ANNELİK DUYGUSU MU DESEM?...
Her kız çocuğunun geleceği için bir hayali vardır. O hayal rüzgarına bazen ben de kaptırırdım kendimi.
Bembeyaz gelinlik içerisinde başlayan mutlu bir evlilik.
Bir gün ben de o gelinliği giyme yaşına gelir miyim derken, bir de bakmışsın ki, evlenmiş, kendini hiç tanımadığın bir ortamda eşinin dost ve akrabalarıyla haşır neşir olmaya çalışırken bulursun.
Dahası, 'ya ben daha annemin küçük kızıyım, çocuğuyum' derken, bir zaman sonra da ANNE oluverirsin.
Artık yeni bir dönem başlar;
Bir tarafta eşin ve ailesi, bir tarafta (çocuk-çocuklar) derken ne olduğunu bilemeden çocuklar okul yaşına gelir. Kendini bir anda çocuklarla beraber okul sıralarında bulursun. Ben okula gitmiştim, okuma yazma biliyorum dersin ama nafile!
Çocuklarla okul dönemini tekrar yaşamaya başlar, eline kalemi, defteri alır a, b, c demeye başlarsın.
Çocuklar büyümeye devam ederken, zaman içerisinde anlarsın ki, artık bu hayatta tek düşüncen, tek isteğin vardır. Çocukların geleceği, mutluluğu, maneviyat duygusuyla beraber sen çoktan kendini unutmuş, tüm hayatını çocuklarına adamışsındır.
İşte bu annelik duygusu mu desem! Annelik sevdası mı desem!
Bir anlam veremezsin.
Kendini unutur, bütün duaların onlar için olur;
“Allah’ım çocuklarıma kolaylık ver, onları iyi insanlarla muhatap et, kötü alışkanlıklardan koru, iyi bir iş – iyi bir eş” gibi dualar edersin.
Hayat bu işte... Düne kadar siz hayal peşinde koşarken, bugün çocukların için çırpınırsın ama zamanın evlatları bunu anlarlar mı, kıymet bilirler mi? Anne ve babalarının değerini bilirler mi? kapıların arkasında neler yaşandığını evlatlar (istisnalar hariç) pek bilmez.
Tüm bunlara rağmen, anne-baba için çocuklar Allah’tan bize emanet ve canlarından bir candır.
Saygılarımla….!
27.08.2021 Havva MUTLUCAN