BÖLÜM - 15
ISPARTA’DA SİNEMALAR, DİZİLER VE TİYATRO
Isparta’da sinema kültürü ve televizyon dizileri, Isparta kültür yelpazesinde ayrı bir yere sahiptir. Televizyon denilen küçük kutu ülkemizde yaygınlaşmadan önce Isparta’da en büyük eğlence merkezi sinemalardı. Şimdi ise şehrimizde hem sinema sayısı hem izleyici sayısı az.
40 yaş üstü Ispartalı Halk Sineması’nı, Şehir Sineması’nı, İstiklâl Sineması’nı, Gül Sineması’nı ve en son Kültür Sineması’nı iyi bilir. Artık bu sinemalar yok. Bunlar yok ama onların yerine “cep sineması” dediğimiz izleyici kapasitesi küçük Saraç Sineması, Cinemarca Garden Sineması ve Cinema Pink Isparta sinemaları var.
Eski sinemalar birer eğlence merkezi iken aynı zamanda halk ve mahalle kültürüydü. Sinemacılar, hangi filmin sinemalarında oynayacağını tanıtmak amacıyla “kartel” denilen panolarla halka duyuru yapardı. Bu sinema karteller, oynayacak filmin boydan afişleri ve kare fotoğrafları ile süslenirdi. Karteller ya bir pikapla ya da sinema çıraklarının sırtında çarşı ve mahallerde gezdirilirdi. Sinema personeli de elinde tenekeden rulo şeklinde yapılmış megafonla o film için övücü sözler söyleyerek halkı sinemaya davet ederdi. Özellikle mahalle aralarındaki tanıtımlarda mahalle, küçükten büyüğe sokaklara dökülür, afişler ve fotoğraflar merakla izlerdi. Kalem bıyıklı, yakışıklı Ayhan Işık adını duyan genç kızlar ve bayanlar sinemaya akın ederdi. Ayhan Işık’ın yanı sıra altın saçlı ve sinemanın “Altın Çocuk”u yakışıklı Göksel Arsoy veya Tıp Fakültesi’ni yarıda bırakıp artist olan Cüneyt Arkın ve tiyatrodan gelen Kartal Tibet halkı sinemaya çeken star jönlerdi. Erkek oyuncuların yanı sıra bayan oyunculardan Belgin Doruk, Filiz Akın, Hülya Koçyiğit ve badem gözlü Türkan Şoray gibi artistler genç kızlarımızın ve erkeklerimizin hayran olup rüyalarını süsleyen sanatçılardı.
Üstelik bu oyuncuların oynadıkları filmlerde konu hep aynı, aşk olmasına rağmen Ispartalı bıkmadan sinemaya akın ederdi. Hele sinema önleri ayrı bir toplumsal havaydı. Sinemaların önü genç erkeklerin oluşturduğu guruplarla dolardı. Çünkü sinemaya gelen bayanların içinde sevdikleri veya gönül verdikleri genç kızları görmek ayrı bir sosyal anlayış, çapkınlık kültürüydü.
Ünlü komedyen Öztürk Serengil’in ”Yeşşşeee!..”si; “Turist Ömer” adı ile ünlenen Sadri Alışık’ın “Bu da mı gol değil, bu da mı ofsayt?” sözü Ispartalı erkeklerin kahve kültürünü oluştururdu. Kötü adam Ahmet Tarık Tekçe için,”Ahmet Tarık Tekçe, vur bir pençe!..”; Belgin Doruk için, “Belgin Doruk,bizim evin asması koruk!..” , “Hüseyin Baradan, çekilin aradan!” gibi yakıştırmalar evlerde ve mahalle aralarında birer tekerleme niteliğinde söylenir, halk arasında nükteler oluştururdu.
Ayrıca bu sinemalarda şimdiki gibi yumuşak koltuklar yoktu. Tahta sandalyelerin üzerinde oturmaktan insanın kaba etleri ağrırdı ama gene de kimseden ses çıkmaz, şikâyet edilmezdi. Neden sonra son temsilci Kültür Sineması ile izleyiciler rahat koltuklara kavuşmuştu.
Eskiden hafta içinde gündüz (matine) ve akşam seanslarında (suare) sinemalar öğrencilere yasaktı. Bazı günler okul idaresi ve emniyet müdürlüğünün ortak operasyonu ile sinemalar denetlenir yakalanan öğrenciler okul idaresince disiplin kuruluna sevk edilirdi.
Isparta’nın en gözde eğlence merkezi olan sinemalar yazın “yazlık sinema” olarak da hizmet verirdi. Yazlık sinemaların etrafı, dışarıdan izlemeyi engellemek için siyah veya beyaz perdelerle kapatılırdı. Yazlık sinemalarda çekirdek çıtlatmanın ve gazoz içmenin keyfi bir başkaydı.
Şimdi dedeler ve neneler o günleri torunlarına “Anılar’da Isparta” ile yaşatmaya çalışıyor.
Sırası gelmişken Isparta’da çekimi yapılan filmlere de bir bakalım. Bir tek filmler mi? Isparta’da çekimi yapılan televizyon dizileri de var; onlara da bir bakmamız gerekir.
Isparta’da çekimi yapılan filmler Sümer Şenol’un (1945-2020) “A”dan “Z”ye Isparta’nın El Kitabı adlı çalışmasında tek tek ele alınmış. Biz de o el kitabından yararlanıp ilavelerde bulunarak filmleri aşağıya aldık.
ISPARTA’DA ÇEKİLEN FİLMLER
1- HALICI KIZ
- Türk sinemasının ilk renkli ve uzun metrajlı filmi,
- Rejisör ve senaryo: Muhsin Ertuğrul,
- Oyuncular: Heyecan Başarır, Agâh Hün, Münir Özkul, Sadri Alışık, Suna Pekuysal,
- Çekim yılı 1953,
- Çekimi Isparta, Bursa ve İstanbul yapıldı.
- Konusu: Gül, Isparta’da halı dokuma tezgâhında işçi olarak çalışan genç bir kızdır. Patronun oğlu tarafından aldatılan genç kız istikbalini kurtarmak için İstanbul’a gider ve yeni maceralarla karşılaşır.
2 GÖKÇE ÇİÇEK
- Çekimi Gönen’de yapıldı,
- Rejisör ve senaryo: Lütfi Akad,
- Oyuncular: Hülya Koçyiğit, Serdar Gökhan, Osman Alyanak,
- Çekim yılı:1972,
- Konusu: Isparta’ya gelen Yörük göçmenlerinin göçebe hayatını konu alan filmde Gökçe Çiçek isimli bir genç kızla obanın yakışıklı delikanlısı Selam Ali arasında geçen bir aşk hikâyesi.
3- ANA KURBAN, CAN KURBAN
- Oyuncular: Fatma Girik, Ahmet Arkan, Ahmet Mekin,
- Çekim yılı 1975
- Senaryo: Vural Pekel- Tarık Dursun, Fevzi Tuna,
- Çekimi Eğirdir ve Höyük’te yapıldı,
- Konusu: Fedakâr bir annenin oğlu için girdiği amansız mücadele.
4-MİNE
- Eğirdir’de çekildi,
- Rejisörü Atıf Yılmaz,
- Senaryo: Necati Cumalı,
- Oyuncular: Türkan Şoray, Cihan Ünal, Hümeyra,
- Çekim yılı 1982,
- Konusu: Mutsuz bir evlilik sürdüren Mine, kasabaya gelen yakışıklı bir yazarla tanışır ve aralarında bir aşk köprüsü kurulur. Bir kadının mutluluğu aradığı bir film.
5- GÖL
- Barla’da çekildi,
- Rejisör: Ömer Kavur,
- Senaryo: Selim İleri,
- Oyuncular: Müjde Ar, Hakan Balamir, Talat Bulut
- Çekim yılı 1982
- Konusu: Nâlân şarkıcı bir genç kızdır. Ekibi ile Anadolu’ya turneye çıkar. Bir kasabada sahneye çıkan Nâlânı gören toprak ağası Murat, onu ölen karısına çok benzetir ve onun peşine düşer.
ISPARTA’DA ÇEKİLEN TELEVİZYON DİZİLERİ
Tarihin derinliklerinden gelen yaşayış biçimi, gelenekleri ve sosyal anlayışı içeren kültür yapısı, ülkenin gündemini oluşturan değerler zinciri ötesinde Isparta’ya ayrı bir özellik kazandırdı. Bu yüzden Isparta, tarihî dokusu, otantik yaşayışı, coğrafi konumu, yetiştirdiği siyaset adamları ile dikkatleri üzerine çeken bir il özelliğini daima üzerinde taşıdı. Kuşkusuz bu saydığımız özellikler Isparta’nın vazgeçilmez anılarını oluşturdu.
İlimiz Isparta’da çekilen filmlerin yanı sıra televizyon dizileri de Isparta’yı popüler bir şehir haline getiren etkinliklerin başında gelir. Özellikle yerli turizm açısından canlı bir tanıtım aracı oluşturan bu diziler şehre ekonomik bakımından da büyük getiriler sağladı.
İlimizde çekimi yapılan “Osmancık-Kuruluş” ile “Sakarya Fırat” dizileri Türk halkını yakından ilgilendiren dizilerdi.
Osmancık-Kuruluş dizisi 13. yüz yılda Söğüt’te, Selçuklu Devleti’nin izniyle yerleşik hayata geçen Osman Bey’in beylikten Osmanlı İmparatorluğu’na yükselişin amansız ve zorlu mücadelesini anlatır. Bu dizi Isparta’nın Aksu ilçesine ait Sorkun Yaylası’nda çekildi.
Sorkun Yaylası, Dedegöl Dağları eteklerinde geniş ve göz alabildiğine düz bir ovadır. Yaz sıcağında Isparta ve Antalya Yörükleri bu yaylaya gelir çadır kurar, hayvan otlatırlar ve yaz boyunca burada konaklarlar. Yaylada her yaz Yörük şenlikleri yapılır, çevreden gelenlere aş verilir, soğuk yayık ayran ikram edilir.
1985 yılı TRT yapımı olan dizide tiyatronun önemli isimlerinden ve Eğirdir’de çekimi yapılan “Mine” filminin başrol oyuncusu Cihan Ünal rol aldı. Devlet yapımı olan “Osmancık-Kuruluş” dizisi iki yıl halkımızın beğeni ile izlediği bir dizi olarak Isparta tarihinde önemli bir yer aldı.
İkinci dizi Sakarya Fırat ise 1984’te ortaya çıkan ve Türkiye’yi PKK terör bataklığına sokan, dış güçlerle beslenerek “Kürt Politikası” adı atında uydurma tezlerle Türkiye’yi parçalamaya dönük cinayet şebekesine karşı Türk ordusunun amansız ve uzun mücadelesini anlatır. Atabey’in Kapıcak Köyünün sırtını verdiği Gelincik dağı eteklerinde kurulan “Çelik Tepe” karakolunda bir avuç askerin PKK teröristlerine verdiği mücadeleyi anlatan dizi 2009 yılı aralık ayı başlangıcından 2013 yılı haziran ayına kadar ülkemiz halkı tarafından ilgiyle izlendi ve Isparta’yı tanıtan bir yapım olarak hafızalara kazındı.
Ne var ki tarihe ışık tutan ve Türk askerinin kahramanlıklarını anlatan bu dizinin kurulduğu “Çelik Tepe Karakolu” şimdi yerle bir olmuş. Isparta’nın tarihî anısını oluşturan ve kimsenin olmadığı bir dağın eteğindeki barakaların yıkılması gerçekten çok üzücü. Nedense bu tür korunması gereken yerleri koruyamıyoruz. Ancak Atabey Belediyesi karakola uzun yıllar sahip çıkmış ama hangi hain eller uzanmışsa karakolu yerle bir etmiş. Son derece üzücü…
ISPARTA’DA TİYATRO
Ispartalının eskiden sinemalara ne denli yoğun ilgi gösterdiğinden söz etmiş ve çekimi Isparta’da yapılan dizilerin de Isparta kültüründe önemli bir yer tuttuğunu belirtmiştik. Bu iki sanat dalının Isparta halkı üzerine yaptığı etkiyi ve Isparta’ya kazanımlarını saymakla bitiremeyiz.
Ne var ki tiyatro için aynı değerleri söylememiz mümkün değil. Tiyatro sanatı, Isparta’da gerekli ilgiyi bir türlü bulamadı.
İlimizde kamu veya özel kuruluş kaynaklı tiyatroya rastlamıyoruz. Olmuşsa da saman alevi gibi kısa sürdü. Halk Evleri ve Belediyeler çaba harcadılar fakat devamlılık gösteremediler. Bunun yanı sıra ortaöğretim kurumlarımız öğrencilere dönük yılsonu tiyatro etkinlikleri düzenlemişlerse de bu olguyu da okullarımızda uzun yıllardır görmüyoruz.
Bu noktada önemli olan öğrencilere tiyatro sanatının kazandırdığı kültür edinimlerini sağlamanın yanı sıra ön plana çıkması gereken halkın tiyatroya ilgisini artırmaktır. Maalesef bunda tam başarılı olundu denemez.
Kuşkusuz tiyatroyu siz halkın ayağına getirmezseniz bu alana ilgiyi artıramazsınız. Nitekim Isparta bu kısırlık içinde kaldı. Kültür Sineması’nda gösterime giren devlet veya özel tiyatrolar yeterli ilgiyi bulamadığından bunların da devamı gelmedi.
Şurası da unutulmamalıdır ki tiyatro paraya dayanan bir sanat dalıdır. Her şeyden önce iyi bir oyuncu kadrosuna sahip olunmak gerekir ki işin en zor tarafı budur. Gönüllülük esasına dayanan oyunlar kısa sürede bir mum gibi sönüyor. Maaşlı oyuncu kadrosuna sahip olamayan Isparta, tiyatro sanatını da geliştiremedi.
Ancak Ankara ve İstanbul gibi illerimizde hizmet veren Devlet Tiyatrolarına bazen ev sahipliği yapan Isparta son yıllarda bu konuda aradığın bulamadı. Süleyman Demirel Üniversitesi komşu iller Afyon ve Burdur Üniversiteleri ile işbirliği yaparak yılsonu “Bahar Şenlikleri” kapsamında tiyatro oyunları sergiliyorlar. Fakat bu oyunlar ne var ki halka inemediği için Isparta’nın kültür kazanımı azda kaldı.
Eski zamanlarda, elli-altmış yıl öncesinde, Isparta’ya gelen ortaoyunları şimdi ki tiyatrolardan çok daha fazla ilgi odağı idi. Ortaoyunundan önce küçük çaplı sirk gösterileri yapılırdı. Köpeklerin ve kedilerin sirk yetiştiricisinin her söylediğini yapmasını küçükten büyüğe herkes merakla seyrederdi. Ayrıca cambazların iki direk arasında on metre uzunluğundaki gergin tel üzerine çıkıp denge sırığı ile yaptığı hokkabaz hareketler izleyenlerin yüreğini ağzına getirirdi. Hele ipin ortasına gelince yapılan düşme numaraları izleyenlerde büyük heyecana sebep olurdu. Başka cambazlar da ipe çıkar başka hareketlerle izleyicilere neşeli dakikalar yaşatırlardı. Özellikle lastikleri çıkarılmış sadece jant üzerinde ipte bisiklet sürülmesi çocukların ilgi odağı olurdu. Daha sonra ortada bulunan sahneye çıkan oyuncular küçük skeçlerle halkı güldürürler onlara hoşça vakit geçirtirlerdi. Her oyunun sonunda kumpanyacılar bir tepsi ile para toplamaya çıkar vatandaş gönlünden ne verirse onu alırlardı.
Bu ortaoyununu izleyenler evlerine, mahallerine gittiklerinde neler gördüklerini ballandıra ballandıra anlatırlardı. Böylece şehre gelen kumpanya birkaç gün sürerdi. Her seferinde de sahnenin etrafı Ispartalılar ile dolardı.
Bu ara cepçi dediğimiz yankesiciler de boş durmaz seyre dalmış olan vatandaşların ceplerinden paralarını sessizce alır ortadan kaybolurdu. Bunları yakalamak da polisin görevi idi. Yine de parasını kaptıranların paraları pek bulunmaz, seyir vatandaşa biraz pahalıya mal olurdu.
Eskilerin tiyatrosu buydu. Şimdi o da yok, Kültür Sineması da yok.
KİMMERLİ CONAN ISPARTA’DA
Conan (Konan), iri yapılı, elinden kılıcı hiç düşmeyen her girdiği mücadeleden galip ayrılan ve hasımlarına aman vermeyen güçlü, kuvvetli barbar bir savaşçı.
Sinemaya Herkül gibi mitolojik kahraman olarak yansıtılan Conan, Kimmerler’in yenilmez bir kahramanı olarak seyirci karşısına çıkarıldı. Özellikle mitolojik ve sinema şöleni niteliğindeki sahneleri ve kendine özgü çekimleri ile çocukların ilgisini çekti. Kuşkusuz film yapımcılarının olağanüstü sahnelere yer vermeleri filmin büyükler tarafından da izlenmesine yol açtı.
Tarihin geçmiş derinliklerinde anılan Amazonlar, ülkemizin kuzeyinde yer alan Karadeniz ve Kafkaslar’da hüküm süren, ok ve yayda, kılıç kullanmada usta olan kadın savaşçılardı. “Türkler Ansiklopedisi “ ne göre bu kadın savaşçıların kökeni Kafkaslar ve Karadeniz bölgesinde yaşayan Kimmerler’dir.
Doç. Dr. Gürcan Polat’ın iddiasına göre Kimmerler yeni yerler elde etmek amacıyla bereketli toprakların bulunduğu Ege Bölgesi ve Taşeli Platosu’na kadar geliyorlar. Şimdiki Isparta, Burdur ve Antalya’yı içine alan Taşeli Platosu’nda hüküm süren Frigyalılara saldırıyorlar. Frigyalıları yenen Kimmerler daha sonra yerleşik hayat kuran ve rahatlık içinde yaşayan Lidyalılara saldırıyorlar. Ancak Lidyalılar da savaşçı olduğu için Kimmerleri püskürtüyorlar.
Doç. Dr. Gürcan Polat, Balıkesir’in Edremit ilçesi Altınoluk beldesinde yaptığı kazı çalışmalarında Antrantos Antik Kenti’ni tarih sahnesine çıkarıyor. Kimmerlerin izlerine bu kentte rastlayan Sayın Gürcan’a göre Kimmerlerin efsane kahramanı Conan Isparta’ya ayak basmış ve Frigyalılarla savaşmıştır.
- İlhan Şimşek