“EĞİRDİR’E DAİR” KİTAP KRİTİĞİ…
Zeki TARHAN – ANKARA
Beşinci Bölüm
Yazı dizimizin okumakta olduğunuz bu beşinci bölümünde; SDÜ / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Niran CANSEVER’in, 16 sayfadan oluşan “Cumhuriyet Dönemin de Eğirdir’de YÖNETSEL ve SİYASAL HAYAT” konulu ve Giriş / İlçenin Tarihi / İlçenin Özellikleri / Yerel Yönetimler / Eğirdir’ in Siyasal Yönelimi ve Parti Tercihleri / Sonuç ve Değerlendirme başlıklarını taşıyan yazısının kritiğini yapacağız…
***
Dr. CANSEVER; Eğirdir’ in turizm kaynak değerleriyle barındırdığı biyolojik çeşitlilikten hareketle, ülkemizde 18 CİTTASLOW (=Yavaş şehir / Sakin şehir) kentten biri olmayı başardığını dile getirirken, tarih boyunca önemli bir yerleşim merkezi olma özelliğini koruduğunu ve tarihsel / kültürel mirasının temellerinin Osmanlı Devletinin öncesine dayandığını vurguluyor…
…Derin bir yönetsel/siyasal geçmişi olan Eğirdir ilçesinin, geçmişten günümüze yönetsel ve siyasal nitelikleri özelinde inceleyen Dr. CANSEVER, Bu kapsamda milletvekili ve yerel seçim sonuçları üzerinden ilçenin hem yerel hem de ulusal siyasal parti tercihleri ve siyasal eğilimleri ele alıyor…
***
Eğirdir II. Kılıç Aslan döneminde (1156-1192) Selçukluların egemenliğine girmiştir. O dönemde doğal güzellikleri sebebiyle Cennetabad olarak adlandırılan Eğirdir, Selçuklu hükümdarları tarafından yaklaşık olarak 75 yıl sayfiye şehri (yazlık ev anlamında) olarak kullanmıştır. 1333 yılında Eğirdir’e gelmiş olan ünlü seyyah İbn Battuta Eğirdir’i; çok nüfuslu, güzel çarşı ve pazarları olan, iyi sulanmış meyve bahçeleri ile çevrili bir belde olarak anlatmıştır.
16.Yüzyılda ise Eğirdir, Osmanlı Devleti’nin sıkı denetimi altındadır. Kâtip Çelebi, Cihannüma adlı eserinde Eğirdir’den bahsederken; göl üzerinde adalarda üzüm bağlarının bulunduğunu ve adada yaşayan insanların gemicilikle uğraştığını belirtmiştir. Osmanlı İmparatorluğunda Hamideli Sancağı’nın başkenti olan Eğirdir, Tanzimat’tan sonra ise Konya Vilayeti Hamit Sancağına bağlı bir kaza (ilçe) olmuştur. Eğirdir, Cumhuriyetin ilanından sonra da ilçe statüsünü korumuştur. 16. Yüzyılda tutulan kayıtlara göre Eğirdir’in 91 ile 107 arasında köyü ve mahallesi bulunmaktadır. 1930 yılında çıkarılan kanunla yabancı isimlerin değiştirilmesi yoluna gidilmiş ve ilçenin adı da İğridir olarak değiştirilmiştir; ancak PTT’de meydana gelen karışıklığı gidermek için “İ-E” olarak değiştirilmiştir. İlçe halkının eğrilik ifade eden bu isme tepki göstermesinden dolayı 8 Mayıs 1985’te de Eğridir ismi Eğirdir olarak değiştirilmiştir.
***
Eğirdir ilçesi; kolay ulaşım ve erişilebilir bir konumda olması, çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmış olması, alternatif turizm türlerinin pek çoğunu bünyesinde barındırması, yöresel değerlere verdiği önem, halıcılık gibi yöresel el sanatlarını barındırması gibi potansiyelleri ile ön plana çıkmaktadır. Bu nedenle 11 Haziran 2016 tarihinde Türkiye’deki 12. yerleşim yeri olarak Cittaslow sertifikasını almıştır. Eğirdir gölü 517 km2 yüz ölçümü ve ortalama 14 metre derinliği ile Türkiye’nin 4. büyük gölüdür. Gölün kuzeyde kalan daha küçük kısmına Hoyran Gölü, güney kesimine ise Eğirdir Gölü denir. Eğirdir Gölü’nde; küçüğü Can ada, büyüğü Nis/Yeşil ada olarak bilinen günümüzde gölün doldurulmasıyla yerleşime ve birbirlerine karayolu ile bağlanan iki ada bulunmaktadır. Yeşil ada aynı zamanda ilçenin bir mahallesidir. Mahalle halkının temel uğraşı başlayan balıkçılık ve sonradan gelişen pansiyonculuktur. Yöre halkı tarafından Nis adıyla anılan Yeşil ada’ da yaşayan yerli halk ise, 1985 yılına kadar az çok bahçecilik ile uğraşmıştır. Bugün ise ada tamamen mesire yeri görünümündedir.
***
Gölde poyraz rüzgârı zaman zaman tehlikeli dalgalar yaratmaktadır. Ayrıca 1983 Isparta yıllıklarında Eğirdir’ den “bol balık bulunan ve suyun çok berrak olduğu Göl” şeklinde bahsedilmektedir. Ancak günümüzde gölün suyu oldukça çekilmiş, bulanıklaşmış ve balık popülasyonu azalmıştır. Aynı zamanda Eğirdir Gölü, tarımda yarattığı sulama olanağı açısından da Konya-Beyşehir Gölü’nden sonra gelen ikinci göl pozisyonundadır. Göl suları çevredeki tarım alanlarını beslemektedir. Eğirdir Gölü’nden Isparta, Atabey, Gelendost, Senirkent, Yalvaç ve Boğazova gibi yerleşim yerlerinin bahçe sulamaları ile Kovada 1, Kovada 2 Hidroelektrik Santrallerin su ihtiyaçlarını karşılanmaktadır. Kovada Gölü ise karstik çukurların suyla dolması ile oluşmuştur. Eğirdir Gölü’nün fazla sularının buraya aktarılmasıyla büyümüştür. Isparta yıllığında Kovada Gölü için de “bol balık bulunduğu” belirtilmişse de günümüzde balık avcılığının yapılmadığını ve artık kovada Gölü’nde Sazana rastlanmadığını söyleyebiliriz. Bunun yerine göl çevresinde suni göletler ve havuzlarda alabalık üretimi yapan çiftlikler kurulmuştur. Ayrıca Kovada 1, Kovada 2 Hidroelektrik Santralleri bulunmaktadır. Göl suları Kırıntı Köyü yakınındaki sırttan Kurudere Vadisi’ne akıtılarak elektrik enerjisi üretilmektedir. 1985 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile Kovada Gölü Milli Park olarak ilan edilmiştir.
***
Eğirdir’de; 1954 yılında başlayan elmacılık tarımı, gül tarımı, bağcılık, avcılık, hayvancılık, balıkçılık, lokantacılık ve dokumacılık ekonominin temeli olmuş ve önemli bir geçim kaynağı haline gelmiştir. Basit dokumacılık Cumhuriyet döneminde gelişmiş özellikle 1950’li yıllara kadar sürmüştür. Meyve yetiştiriciliğine bağlı olarak Eğirdir’ de soğuk hava depoları, yurtiçi ve yurtdışı nakliye firmaları artmış bunlara bağlı olarak yatırımlar gelişmiştir. Aynı zamanda ilçede turizm sektörü de gelişmiştir. Eğirdir, Isparta’nın hatta tüm Göller Bölgesi’nin en önde gelen turizm merkezlerindendir. Lidyalılar döneminden kalan Eğirdir Kalesi, Hamitoğulları Beyliği’nden kalan Dündar Bey Medresesi, Selçuklular döneminden kalan Hızırbey Ulu Camii, Oluklacı Tepesi, Baba Sultan Türbesi, Barla Beldesi, Camili Yayla, Eğirdir Kervansarayı, Esma Sultan, Yeşilada ve Çaşnigir Hamamı, Eğirdir Merkez Ağa Camii, Barla Çaşnigir Paşa Camii, Çamyolu, Pınar Pazarı, Altınkum ve Bedre Plajı, Hagia Stefanos ve Hagia Georgios Kilisesi, Mallos, Prostanna (Eğirdir Sivrisi) ve Parlais Antik Kentleri, Kasnak Meşesi Ormanı, Eğirdir Gölü ve Kovada Gölü ve Milli Parkı yörede bulunan arkeolojik ve turistik alanlardır. Eğirdir’ de ulaşım karayolu ve demiryolu ile sağlanmaktadır. Batısında Isparta Çay-Ankara karayolu, güney ve doğusunda Isparta-Eğirdir-Konya karayolu uzanır. 1995 yılında Eğirdir-Antalya karayolu da açılmıştır. Ayrıca 1912 yılında yapılan İzmir-Eğirdir demiryolu ile İzmir’e, Isparta’ya (1936 yılında Bozanönü-Isparta hattı yapıldı) ve bu hattan ayrılan kollarla yurdun diğer illerine demiryolu bağlantısı vardır. Eğirdir halkı tarafından Atatürk’e verilen Canadası, ender rastlanan Kasnak Meşesi ve Sığla Ormanları, elması ve sadece Eğirdir’de görülen Apollon Kelebeği ile tarih ve doğa zengini bir ilçedir. Eğirdir ilçesi tarihi, doğal değerlerinin, tarım ve turizm potansiyelinin yanında sahip olduğu eğitim kurumları, askeriye, sağlık hizmetleri ile de önemli bir ilçedir. Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi’ne bağlı Turizm Fakültesi, Eğirdir Meslek Yüksekokulu; Süleyman Demirel Üniversitesi’ne bağlı Eğirdir Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu burada bulunmaktadır. Türk Silahlı Kuvvetlerinin Dağ Komando Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığı ile Türkiye’nin en önde gelen Kemik Hastalıkları Hastanesi de Eğirdir’ de bulunmaktadır.
***
Ayrıca ilçede okuma / yazma oranı 96,98’dir. Eğirdir, birçok devlet adamı da yetiştirmiştir. Eğirdirli Yeğen Seyit Mehmet Paşa, Kemankeş Ali Paşa ve Koca Haydar Paşa (Başbakanlık/Sadrazamlık), Mustafa Paşa (yeniçeri ağalığı ve valilik), Abdülkadir Efendi (Anadolu kazaskerliği ve Şeyhülislam) Osmanlı Devleti’nde önemli görevlerde bulunmuş isimlerdir. Osmanlı şairi Hacı Kemal, Vasfi Efendi (Başmümeyyiz), Nazif Paşa (Maliye Nazırı), Hacı Eşref Bey (1908-1912 milletvekili), Profesör Mehmet Efendi, Profesör Ömer Fevzi Öztığ, Profesör Şerif Mehmet Bey de Eğirlidir. Cumhuriyetten sonra da Eğirdir birçok bürokrat akademisyen ve kariyer meslek grubundan kişi yetiştirmiştir. Yerel Yönetimler İlçe merkezinde 24, Sarıidris beldesinde 4 mahalle ile 29 köyü bulunmaktadır. Eğirdir’ e bağlı sadece Sarıidris Belde belediyesi bulunmaktadır. Barla, 2014’e kadar Belde Belediyesi iken 6360 sayılı kanun tasarısıyla kapatılan 559 beldeden biri olmuş ve köye dönüştürülmüştür. Söz konusu kanun nüfusu 2.000’in altında olan belediyelerin tüzel kişiliklerini, ilk mahalli idareler genel seçiminden (30 Mart 2014) sonra geçerli olmak üzere kaldırmış ve bu belediyeleri köye dönüştürmüştür. Aynı şekilde Aksu, 15 köyün bağlı olduğu Eğirdir’in Yenice Bucağı iken, 1954 yılında “Anamas” beldesi olmuş, sonrasında 1965 yılında kanun ile “Aksu” ismini almış, 1987 yılında ise kanunla ilçe statüsünü kazanmıştır. Eğirdir Belediyesi’ndeki kayıtlar bir yangın sonucu yok olduğundan belediyenin kuruluş tarihi belli değildir. Ancak Şemsettin Sami; Eğirdir’ in, Konya Vilayeti’nin Hamid Sancağına bağlı bir kaza olduğunu belirtmektedir. Eğirdir Belediyesi’ne göre, Hamid Sancağına bağlı Eğirdir Kazası, Belediye adıyla ilk olarak 1875 yılına ait Konya Salnamesinde 8 numaralı salnamede 53. sayfada Meclis-i Belediye olarak geçmektedir. Meclis-i Belediye adıyla ilk belediye başkanı olarak Mehmet Ağa’nın adı geçmektedir.
***
Dr. CANSEVER, kaleme aldığı yazısında; Eğirdir halkı tarafından Atatürk’e hediye edilen, gölümüzün de süsü olan CANADA’ sının Tapu Kaydı örneğini de yer vermiş, İyi de olmuş tabi… Yazıyı zenginleştiren önemli bulduğumuz noktalardan biri de Tablolar… Beş Tablo, bakın neleri içeriyor:
1 - 1937 -2021 yılları görev yapan Eğirdir Kaymakamları
2 – Cumhuriyetten (1923) günümüze Belediye Başkanları
3 – 1946 – 2020 Yerel Seçimleri / Partilerin oy oranları
4 – 1950 – 2021 Milletvekili Genel Seçimleri / Eğirdir – Isparta karşılaştırması
5 – 1950 -2021 Milletvekili Genel Seçimlerinde Eğirdir’ deki Seçmen verileri
***
Bu beş tablonun kitapta yer alması bile, esere “Başucu” kimliği kazandırabileceği izlemini uyandırıyor… Keşke, Kaymakam ve Belediye Başkanları isimlerinde olduğu gibi, seçilen milletvekillerinin de isimlerine beşinci tabloda yer verilebilseydi. Tabii, bu perspektiften yada bu bakış açısından bakılmayışını da bir eksiklik olarak belirtmekte yarar var.
***
Cumhuriyetin ilanı (1923)’ den bugüne dek, Eğirdir’ de 12 farklı Belediye Başkanı görev yaparken, aynı zamanda ilçede 26 Kaymakamın görev aldığı bilgisini ediniyoruz…
Dr. CANSEVER, Eğirdir’ de yapılan yerel ve milletvekili genel seçimlerinde; seçmen kitlesi tarafından en çok tercih edilen ve seçimleri kazanan partileri sıralarken, başta DP olmak üzere bu çizgiyi takip eden AP ve DYP’ yi gösteriyor. Bu yönelimin arka planını da açıklayan yazar, AP ve DYP’ nin genel başkanlığını yapan DEMİREL’ in Isparta’ lı oluşunun etkisine dikkat çekiyor… 1980 askeri darbesinden sonra, eski siyasal partilerle siyasetçilere getirilen yasaklı siyasal iklimde, darbenin ürünü olan ÖZAL’ ın partisi ANAP, birinci oluyordu.
…Ve 2002’ seçimlerinden sonraki çizgiye bakıldığında ise; bütün bu süreçleri, özellikle milletvekili genel seçimlerinde ( 2002 – 2018 ) AKP’ yi görüyoruz. Siyasal literatürümüzdeki tanımlamalarla bu süreci değerlendirdiğimizde; Liberal / özel girişimciliği önceleyen, serbest piyasa ekonomisini baş tacı yapan, bırakın yapsın / bırakın geçsin şeklindeki pragmatik ve popülist politikaların hakim olduğu sosyo ekonomik ve sosyo politik süreçlerden geçildiğini de görmemiz gerekiyordu…
Tabii giderek süreç, Muhafazakâr Demokrat / Siyasal İslam karışımı bir kimliğe ve de siyasal iklime evrilme istidadı gösterirken, yerelde ise; “daha uzun bir süre DP - AP – DYP çizgisinin etkili olduğu” söylenebiliyordu. Dr. CANSEVER; Eğirdir’ de milletvekili genel seçimlerine katılım oranının ülke geneli ile paralel olarak ve daha yüksek bir seyir izlediğini vurguluyor.
***
Milletvekili genel seçimlerinde, Eğirdir’ de en çok tercih edilen partilerin Liberal Demokrat / Muhafazakâr Demokrat eğilimi temsil eden partilerin olduğu görülürken, Yerel seçimlerde ise; ( 1963-1968-1973-1999) adayın tanınırlığı, ülke siyasetinin genel konjonktürü, seçim kampanyası vb. faktörlerin de etkisiyle, Sosyal Demokrat çizgideki CHP seçimleri kazanıyordu…
***
Dr. CANSEVER; Genel olarak Eğirdir’ in siyasal röntgenini de çekmeyi ihmal etmiyor ve genel ile yereli birlikte ele alıp değerlendirdiğinde de şu sonuca varıyor: “…Eğirdir’ de yöneten sağ partilerin daha hakim olduğu görülür”
…Evet, sayın müellifin kitapta ,“siyasal hakimiyet” bağlamında yaptığı bu son değerlendirmesini, Eğirdir’ in sol toplumsal güçlerinin ne tür tepkiler göstereceği yada göstermeyeceğini zamanla görecektik…
Kritiği yapan kişi olarak şunu söylemeliyim: Eğirdir’ deki seçim propagandalarında genel olarak bir söylem biçimi piyasaya sürülür…”Yerel Yönetim ile Merkezi yönetim farklı olursa, yerel yönetim, Merkezden kaynak transferi sağlayamaz” İşte bu söylem biçimi; Eğirdir’ deki Sol Toplumsal güçlerin SOSYAL DEMOKRASİYE yönelmesine yol açtığını da anımsamakta yarar var…
DEVAM EDECEK…