dile getirilirken, Dündar Bey Medresesinin, 13. Yüzyılın sonlarından itibaren kent kimliğinin ne kadar güçlendiğinin bir delili” olarak gösteriliyor.
***
DEVAM EDECEK…