BÖLÜM - 20
ISPARTA’DA MÜZİK KÜLTÜRÜ
“Dünyada müzik, anne kucağında ninnilerle başlar…”
Isparta’da halk kültürüne dayalı türküler ve buna bağlı halk oyunları geniş bir yer tutar. Folklorik açıdan bakıldığında halk türküleri Türk sanat müziğinin bir hayli önünde yer alır. Ispartalı Türk halk müziğine daha düşkündür. Çünkü Türk halk müziği köylünün, kentlinin çalıp söylediği ve oynadığı şekildedir. Her türküde Ispartalı köyünden, dağından, bahçesinden, tarlasından, evinin önündeki avlusundan, kümesinden, çobanından, davarından, meyvesinden, çiçeğinden izleri türkülere yansıtır. Bunlar yöresel ezgiler kıvraklık ve kulağa hoş gelen süslemeler, motifler halinde insanda ayrı bir his dünyası oluşturur. Isparta türkülerindeki ritmik söyleyiş, canlılık Anadolu halk deyişlerinin bir bütünü olarak karşımıza çıkar. Sözlü kültürün en iyi örneklerini saza, darbukaya, tefe, davula ve zurnaya aktaran yöresel türküle Isparta yöre halkının yüreğinden kopup gelen musiki bütünüdür. Dolayısıyla Isparta’ya ait türkülerde gelin alma, kına yakma, düğün yapma, ağıt yakma, ninni söyleme gibi halkın duygu ve düşünceleriyle birlikte yaşadıklarını da anlatır.
Ocak başında yufka ekmek yapan kadınlarımızın, çeşme başında testi elinde su dolduran genç kızlarımızın, elinde yaba harman savuran köylü erkeğinin, düğün yemeği hazırlayan ev halkının, cenaze çıkan ev ahalinin, dünyaya çocuk getiren ana babanın ve nicelerinin duygularını türkülere döken Isparta yöresinin en zengin sözlü kültürüne sahiptir.
“Kız Anası Kara Yasta” türküsünde gelin olup giden kızın arkasından ağıt döken Isparta anasının gözyaşları vardır.
“Ardıçtandır Kuyuların Kovası”nda Isparta’nın ardıç ağaçlarına ne denli önem verdiği yanı sıra sertliği ile ardıcın su geçirmezliğinin de dile getirildiğini görürüz.
Isparta hayvancılığında öne çıkan tekelerin ne denli yerinde duramayan hayvanlar olduğunu anlatan “Teke Zortlaması” Türkiye’de ün yapmış bir türküdür.
Ayrıca “Basmada Fistan Giyemem Aman”, “Evlerinin Önü Mersin”, “Al Gelin Gınan Kutlu Olsun”, “Erik Dalı Gevrek Olur” gibi türkülerin kendine özgü oyunları da vardır ki bunların her biri zengin bir görsellik sergiler. Zaten bir düğünde bu türküler okunmaya başladı mı Ispartalı hemen meydanı doldurur. Bu yüzden genç ihtiyar, evli bekâr, küçük büyük herkesin sahneyi doldurması ile düğünler çok eğlenceli geçer. Hele damat ile gelin hiç oturmaz düğün bitinceye kadar kan ter içinde kalır. Eğer bir de Eğirdir’e bağlı Ağıl Köy düğünlerindeki kaşık oyunları tam bir belgesel niteliğindedir. Sahneye çıkan genç veya yaşlı kişilerin kaşık şakırtıları, oturanları bile ayaklandıracak kadar tempoludur ve bir o kadar da hareketlidir. Kına gecelerine renk katan tefeci kadınların çaldıkları tefe türkülerle eşlik etmeleri kına gecelerinin coşku sembolüdür.
Isparta’da türküler cura, divan sazı, tambura, cümbüş, ut ve keman gibi telli çalgıların yanında zurna, dilli ve dilsiz kaval ile klarnet gibi nefesli çalgılarla beraber davul, darbuka, tef gibi vurmalı gibi çalgılar kullanılır.
Bu türkülerin türkü araştırıcısı Muzaffer Sarısözan ve Rıza yetişen tarafından derlenip TRT repertuarına kazandırılmış olması ayrıca Isparta’nın kendine özgü bir zenginliğidir.
Isparta’da Türk sanat müziğine de yer vermiştir. Ispartalı Türk sanat müziğini de halk türküleri gibi sever. Ancak bu müzik dalı halka pek inemediği için biraz geride kalmıştır. Bu konuda Isparta Musiki Cemiyeti çalışmaları ve konserleri ile Ispartalılara gönül coşkusu yaşatmaktadır. Özellikle 1972’de Dr. Teoman Önaldı önderliğinde kurulan Isparta Musiki
Cemiyeti her sene verdiği en az iki konser icraatı ile Ispartalıların gönüllerini fethetmeye devam etmektedir.
Yine Isparta’da faaliyet gösteren ve kuruluş tarihi çok eskilere dayanan “İleri Türk Müziği Konservatuarı Derneği”nin çalışmaları da kayda değer çalışmalardır.
Şair Yahya Kemal Beyatlı’nın Türk sanat müziği için söylediği şu sözler sanat müziğinin ne denli bizim olduğunu göstermesi bakımından ayrı bir önem taşıdığı ortadadır:
“Çok insan anlamaz eski musikimizden ve ondan anlamayan bir şey anlamaz bizden!”
- İlhan ŞİMŞEK