GÖLÜMÜZÜN SU ÜRÜNLERİ DENGESİ, NEDEN BOZULDU?!!!
EĞİRDİR SU ÜRÜNLERİ YÜKSEK OKULUNUN KURUCU MÜDÜRÜ / SU ÜRÜNLERİ FAKÜLTEMİZİN İLK DEKANI PROF.DR. METİN TİMUR’LA TELE RÖPORTAJ:
Zeki TARHAN – ANKARA
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Su Ürünleri Fakültesi nasıl yapılırmış?!!! Bu soru işareti, Prof. TİMUR’un kafasında çözülmesi gereken belki de üç bilinmeyenli bir denklemdi… Yüksek Okulun mutlaka FAKÜLTE olması, Eğirdir için bir prestij meselesiydi adeta… Ve de kaçınılmazdı. Çünkü; Fakülte olmak için, Yüksek Okulumuzun teknik altyapısı, Akademik gücü ve öğrenci potansiyeli ile her şeyden önemlisi, GÖL’le iç içeliği, bu olguyu zorunlu kılıyordu…
***
ÖZAL’lı yıllar… ÖZAL, başbakan olarak Eğirdir Kemik Hastalıkları Hastanesinin, 600 yataktan 1000 yatak kapasitesine çıkarılması nedeniyle düzenlenen törene katılmak üzere Eğirdir’e gelir ve açılış için kurdeleler kesilir…
Daha sonra, Kervansaray yakınlarında, Yüksek Okulumuz için, prefabrik bir yapı şeklindeki Öğrenci yurdunun açılışı yapılacaktır… Yurt binası, Semra ÖZAL’a açtırılır. Yurt binası, açılmasına açılır ama, hiçbir öğrenci bu yurtta kalmaz. 75 kadar Bulgar göçmeni yerleştirilir bu prefabrik yurt binasına. Sonraki süreçlerde ise; Staj için gelenler konaklar bu binada.
***
Kum saatinde zaman ilerlemektedir… MAREM (=Meyvecilik Araştırma Enstitüsü) yerleşkesinde, 100 kişilik bir öğrenci kapasitesine sahip YURT BİNASI yükselir… Kızlı – oğlanlı bu yurt binası, belki de Fakülteye giden yolun müjdeleyicisidir… Bina; iki katlıdır, üst katta 50 kişilik kız öğrenciler, alt katta da 50 kişilik öğrenciler kalmaktadır…
***
Semra ÖZAL’ın açılış kurdelesini kestiği Prefabrik binanın açılış töreninden sonra, kalabalığı yararak ve başbakan ÖZAL’ın korumalarını da aşarak, ÖZAL’a iki soru yönelttim. Bu iki sorunun biri Fakülte ile diğeri ise, ELMA ile ilgiliydi. İşte başbakan ÖZAL ve TARHAN diyalogu:
TARHAN – Sayın başbakanım, Eğirdir’in iki sorunuyla ilgili çözüm bekleyen iki soru yöneltmek istiyorum.
ÖZAL – n’apcaksın?
TARHAN – Efendim, Su Ürünleri Yüksek Okulumuzun Fakülte olmasını istiyoruz… Fakülte olmak için; gerekli teknik altyapısı, yetişmiş ve donanımlı akademik gücü, mevcut öğrenci potansiyeli, ayrıca Gölle iç içe liği ile FAKÜLTE statüsüne kavuşmasını hak ediyor diye düşünüyoruz…
ÖZAL – Bunu, YÖK’le bir konuşmak lazım. Ona göre hareket ederiz…Bi bakalım buna…
TARHAN – İkinci sorum; Elmacığımız ile ilgili sayın başbakanım. Elma üreticilerimiz çok zor durumda… Elma stokları satılmayı bekliyor… Elmalarımızı hayvanlara yem olarak veriyoruz… Dere ve çay kenarlarına, yol kıyılarına atılıyor elmalar… Devletimizin tarımsal arz ve talebe müdahalesini düşünüyor musunuz? Niğdeli patates üreticileri de aynı dertten müzdaripl er.
ÖZAL – Hayır!!! Hayır!!! Herkes hesabını kitabını iyi yapsın!!!
***
…Evet, tüm AB ülkeleri tarımsal üretimi ve tarımı destekler, sübvansiyona başvururken biz, bunu tam tersi bir politika izliyorduk… Ve bu anlayış; VAHŞİ KAPİTALİZMİN ÇİRKİN YÜZÜYDÜ. ÖZAL ise, bir zamanların NEO LİBERALİZMİN somut temsilcisiydi.
***
Su Ürünleri Fakültesi, İMECE usulü ile nasıl yapılır mış?!!! Bu soru, Prof. TİMUR’un kafasını sürekli meşgul ediyor ve mutlaka çözüme ulaşmanın yollarını arıyordu… Sonunda YÖK’ e taşıyordu sorunu… Ve Rektör, zamanın parasıyla, (5 milyar 50 bin lira ile) 4 katlı Fakülte binasını dikiyordu SAREM’in karşısına.
…Ve temelinden; kazılırsa sayılamayacak kadar bozuk paraların çıkacağı bir yapıydı bu!!!
DEVAM EDECEK…
BİZİ İZLEMEYE DEVAM…
GELECEK YAZI: KEREVİTTE BİLMEDİKLERİMİZ!!!