AKIN 50 YAŞINDA!

eğirdir haber,akın gazetesi,egirdir haberler,son dakika,AKIN 50 YAŞINDA!
Haberin Tarihi: 11.1.2021 10:44:04 - Okunma Sayısı:1209 defa okundu.

Türlü zorluklar içerisinde eğilip bükülmeden, tarafsızlığını koruyup halkın sesine kulak vererek aynı zamanda halkın sesi olarak yarım asırdır yayın hayatını sürdüren AKIN, kent belleğine dönüşmüş arşivi ve teknolojiye ayak uydurabilen yapısı ile birlikte yoluna emin adımlarla devam ediyor.

AKIN 50 YAŞINDA!

             Türlü zorluklar içerisinde eğilip bükülmeden, tarafsızlığını koruyup halkın sesine kulak vererek aynı zamanda halkın sesi olarak yarım asırdır yayın hayatını sürdüren AKIN, kent belleğine dönüşmüş arşivi ve teknolojiye ayak uydurabilen yapısı ile birlikte yoluna emin adımlarla devam ediyor.

            Eğirdir Akın Gazetesi, kuruluşundan bugüne okurlarının verdiği destek ve güven ile doğru, tarafsız ve objektif yayıncılık anlayışıyla yarım asrı geride bıraktı. Kuruluşundan bu yana geçirdiğimiz yıllar içinde her gün birbirinden önemli haber ve yazılarla tarihe not düşen Akın Gazetesi’nin arşivi Eğirdir’in âdeta yaşayan tarihi haline geldi.

            50 yılda sadece Eğirdir’de değil tüm dünyada büyük değişimler yaşandı. AKIN gazetesi de bu yıllarda, yerinde durmak yerine gelişerek büyümeye devam etti. Kurşun harflerle hazırlanan Gazete olarak başlayan basın yolculuğunu bugün bilgisayar dizgisi, ofset baskı ve titiz bir çalışmayla sürdüren AKIN, internet üzerinden de anlık olarak okuyucularına ulaşmayı başarabildi. Her gün dünyanın birçok ülkesinden okuyucular, gurbetteki hemşehrilerimiz Akın Gazetesi’ni internet üzerinden (www.egirdirakingazetesi.com.tr) takip eder hale geldiler. Bu süre zarfında değişmeyen tek şey ise kurucu Ali Sinan’ın ilk günkü heyecanı ve cesareti ile benimsediği “ilkeli habercilik anlayışı” oldu.

            Akın’ı anlatırken kurucusu Ali Sinan’a değinmemek elbette yanlış olacaktır. Eğirdir Akın Gazetesi İmtiyaz Sahibi Abdullah Kemal Sinan’ın dilinden düşürmediği, “rol model” olarak tariflediği babası Ali Sinan, 1929 yılında Eğirdir’de dünyaya gelmiştir. Eğirdir'in tanınmış Hamamcılar sülalesinden Hacı Abdullah Sinan’ın oğludur. 54 yıllık yaşamına pekçok meslek sığdıran ama gazeteciliği her zaman ön planda tutan Ali Sinan, gazetecilik adımlarını ilk kez 1953-1954 yıllarında Ankara’da radyo konuşmaları ile attı. Konuşmaları hep Eğirdir üzerine olan Sinan, o yıllarda Hürriyet Gazetesinde de muhabirliğe başlamış aynı zamanda da yazılarını Eğirdir’e, GölSesi gazetesine göndererek memleketi için yazmaya başlamıştır. Nisan 1954 tarihinde yayın hayatına başlayan “HalkSesi” gazetesinde Yazı işleri müdürü ve başyazar görevlerini üstlenen Ali Sinan, gözüpek bir gazeteci olarak dikkat çekmeye devam ediyordu.

            Ali Sinan’ın, bir türlü vazgeçmediği gazetecilik ve memleket tutkusu ile AKIN doğdu!

            AKIN, Eğirdir Kesiktaş yokuşunun hemen başında kurulan ufak bir matbaada, 11 Ocak 1971 tarihinde yayım hayatına başladı. Kısa zaman içerisinde Isparta’da köklü gazeteler ile boy ölçüşür hale gelen AKIN’a, gündemi işleyen ve olayların üzerine cesaretle giden Ali Sinan’ın başyazıları ile Eğirdir okuru sahip çıktı. Ali Sinan, 14 Ocak 1971 Perşembe günü çıkan ilk başyazısında“Kim ne söylerse söylesin hiçbir kuvvet bu memleketçi yolumuzdan çeviremeyecektir” diyerek AKIN’ın bugünlere ulaşmasının altında yatan nedenlerinin ipucunu vermekteydi…

            AKIN Gazetesi sergilediği dik duruşu ile halk tarafından beğeni toplarken kimi kesime de büyük rahatsızlık vermektedir. Gazeteciliğin kaderinde olan bu durum Gazetenin hayatta kalma mücadelesini zorlaştırmış ancak vazgeçirememiştir. Bu mücadele çerçevesinde pek çok kez yerinden edinilmek istenen gazete, Kasım 1973 tarihinde Eğirdir Kalesinin yanında Ali Sinan’ın ahşaptan yaptığı 30 metrekarelik bir barakada, 1974 yılında Kale Sokak'ta bir dükkanda, 1978 yılından itibaren şu anda Sinan Ofset Tesislerinin bulunduğu binada yayın hayatına devam etmektedir.

            Zorlukların üstesinden bir bir gelen, mücadeleci, gözüpek, memleket sevdalısı Ali Sinan’ın 1983 yılında yaşamını kaybetmesi ile bayrağı büyük bir gurur ile oğlu, gazetenin şu anki imtiyaz sahibi Abdullah Kemal Sinan devralmıştır ve 12 Kasım 1983 tarihli gazeteye “Görevi Devraldım” başlığı ile şu satırları yazmıştır…

            “…Ben Ali Sinan’ın oğluyum. Rahmetli babam Ali Sinan’ın hayatını adadığı ve bir harf hatasının çıkmasına dahi tahammül etmediği gazeteniz AKIN’ı yaşatmaya kararlıyım. Rahmetli babamın bana olan güvenini sarsmamak için hemşehrilerimin de destekleriyle ben de hayatımı AKIN’a adıyorum.

 

Mertliği, dürüstlüğü daima ön planda tutan babamın. “Kırıl, fakat eğilme! Ve Kalemini kimseye satma!” öğütleri her an kulağımda çınlayacağından, tarafsızlığımı kesinlikle muhafaza edip, rahmetli babam gibi, kimseye alet olmayacağım.”

            Akın Gazetesi’nin ikinci dönemi olarak adlandırabileceğimiz bu süreçte Abdullah Kemal Sinan yukarıda belirtildiği gibi asla taviz vermeden yolunda ilerlemiştir. Yabancısı olmadığı bu işin mutfağından gelen Abdullah Sinan, gece gündüz demeden hem haber peşinde koşmuş hem de dizgi ve baskı ile neredeyse 7/24 çalışma temposu ile mücadelesini sürdürmüştür.

            Özellikle dijital çağ öncesi bir gazetenin sürekliliğini sağlamanın temel gerekliliklerinden biri de işleyen, sorunsuz bir matbaadır. 13-14 yaşlarında gazetelerin el pedalı ile basıldığı dönemlerde işi ile tanışan Abdullah Kemal Sinan, o günleri şöyle anlatıyor:

            "Siyah beyaz gazetemizin yazıları tek tek elde diziliyor, baskı makinesine kağıt birer birer sallayarak veriliyordu. Gazete basıldıktan sonra sayfalardaki dizilen yazıların harflerin tek tek yine hurufat kasasındaki yerlerine yerleştirilmesi gerekiyordu. Çok dikkatle yapılması gereken bir işti. Çünkü her harfin yeri ayrıydı. Yanlışlıkla oraya başka bir harf girerse, sonraki gazete dizilirken harflerin tekrar kontrol imkanı olmadığı için yanlış yazılabilirdi. Çok zahmetli bir çalışmaydı. Haber için önce notlar alınıyor, daktiloda ya da el yazısı ile yazılıyor, hurufat kasasının başına geçip elle kumpasa diziliyor, gale dediğimiz teknelere sıralanıp mizanpajı yapılacak sayfalara yerleştirilip bir prova baskısı alınarak tashihi (düzeltmeler) yapıldıktan sonra basılıyordu. Resim çekip gazetede kullanma şansımız yoktu. Genellikle Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü tarafından klişe yapılıp gönderilen devlet büyüklerinin resimlerini kullanırdık. Özel haberlerimiz için çektiğimiz resimleri basmak için İstanbul'a gönderip klişe yaptırırdık."

            1976’ya gelindiğinde dönemin en ileri baskı teknolojilerinden ENTERTİP denilen dizgi makinesi matbaaya girmişti. Harfler artık elle değil bir makine yardımı ile diziliyor, kalıplar oluşturuluyordu. Tek tek harflerle uğraşılmıyor, dizilen harflerin tekrar yerine dağıtılması için zaman harcanmıyordu. İstanbul’a otobüs ile gidilip temin edilen klişeli yıllar devam ederken kurşun harfler satır olarak dizilip dökülüyordu. Hazırlanan satırlar baskı sonrası tekrar kurşun kazanına atılıp eritiliyor ve 280 derecede kaynatılıyordu. Entertip ile işler biraz daha kolaylaşsa da bugüne kıyasla oldukça meşakkatli bir işti.

            Eğirdir Akın Gazetesi İmtiyaz Sahibi Abdullah K. Sinan, sadece gazete çıkarmakla kalmamış gelişen teknolojiyi takip ederek çağdaş bir matbaayı da ilçeye kazandırmıştır. Bu anlamda belki de pekçok kişiye nasip olamayacak derecede mesleğin tüm sürecini deneyimleyen Sinan, bugün tecrübesi ile ışık saçarak pekçok matbaacı ve gazeteciyi de mesleğe kazandırmıştır.

            1997 yılında ise AKIN, ofset teknolojisi ile tanıştı. Bilgisayarların devreye girdiği bu teknoloji basım alanında bir milat oluşturmuştu. Bu değişim devam ederken Akın Gazetesi ve Sinan Ofset tesisleri de giderek büyümeye ve kendini geliştirmeye devam etti.

            Sinan Matbaası ofset teknolojisi ile tanışırken, AKIN Gazetesi de Yazı İşleri Nilgün Sinan ile tanıştı. Bu süreci AKIN’ın 3'ncü dönemi olarak adlandırabiliriz. Hayatın tüm zorluklarında eşini yalnız bırakmayan Nilgün Sinan, artık kadınların da iş yaşamında daha fazla var olmaya başladığı yıllarda belki de sadece hobi amaçlı başladığı “yazma” serüveninde “Gazetenin Beyni” oldu. Nilgün Sinan, her gece ve gündüz, AKIN’a neredeyse çocuklarından ayırmayacak şekilde emeğini verdi. Bu emeklerinin karşılığında Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Basın Kartı Komisyonu tarafından verilen eski adı ile "Basın Şeref Kartı", yeni adıyla "Sürekli Basın Kartı" almaya hak kazanan Nilgün Sinan, Isparta’da Sürekli Basın Kartı sahibi 3 kişiden biri ve tek kadın gazeteci ünvanını almış oldu. Sıkı bir yazı işleri müdürü ile güvende olan AKIN, aynı zamanda kurumsallaşma yolunda da ilk önemli adımlarını atmış oldu. AKIN, artık çoklu bir aklın ortak ürünü haline gelerek “yeni dünyaya” hazır hale geldi.

 

YENİ DÜNYA: DijitalÇağ

            Bugün içinde buluduğumuz çağ ile birlikte daha evvelinde pek de benzeri olmayan bir değişim gözlenmektedir. Bu değişim ile birlikte gazetelerin pek çoğu kaybolurken adapte olabilenler yeni görevlerini sürdürmektedirler.

            Kurulduğu günden bu yana hiç ara vermeden yolunda ilerleyen ve Türkiye’de bu kadar uzun süre yayın hayatına devam edebilen sayılı yerel gazetelerden biri haline gelen AKIN, büyük bir özveri ile hem günlük fiziki gazete olarak hem de teknolojinin son imkanlarını kullanarak internet üzerinden yayın yapmaya devam ederken, 50 yıllık arşivini dijital ortamda okuyucularının hizmetine sunmuş ve bugün pek çok gazetenin yapamadığını yapmıştır.

            AKIN, bugün sadece kent ölçeğinde haber verme/iletme aracı olarak değil aynı zamanda kentin tüm dünyaya açılan penceresi haline gelmiştir. Bu sayede kentin tanıtılmasında, kentin sorunlarını sadece kentli ile paylaşmaktan öte tüm insanlar ile paylaşarak belli bir tartışma zemini oluşturulmasına ve çözümler üretilmesine ciddi oranda katkı sağlamaktadır.

            Öte yandan AKIN, bugün büyük bir kent arşivi haline gelmiştir. En özel anımıza ait olan bir fotoğrafı bile basmayıp dijital karanlığa teslim ettiğimiz bu zamanda AKIN’ın fiziksel olarak da yayınına devam etmesinin temelinde kentin birikimi yatmaktadır. Yarım asırdır aralıksız olarak yayımlanan AKIN, o tarihten itibaren KENT hakkındaki tüm bilgiyi arşivinde saklayarak geleceğe kültürümüzü, yaşadıklarımızı yani bizi aktaracak güce sahiptir. Bugün kendi arşivi dışında, Ankara Milli Kütüphane’de de ilk günden beri her sayfası saklanan AKIN, gelecek kuşaklara KENT ve KENTLİ özelinde ciddi bir kaynak olarak aktarılacaktır.

            Yazımızın sonunu AKIN Gazetesi İmtiyaz Sahibi Abdullah Kemal Sinan’ın anlamlı yazısı ile bitirmek yanlış olmayacaktır…

 

“Kurulduğumuz günden bu yana, bazen öyle haberler yaptık ki, gündem belirledik…

Kamuoyu oluşturulduk, kimi yanlışların düzeltilmesine vesile olduk…

Bazen en mutlu haberleri verdik. Kimimizin düğününü, kimimizin bir başarısını… Hep birlikte mutlu olduk bu haberlerle…

            Bazen en hüzünlü haberleri verdik, istemeye istemeye… En yakınımızın hastalık ya da vefat haberini de biz yazdık, vatan uğruna şehit düşen gencecik bir fidanın haberini de…

Koştura koştura habere gidip sizlere en güzel şekilde ulaştırmak için nefes nefese yazdık haberlerimizi. Yorumunu, grafik tasarımını en ince ayrıntısına kadar atlamadan…

Sorumlu yayın anlayışıyla tarihteki yerini alan Eğirdir Akın Gazetesi, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Kurucumuz Ali Sinan'ın ilk günkü heyecanı ve cesaretiyle yürümeye devam edecektir…” Abdullah K. Sinan, AKIN 10.01.2019

- Kum Saati Dergisi

Bu Haberi Paylaş


  • eğirdir,egirdir haber,akın gazetesi

Yorum Yap