BÖLÜM 4
ISPARTA ÜÇGENİ
ÜZÜM – İPLİK - KARPUZ PAZARI(1)
Geçmiş, günümüzün aynası…
Isparta üçgeni tarih dolu, sosyal hayat dolu, anı dolu!…
Kaymakkapı ana kucağı gibi!.. Isparta’nın merkezi… Geleni gideni kucaklar. Bu üçlü Kaymakkapı’nın çemberinde.
Üzüm Pazarı, 400 yıllık. Mimar Sinan Camisinin hemen güneye bakan arkasında bir arasta. Kolay değil Isparta’nın 36 çeşit üzümünü pazarlamak. O tarihlerde Isparta’nın her yanı bağ, bahçe. En çok da üzüm bağı. Toprak üzüm için birebir… Dimnit, gemre, kızıl dimnit, Burdur dimnit, razaki, büzgüle ve çeşitleri, kadın parmağı, aküzüm, misket, pembe çavuş, horoz ibiği…
Bağlardan heybeler, sepetler içinde eşeklerle ve at arabalarıyla gelen yaş ve kuru üzümler şimdiki üzüm Pazarı mevkine getirilir ve satışa sunulurdu. Bütün üzümler bu kısımda alanı doldururdu.
Üzümler satıldıktan sonra üzümcü köyüne eli boş dönmez. Evinin ihtiyaçlarını şehirden karşılar. Kazanılan para ile çoluk çocuğa ayakkabı, pantolon, etek, gömlek, manifatura, iplik, yün alır. Hele hele çarşı ekmeği somun veya pide heybede olmadı mı bir şey almış sayılmazsın köye dönerken!.. Çocuklar fırın ekmeğini görünce bayram ederlerdi.
Şimdi arastada üzümler anılarda kaldı; artık üzüm yok, satılmıyor. Üzüm yerine kuyumcu, saatçi, nayloncu, yumakçı, tatlıcı, turşucu, spor malzemecisi, takı satıcıları küçük küçük dükkanlarda ticaret yapıyor.
Üzüm pazarının karşısında, kuzeye bakan cephede, dikkati çeken ve her bir üzüm tanesinde Allah’ın yüz bir adı yazılı büyük bir üzüm salkımı objesi var. Belediye yaptırdı. Süleyman Demirel Heykelinin hemen yanında. Görkemli görünüyor!..
Öte taraftan Isparta’da eskilerin üzüm bağları da kalmadı. Yerlerine beton binalar dikildi. Tarım alanları kendi ellerimizle mahvedildi!.. Hâlâ da devam ediyoruz!..
Üzüm pazarının karşısında Halil Hamit Paşa cami var. Bu caminin diğer adı İplilikçi Cami. Çünkü caminin önü arkası İplik Pazarı. Üzüm pazarı ile aynı yaşta, 400 yıllık. Eskiden bağ, bahçe işi birinci sırada olan Isparta’da hayvancılık da ileri derecede imiş. Bu yüzden yün işi de bağcılığa paralel gitmiş. Dokuma halıcılık da gelişmiş olduğu için özellikle yün çok değerli. Hayvanı olanlar yünlerini, eğirme iplerini buraya getirir satarmış. Evlerinde dokuma tezgahları olan Ispartalılar buradan ham yünleri alıp evlerinde keğirmen(kirmen) ile bunları iplik yapar, boyar ve tezgahta kullanırdı. Yahut hazır alınan ipleri tezgâhlarına takar halı ve kilimini dokurdu. Ayrıca kadınlarımız, kızlarımız bu iplerle fanila, çorap, kazak, hırka örer kışa hazırlık yapardı.
İplik Pazarının ipliği artık tarihte, nostaljide kaldı. İpliğin yerini Ispartalının ürettiği yaş sebze ve meyvelerle birlikte, badem, kuru üzüm, vişne kurusu, tarhana, ıhlamur, kekik gibi ürünler aldı. Kısaca artık burası köylünün sebze pazarı.
Karpuz Pazarı, şu anda Kaymakkapı’daki Süleyman Demirel Heykelinin karşısında yer alan Belediye İş Hanı’nın olduğu yer. Manifaturacılar Çarşısı’nın karşısı.
Isparta tarımı seven bir belde dedik ya, toprağı nasıl üzümün yetişmesine uygun kumlu toprak ise bu kumlu toprakta karpuz da çok iyi yetişir. Dolayısıyla Isparta karpuz bakımından dışa bağımlı değil. Türkiye’de karpuz bu denli çok değilken Ispartalı karpuz sıkıntısı çekmemiş. Üretilen karpuzlar bu alana getirilir satılırmış. Bu nedenle buraya da Karpuz Pazarı denmiş.
Bildiğimiz gibi burada bir de çeşmemiz var. Halkın bir kısmı bu çeşmeye “karbuz Çeşmesi” derken bir kısmı da “Karpuz Çeşmesi” diyor. Suyu soğuk olduğu için halkın yakıştırması “Karbuz” şeklindedir. Doğrusu ise Karpuz Pazarı’ndan dolayı Böcüzade Süleyman Sami’nin de söylediği gibi “Karpuz” denmesi doğrudur(2). Doğru olana da itirazımız yok halkın yakıştırmasına da… Önemli olan suyun kesilmemesi…
(1) Isparta Tarihi, 2012, sh. 123-177-178 Böcüzade Süleyman Sami. Hazırlayan: Hasan Babacan
Böcüzade, bu üçgenin dışında Tuz Pazarı’nın şimdiki Mimar Sinan Camisinin hemen yanında; Buğday pazarının İplikçi Camisinin hemen yanında ve Karpuz Pazarının yakınında da Buğday ve Lahana pazarlarının kurulduğundan söz etmektedir.
(2) Isparta Tarihi,2012, sah. 178, Böcüzade Süleyman Sami
- İlhan ŞİMŞEK