Bölüm 3
ISPARTA’DA ISINMA-SOBA KÜLTÜRÜ
Kültür, bize atalarımızdan miras…
Dünyanın ortak kültürünü oluşturan ısınma kültürü Isparta’da yakın tarihe kadar odun veya kömür sobası ile olurdu. Daha sonra ise kömürlü kaloriferler çıktı. Evler, okullar, kamu kurumları ve kuruluşlar kalorifer sayesinde sobadan kurutuldu.
Eskiden, evlerimizin vazgeçilmez ısı aracı, sobanın da çeşitleri vardı: odun sobası, kömür sobası. Fakir aileler genelde odun sobası kullanırken hali vakti yerinde olanlar kömür sobası kullanırdı. Sobanın dışında ateş mangalları da yardımcı ısınma araçlarıydı.
Bu bağlamda şimdiki gençlere ateş mangalı veya iskele(iskemle) nedir,diye sorduğumuzda net cevaplar alamıyoruz. Odun sobası kullanan evlerde birer ateş mangal bulunurdu. Odun sobasının harlı ateşi söndükten sonra köz halindeki odun parçaları mangala alınırdı. Bakırdan yapılan mangallar ateşe dayanıklıydı. Mangala alınan köz odayı ısıtmaya devam ederdi. Böylece odundan son haline varıncaya değin yararlanılırdı.
Ayrıca bu mangalın ortasına demirden yapılmış bir üç ayaklı ayaklık konur ve bu ayaklığın üzerine yemek tenceresi veya çaydanlık konurdu. Böylece mangaldaki köz hem odanın sıcaklığını korur hem üzerine konan tenceredeki yemeği pişirir veya çaydanlıktaki suyu ısıtarak çayı demlerdi. Hatta ve hatta mangal ateşinde mısır patlatılır, kestane pişirilirdi.
Mangalda pişen çayın, kahvenin tadı bir başka güzel olurdu!..
Bazı evlerde ise ateş dolu mangal, ayakları kısa bir masanın altına konur, masanın üstüne geniş bir örtü örtülür sıcaklık korunurdu. Büyükler dahil küçükler ayaklarını beline kadar sıcak örtünün altına sokardı. İşte bu tür örtülü mangal işlemine iskele veya bazı yerlerde iskemle denir. İskelenin dört bir tarafına oturmuş olanlar birbirlerine masallar, hikayeler anlatır, bilmeceler sorardı. Örtünün altında ilerleyen saatlerde kurutulan meyveler, havuç ve kuru yemişler getirilirdi. Bunlar neşe içinde yenirdi.
Uzun kış gecelerinin en büyük eğlencelerinden biri bu iskelelerdi.
Şimdi bunların hiçbiri yok!.. Çünkü bazı köylerin dışında odun sobası kalmadı.
Zamanla odun sobasının yerini tutan kömür sobaları da Ispartalının ısınma kültüründe önemli bir yer tutar. Uzun süre kömür sobası kullanan evlerde de kömür sobasının üstüne konan yemekler pişer, çaylar demlenir; ibrik ve güğüm dediğimiz su kaplarıyla sular ısıtılırdı. Isınan bu sulardan, yemek suyundan kış günlerinde abdest suyuna varıncaya değin, yararlanırdı.
Ayrıca Isparta’ya 1934 ve 1936 yıllarında Balkan göçmenlerin(1) getirdiği guzineli (kuzineli) sobalar vardı. Göçmen sobası da denilen bu sobalar odun sobası veya kömür sobası gibi dikine olmayıp yatayına sobalardı. Bu sobalarda birkaç odacık bulunurdu. Bu odacıklar yanan sobanın etkisi ile ısınır ve bu odalara konan yemekler, börekler pişerdi. Yine bu sobanın üzerinden de diğer sobalardaki gibi yararlanılırdı. Kısaca kuzineli soba diğer sobalara göre çok amaçlı bir sobaydı. Bir taşla birkaç kuş birden vurulurdu bu soba sayesinde.
Artık bu sobalar yok. Hepsi Isparta’nın hatta Türkiye’nin mazisinde bir anı olarak kaldı.
Türkiye’nin ve buna paralel olarak Isparta’nın bilinç seviyesi ve ekonomisi yükseldikçe odun sobası terk edilip yerini kömür sobası almaya başladı. Son zamanlarda ise kömür kaynaklı kaloriferler kullanılmaya başlandı.
Şimdikiler bilir mi bilmem ama tüplü sobalar kullanıldı bir zamanlar Isparta’da. Tüplü sobaların gaz kaçağı yüzünden nice evler yanarken gaz zehirlenmesiyle nice canlar yitirildi. Tehlikeli bir soba idi tüplü sobalar.
Elektrikli sobalar da kullanıldı bazı evlerde ve işyerlerinde. O da tehlikeli bir ısınma aracıydı. Elektrikli sobalar hem maliyet açısından yüksekti hem ısıtmada yeterli değildi, önünü ısıtır arkanı buz gibi bırakırdı.
Bugün bunlar Isparta’da yer almıyor. Isparta’da on yıl öncesinde hizmete giren doğal gaz, Ispartalıları büyük bir yükten kurtardı. Doğal gaz hem güvenli hem temiz bir yakıt. Doğal gaz ilçelerimize ve köylerimize değin yayılıyor. Memnuniyet verici…
---------------------------------------------------------------------------
- *Bulgaristan’dan Türkiye’ye Göçler, 2014,Mehmet Pınar. sh. 64. 1923’te Bulgaristan’dan Türkiye’ye 500 000 Türk göç etmiştir.
*Türk Dünyası, Bulgaristan Türkleri, 1950’de 52.000, 1951’de 102.000 Türk Türkiye’ye göç etmiştir.
*A’dan Z’ye Isparta’nın El Kitabı,2006,Sümer Şenol, sh.95