80’Lİ YILLARIN SONUNDAN, BUGÜNE TUTULAN PROJEKTÖR…
EĞİRDİR VE BEYŞEHİR GÖLLERİNE BUGÜN, ACİL RADİKAL ÇÖZÜM!!!
Zeki TARHAN – ANKARA
AKIN / ÖZEL
SAREM, ( Eğirdir Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü ) Ağustos / 1986 yılında, Bakanlığa doğrudan bağlı olarak kurulur, Nisan / 1987 yılında da faaliyete geçer… Ve bu yıllarda; Eğirdir, Beyşehir, Akşehir ve Çivril gölü başta olmak üzere, bir çok gölde ciddi balıkçılık yönetimi sorunları vardır… Özellikle, Eğirdir ve Beyşehir göllerine yırtıcı bir balık türü olan SUDAK balığı aşılanmış, bu göllerin endemik, doğal balık türleri azalmış ve yok olmuştur. Ve bu göllerin en önemli canlılarından ihraç ürünü olan KEREVİT, veba hastalığı sonucu “kırıma uğramıştır!!!”
***
…Ve İç Sular Kaptanı Ali DEMİRAL, hem balıkçı hem KAPTAN olarak SAREM de istihdam edilir. DEMİRAL; tecrübeli kaptanlığı ve de tecrübeli balıkçılığı ile hem kurum yönetiminin, hem birlikte çalıştığı mühendislerin vazgeçilmez kilit personelidir.
Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesinin ilk mezunlarından dört mühendis; İsmet Balık, Remziye Deredam (Özkök), Hıdır Çubuk ve Hacer Akyürek SAREM de işe başlarlar…
***
Genç Su Ürünleri Mühendislerine, ilerleyen süreçlerde Biyolog, Kimya Mühendisi, Veteriner Hekim, Ziraat Mühendisleri ve Ziraat Teknisyeni de katılacaktır… Kurum; kuruluş kapasitesi olarak, 80 personel kadrosuyla kurulur. Fiiliyatta ise; Mühendis, Memur ve işçi olarak toplam çalışan sayısı, 40 kişiyi geçmez. İşgücü yetersizliği vardır. Ve Devletten 5 kişilik işçi kadrosu talep edilir. Dört kadro şu şekilde oluşur: Usta, temizlik işçisi, iki kişi de “Tarım hizmetleri işçisi.” Devlet, 2 adet tarım hizmetleri işçisi için, “İç Sular Kaptanlık Belgesi” şartı koymuştur. Tarım Bakanlığı, KAPTAN kadrosu göndermeyip, Tarım işçisi kadrosu gönderir. Ve 87’ Ağustosunda Ali DEMİRAL, KAPTANLIK BELGESİ ile davet edilip, açılan Tarım Hizmetleri sınavını kazanır. Artık Ali KAPTAN, resmen ve fiilen 87’ Eylülünde işe başlar ve SAREM’li dir artık.
***
Henüz, yeni bir Kurum olan SAREM’de, Genç ve yeni mühendis, ANTALYA/Manavgat doğumlu İsmet BALIK, Enstitüdeki tecrübeli araştırmacıların deneyimlerinden yararlanmaya çalışır… Ve BALIK, pratik ve uygulamaya dayanan bilgilerini geliştirmeyi ve de projelendirmeyi hedeflerken, diğer yandan da mezun olduğu Ege Üniversitesinde Yüksek Lisans yapmaya başlar…Yüksek Lisansını 1992 yılında bitirdikten sonra, 1996 yılına kadar doktorasına da devam eder ve tamamlar. Yani; Eğirdir / İzmir hattı, BALIK için TEORİ / PRATİK hattıdır. Tek başına teorinin yada tek başına pratiğin yeterli olamayacağını ta başından tecrübe ile öğrenmiştir. GÖL ve DENİZ’de soyadı gibi yüzmek O’na yakışıyordu… Eğirdir - İzmir hattındaki yolculuklarda bir çok zorluklar yaşar… Özellikle de; gece yarısı İzmir’den Isparta’ ya gelip, Isparta’dan Eğirdir’e yol kenarında otostop yapmak zorunda kaldığı günleri hiç unutmaz. Ama O’ nu, hiçbir zorluk ideallerine ulaşmaktan alıkoyamıyordu…
***
…Ve İsmet BALIK, Akademik kariyerindeki basamakları hızla atlıyor, 2003 yılında Doçent oluyordu. Ve 2004’ te Antalya’ya tayin olur. 2007 yılında ise; Akdeniz’den Karadeniz’e yolculuk başlar… Ordu Üniversitesi FATSA DENİZ BİLİMLERİ FAKÜLTESİ’ne Öğretim Üyesi olarak atanır. Bu Fakültede 2009 yılında Profesör olur. Ve 2016 yılına kadar Dekan Yardımcılığı ve Dekanlık görevlerinde bulunur… 2018 yılına gelindiğinde; Akdeniz Üniversitesinde açılan KEMER DENİZCİLİK FAKÜLTESİ’ne atanır. Ve yaklaşık üç yıl da bu Fakültenin Dekanlığını yürütür…
***
GÖLDEN YARARLANANLAR; GÖLÜN GELECEĞİYLE
İLGİLİ KARARLARA HEP KARŞI ÇIKTILAR!!!
…Evet, önce göl, AKDENİZ – KARADENİZ!!! Su ile Balık ile haşır-neşir olmak!!! Şu işe bakın ki; İsmet hocanın soyadı da BALIK. Biz yine EĞİRDİR’e dönelim… SAREM’deki diğer araştırmacılarla birlikte, bir şeyler yapma çabası içinde çeşitli projeler hazırlanır… Ve bu Projelerin saha çalışmaları, zor koşullarda yürütülür… Ama her saha çalışması görevinden, yaptığı işten keyif alan uyumlu bir ekip olarak, Enstitüye dönülürdü… Ama ne yazık ki; bin bir emekle yapılan bu projelerin sonuçlarının çok azı uygulama şansı bulmuştu. Çünkü; göllerle bağlantısı olan BALIKÇI, BALIK İŞLEME TESİSİ SAHİPLERİ, ELMA ÜRETİCİSİ gibi tüm paydaşlar, “UZUN VADELİ GÖLÜN GELECEĞİYLE İLGİLİ KARARLARA HEP KARŞI ÇIKMIŞLAR, KISA VADELİ ÇIKARLARINA UYGUN KARARLAR ALINMASI İÇİN ÇABA GÖSTERMİŞLERDİ.
***
…VE GELİNEN NOKTA!!!
Gelinen noktada ise; AKŞEHİR GÖLÜ yıllar önce kurumuş, son yıllarda da EĞİRDİR ve BEYŞEHİR gölleri, hızla aynı akıbete doğru yol almakta… Bu göllerin kuruması; sadece BALIKÇILIĞIN BİTMESİ anlamına gelmeyecektir. SULU TARIMIN da BİTMESİ, ÇEVREDE BULUNAN BİTKİ ÖRTÜSÜ'nün BİTMESİ, AĞAÇLARIN KURUMASI anlamına da gelecektir!!!
Bunun yanı sıra; hemen güneyinde bulunan, TOROS DAĞLARI’n dan çıkan KAYNAK SULARI’nın, DERELERİN ve IRMAKLARIN geleceğini de tehdit edecektir. Bu sorun; sadece GÖLLER BÖLGESİ’nin değil, ANTALYA’ dan ALANYA’ ya kadar olan kıyı şeridinin ve buralarda yaşayan insanların da sorunudur!!!
SORUNUN, BİLİNENDEN DAHA BÜYÜK BOYUTLU OLDUĞUNUN, KARAR ALICILARIN FARKINDA OLMASININ SAĞLANMASI KAÇINILMAZDIR, OLMAZSA OLMAZ KOŞULDUR!!!
***
Gelin şimdi, can kulağı ile Prof. Dr. İsmet BALIK hocamıza bir kulak verelim: “1990’lı yılların sonlarına kadar bu göllerde, sadece balıkçılık yönetimi açısından sorun olduğu ve bu sorunun çözümü üzerinde duruluyordu. Gölün uzun vadeli geleceği değil, kısa vadeli balıkçılık getirisi ve elma üretimi için sulama suyu sağlaması önemliydi. Getirisi çok yüksek olan özellikle de elma bahçelerinde yapılan vahşi sulama yönteminin önüne geçilmesiyle ilgili hiçbir ciddi karar alınmamıştı. Yağış havzasında yeni yeni sulama göletleri yapılması ve kuyular açılması, gölü besleyen damarların birer birer yok edilmesine, sulama amaçlı çekilen su miktarının sürekli artması, Eğirdir Gölü’nde hidroelektrik santraline sürekli su verilmesi sonucu bu günlere gelindi. Gerek basından takip ettiğim gerekse her fırsatta gezmek için de olsa bölgeye geldiğim zamanlar, yapmış olduğum gözlemler, gölün yaşatılması için radikal kararlar alınmasının gerektiği ve kaçınılmaz olduğu aşikardır.
***
İŞTE PROF. DR. İSMET BALIK’IN RADİKAL ÇÖZÜM ÖNERİLERİ!!!
…VE KRAL ÇIPLAK
Sorun ve sorunun kaynağı aslında herkes tarafından bilinmekte ise de çözüm için kararlar alma konusunda maalesef bir irade eksikliği söz konusudur. Burada alınması gereken kararları tekrar etmekte belki yarar var. Belirtilen gölleri yok olma noktasına getiren yağış havzalarındaki sulama göletlerinin bentleri yıkılmalı,
*Kuyular kapatılmalı, sulama amaçlı alınacak su miktarlarına sınırlama getirilmeli,
*Gerek Eğirdir Gölü gerekse Beyşehir Gölü’nde bulunan regülatörlerden kanallara verilen su miktarları göl su kotları belirlenecek optimum seviyelere ulaşılıncaya kadar kapatılmalı,
*Yaz dönemlerinde de günlük su miktarları belirlenecek asgari su kotunun altına düşmeyecek şekilde ayarlanmalıdır.
------ 0-----