ÇOCUKLUĞUMA ÖZLEM...
Zeki TARHAN – ANKARA
Bu fotoğrafa baktıkça bakıyor ve de doyamıyorum... Sinema şeridi gibi akıp gidiyor çocukluğum gözümün önünden... Sanki evimizin deniz kapısından atlayıp, birkaç dakikada şu siyah kayığa yetişmek istiyorum... Resmi büyütüyorum bilgisayar ekranında. Göle uzanan Dut ağacımızı öyle özlüyorum ki!!! Karadutla beyaz dut arası bir karışım, çok severdik ve "Kıllı dut" derdik adına. En çok da, "GAVİNNE"ler severdi... Hafif bir rüzgar esintisinde, göle dökülen dutlar, GAVİNNE sürüsünün hücumuna uğrardı. Aman Allah'ım o ne manzaraydı?!!! Kavinneler, neredeyse su yüzeyinden bir metre yüksek atlama yaparlardı...Bunun adı; resmen ve de fiilen "GAVİNNE CÜMBÜŞÜ" idi. ( Ah Curt KOSSWIG ahh!!! Kılçıksız diye, protein değeri yüksek diye, ekonomik değeri var diye, gölümüze aşıladığın yamyam balık / canavar balık / dişli balık Sudak protein kaynağıydı da, Kavinne ne kaynağı idi?!!!)
***
Kale kapısının hemen girişinde Devran Dede Türbesi. Ve Türbenin yanından, Kalenin üzerine çıkılan merdiven basamakları... Göl kıyısına doğru uzanan ve adına "Hayrat" dediğimiz, mahallenin Çamaşırhanesi. Kalenin göle doğru uzantısındaki bölgenin adına bizler "Gavûr Mezarlığı" der, bir şeyler bulabilir miyiz diye ufak-tefek kazılar yapardık orada...
...Ve "Hayrat"ın yanından, elimizde balık avlama araç gereçleriyle göle girer, Kalenin göl içine uzanan geniş oyuklarına oturarak balık avlardık... Bir gün, oltaya büyük bir sazan takıldı, beni göle doğru sürüklüyordu... Ben balığı çekiyorum, balık da beni sürüklemeye çalışıyordu...Sonunda, Sazanı özgürlüğüne kavuşturmuştum.
***
Devran Dede Türbesinin, benim çocukluğumda büyük bir yeri vardı. Bir ahşap yapının içerisindeydi Türbe. Rahmetli nenem türbedardı. Adak adamak isteyenler, Türbede dua etmek isteyenler, Neneme başvurur, ziyaretçilerin talebi yerine getirilirdi... Adaklar kesilir, çocuğu olmayan bayanlar, dua eder, Türbenin toprağından yalardı... İnanç, böyle bir şeydi demek.