BÖLÜM - 22
ISPARTA’NIN ESKİ ÇEŞMELERİ
“Tarih, ancak ona sahip çıkmakla yaşar.”
Unutulmuş veya unutulmaya yüz tutmuş eski çeşmeler Isparta’nın kültüründe ayrı bir yer tutar. Tarihin sosyal izlerini taşıyan eski çeşmelerin sayısı önceleri mahalle sayısına eşitti. Ancak geçen zaman içinde kaybolanların yanı sıra yeni oluşan mahallelerde artık sokak çeşmeleri yok. Bugün ise Isparta’da ayakta kalan ve ziyareti mümkün olan çeşme sayısı ise onu geçmez. Çeşmelerin evlerde olmadığı dönemlerde halk su ihtiyacını mahalle çeşmelerinden karşılarken artık bugün her evde çeşme var.
Biz burada sadece üç çeşmeden söz edeceğiz ki bu çeşmeler merkezde olup herkesin kolayca ziyaret edebileceği bir yerde. Bunlar Yılankıran, Hamidiye ve Karpuz çeşmeleridir.
Isparta İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün envanterinde yer alan Yılankıran veya Yılankırkan adı ile anılan mahalle çeşmesi Sülübey Mahallesi İğdecik Sokakta. Çayboyu kanalına yakın, artık kullanılmıyor; kullanılacak gibi de değil. Rehberim Ispartalı Matematik Öğretmeni Zeki Tongal Bey’le (doğ.1950) gittik, gördük. İçler acısı durumda. Yol çalışmaları nedeniyle asfalttan iki metre aşağıda kalmış. Isparta’nın meşhur köfke taşından yapılmış. Çeşmenin (1) alnında ve yan duvarlarında hiç bezeme yani süsleme yok. Her çeşmede olduğu gibi su tası ve hayvanların su içmelerini sağlayan su yalağı duruyor.
Etrafı demir parmaklıklarla koruma altına alınmış ama kesinlikle çeşmenin aslına uygun olarak onarıma ihtiyacı var. İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünün envanterine göre 1519 yılında İsa Fakih tarafından yapılan çeşmenin suyu Emre ve Yenice Mahallelerinin sırtını verdiği Sidre Tepesi ile Kara Tepe’nin kaynaklarından geliyor. Bu sular dağ suları olduğu için son derece soğuk. İçine yılanı atsan yılan donar kalır. Telef etmek, öldürmek, ortadan kaldırmak anlamlarında kullanılan “kıran “ kelimesi suyun soğukluğunu anlattığı için bu çeşmeye “Yılankıran” çeşmesi denmiş.
Değerli okuyucular, Eğirdir’de “Yılankıran” adını taşıyan bir çeşme daha var. Bu çeşme Eğirdir’in seyir tepesi olarak bilinen Akpınar çıkışının hemen ağzında. Bu çeşmenin suyu da Eğirdir Sivri Dağ’dan geldiği için buz gibidir.
Isparta’nın en tanınmış çeşmesi ise bilindiği gibi Karpuz Çeşmesi’dir. Bu çeşmeden önceki sayfalarımızda uzun uzadıya söz etmiştik. Karpuz Çeşmesi’nin de suyu Sidre ve Kara Tepe’nin kaynak suyunu oluşturan Akyokuş’tan, Andık suyundan geliyor. Yukarıda vurguladığımız gibi çeşmenin suyu dağ suyu olup buz gibidir. Çeşme şehrin merkezi olan Kaymakkapı’da yer aldığı için müşterisi çoktur. Çeşmenin önünden geçenler mutlaka bir iki yudum su içer. Yirmi dört saat akan çeşme Ispartalının ihtiyacını giderir. Dolayısıyla bu çeşme Isparta’nın elle tutulan gözle görülen en canlı kültür mirası olarak halka hizmet vermektedir.
Isparta’nın ayakta kalan ve suyu akan çeşmelerden biri de “Hamidiye Çeşmesi”dir. Bu çeşme Gazi Mahallesi’nde restore edilen İmam Hasan Sokak’ın Kutlu Bey Cami’yi gören çıkışında. Çeşme eski hali ile koruma altına alınmış ve suyu akıyor. Çeşme ufak tefek yıpranmasına rağmen dimdik ayakta!.. Güzel bir Osmanlı musluğundan akan su soğuk ve tatlı. Musluğun üzerinde tas yeri ve tası da mevcut. Çeşmenin iki yanında çiçek bezemeler var. 1400’lerde yapılmış olan bu mahalle çeşmesi altı yüz yıldır ayakta. Isparta kültürünün canlı miraslarından biri. 2003’te onarım gören çeşme mimari tarzı ile de dikkati çekiyor.
“Tarih ancak ona sahip çıkmakla yaşar.”
Tarihimizle övündüğümüz kadar ona sahip çıkmak ve onu korumak da görevlerimizden olmalıdır. Gönül ister ki eski çeşmeler suyu akmasa dahi yaşayan tarih olarak korunsa. Daha düne kadar boşa akan Ayazmana suyu sekiz musluk takılıp çeşme haline getirildi. Çevresi de düzenlenerek koruma altına alındı. Kötü mü oldu? Kuşkusuz hayır!..
- İlhan ŞİMŞEK