BÖLÜM - 10
MÜZELER,
KEÇE YAPIMI
Müzeler, geçmişi avuçlarınıza aldığınız yerlerdir!..
Isparta’da kaç müze var? Beş tane: Isparta Müzesi, Isparta Etnografya Halı ve Kilim Müzesi, Süleyman Demirel Demokrasi ve Kalkınma Müzesi, Yalvaç Müzesi ve Uluborlu Müzesi
Bunlardan Isparta Müzesi ile Etnografya Halı ve Kilim Müzesi Isparta merkezde.
Tarihî Müze diyebileceğimiz Isparta Müzesi, Nazmiye Demirel İlköğretim Okulunun hemen yanında, Vergi Dairesinin arkasında. Etnografya Halı ve Kilim Müzesi de Gökçay Mesireliği’ne girişte on katlı bina.
Konumuz Etnografya Müzesi ve keçe yapımı.
Her katta Isparta’ya özgü objeler yer alıyor; özellikle halı ve kilimler.
Isparta düne kadar el halı dokumacılığında isim yapmış bir yerdi. Ispartalı kadınlarımızın ve genç kızlarımızın alın terleri ve göz nurları ile yaptıkları halılar Türkiye’nin her yerine ulaşıyordu. Şehir merkezde, kasabalarda, köylerde dokuma tezgah ürünü halılar Isparta halkının en büyük gelir kaynaklarından biriydi. Artık dağ köylerimizde bile duyulan kirkit seslerinin yerini fabrikalar aldı. El dokumacılığı ile üretilenlerin yerini fabrika halıları aldı. Böylece el sanatı halıcılığı, fabrika dişlerinin arasında yok olup gitti. Bugün belki, kesin olmamakla birlikte, bir iki evde dokuma tezgahı vardır!..
Etnografya Müzesi’nin de değeri işte bu noktada kendini hissettiriyor. Isparta’nın anılarında kalan el tezgâhlarında dokunmuş halı ve kilimleri görünce kendinizi geçmişe doğru bir yolculuğa çıkarıyorsunuz. Eskileri hatırlıyor, dokuma tezgâhlarında annelerinizin, ablalarınızın, kız kardeşlerinizin kahkahalarını, şarkı ve türkülerini yüreğinizin derinliklerinde hissediyorsunuz. Isparta’nın geçmişini geleceğe taşıyan bu müzede el halıları ile birlikte, kilimlere, heybelere, yolluklara, ev eşyalarına ve fabrika halılarına dokunuyor, geçmişi avuçlarınıza alıyorsunuz. Duvar ve yer halılarının zengin motiflerin sanattaki üstün gösterişi insanı adeta büyülüyor.
Ayrı bir his… Isparta’nın yıllar öncesini yaşamak ve Davraz esintisini yüzünüzde hissetmek istiyorsanız bu müzeyi mutlaka ve mutlaka görmelisiniz!.. Bu müze Isparta’nın bir başka güzel yüzü!..
Gelelim keçeye… Keçe, unutulmaya yüz tutmuş ürünlerden biri. Kitaplarda yaşasın, Isparta tarihindeki yerini alsın diye keçeden söz etmek istiyoruz. Maalesef yeni kuşaklar keçeyi bilmiyorlar.
Orta Asya Türklerinden başlayarak günümüze gelinceye değin keçe kullanımı sürüp gidiyor. Özellikle Selçuklular ve Osmanlılar çadırlarını, otağlarını hep keçeden yapmışlar. Bunlar eskilerde kaldı. Bugün de keçe kullanılıyor ama sınırlı. Birkaç evde yolluk veya namazlık olarak kullanılan keçe, çobanların sırtlarında da kepenek olarak kullanılıyor. Koyun yününden, yapağıdan yapılan keçeler tepme tekniği ile yapıldığından dolayı son derece serttir ve bu sertliğinden dolayı da hem soğuğu hem suyu geçirmez.
Yıkanan yünler, çer çöpten temizlenir ve el ile veya yün atma yayı ile tiftik tiftik ayrılır. Bunlar temiz bir serginin üzerine kalınlıkları aynı gelecek şekilde yayılır; hafif ıslatılır. Islanan yün ve sergi iki veya daha fazla kişi tarafından dürülür. Dürülen yünler ustaların ayakları ile yuvarlatılarak dövülür. Sertleşme işi usta ve çırakların ayakları altında saatlerce, günlerce sürer. Usta ne zaman,” Bitti!.” derse keçe meydana gelmiş demektir.
Ayrıca bir de kıl çadır veya heybeler, çoraplar vardır. Bunları keçe ile karıştırmamak gerekir. Bunlar keçi kılından yapılır. Eskiden küçük çadırların yanı sıra büyük çadırlar da kıl çadır şeklinde olurdu. Şimdi ise dinlenme yerlerinde “kıl çadır” nostaljisi yaşanmakta. Keçi kılı öylesine serttir ki yapılan kıl çoraplar ayağı hiç üşütmezler. Bu yüzden avcılar kışın kıl çorapları tercih ederler.
Günümüzde keçe yolluklar, namazlıklar(seccade), heybeler, çadırlar; kıl çoraplar, kıl çadırlar gibi el ürünleri, tezgâh ürünleri yok!.. Hepsi Ispartalıların anılarında veya müzelerinde…
Müzeler, geçmişi avuçlarına aldığınız yerlerdir!..
- İlhan Şimşek