MARTI (8.Bölüm)

eğirdir haber,akın gazetesi,egirdir haberler,son dakika,MARTI (8.Bölüm)
Haberin Tarihi: 12.11.2020 10:03:06 - Okunma Sayısı:21912 defa okundu.

Şehriban Demirbaş Yazdı

ŞEHİRBAN DEMİRBAŞ

MARTI

(8.BÖLÜM)

Fuat çok seyahat eden, iletişimi kuvvetli, dolayısıyla sosyal bir karaktere sahip dünyanın birçok yerinde arkadaşı olan bir adamdı. Bu özellikler de bu kadar geniş bir kültürü bir araya getirmek için iyi bir fırsat olmuştu onun için. Hemen hemen her bir tablo farklı milletlere ait ressamların eserleriydi. Fuat’ a göre burada tablosu bulunan her bir ressam geleceğin Salvador Dali’ si, Pablo Picasso’ suydu.

Fuat son tabloyu anlatırken ben de ressamın ruhuna ulaşmaya çalışıyordum.

Tablolar gerçekten ilgi çekici ve sorgulayıcı bir tavır içerisindeydi. Etkilenmiştim. O sırada Fuat’ın sesiyle irkildim. Arkama döndüğümde Fuat  ’İşte koleksiyonumun en gözde tabloları‘’ diyerek galerinin ortasında duran tabloları işaret etti. Tabloların arkasında olduğum için eserleri göremiyordum. Fuat’ın yanına doğru yürüdüm.

Ben yürürken anlatmaya devam eden Fuat;  ‘’ressam Türk’’  dedi. İlgim ve merakım artmıştı. Fuat’ın yanına ulaştığımda gördüğüm tabloları algılamaya çalışıyordum.

Adı Süreyya Tekin dedi. İsmini senden kilometrelerce uzakta seni tanımayan bir birinin ağzından duyuşum ve seyrettiğim tabloların sana ait oluşu…  Süreyya sana bu duyguyu anlatmam imkansız. Hem tarifsiz bir sevinç hem de büyük bir acıydı.

Bedenimde yüksek bir ısı hissediyordum. Sırtımdan aşağı inen her bir ter damlasının ritminde kayboluyordum.

Fuat bana seni anlattıkça kalp atış hızım artıyor, onu yakalayamıyordum. Seni öyle büyük bir hayranlıkla anlatıyordu ki onun seni benden daha iyi tanıyormuş hissine kapıldığım anlar oldu. 

Sokaklarında kaybolduğum bir şehrin en ücra köşesinde tanıdık bir yüz ile karşılaşmış kadar hür, umutlu ve şaşkınlık hissediyordum.  Karşımda senin tabloların vardı Süreyya. Üstelik üç tanesinin var olma sürecinde yanındaydım.

Tabloların arasında daha önce görmediğim bir tablon daha vardı.  İmzaya baktım. Senin imzandı. Süreyya Tekin. Fuat hala bana senden bahsediyordu. Düşünebiliyor musun Süreyya?

Seni bana benim için bir yabancıymışsın gibi en ince ayrıntısına kadar anlatıyordu. Ben ise daha önce görmediğim tablonda kaybolmuştum. Seni arıyordum. Tuvalin kenarlarına dokunuyordum, daha önce senin dokunmuş olduğunu bilmenin mutluluğu ve özlemiyle.

Konuşamıyordum. Gücüm yoktu. Fuat’a evet ben onu tanıyorum diyebilecek kadar bile gücüm yoktu. Fuat anlatmaya devam ediyordu. Son tablonu şöyle yorumluyordu:

‘’Ressamın bu edindiğim son tablosu. Arkasındaki tarihe bakarsak bu tablonun diğerlerinden sonra yapılmış olduğunu gösteriyor. Yaklaşık beş ay kadar sonra.  Arada yaptığı başka tablo var mı bilmiyorum ama bu tablo beni çok etkiledi. Diğer tablolarda yer alan sakinlik bu tabloda yok. Daha çok fırtına ve duygu karmaşası var çizgilerinde.

Fırça darbelerinde öfke seziyorum. Bir taraftan da özlem duygusu var. Sanki ressamın bu ve bundan önceki tablo arasında büyük bir kaybı mevcut. Bunu anlayabiliyorum…‘’

Fuat’ın sesi gittikçe uzaklaşmaya başladı benden. Tablonun yapıldığı tarih seni orada bırakıp geldiğim tarihten iki ay sonraydı. Olabilir miydi gerçekten? Fuat’ın bahsettiği o kayıp ben miydim senin için? Senden vazgeçişim seni bu denli etkilemiş olabilir miydi gerçekten?

Senin hayata tutunma çaban ve yaşamı sevişin bana bir kalbin olduğu gerçeğini mi unutturmuştu?. Doğa üstü bir varlık olacak kadar hürdün. Ben senin de incinebileceğin gerçeğini ve beni gerçekten sevmiş olabileceğini nasıl oldu da görmek istemedim? Fuat’ın bana anlattığı her şey gördüğüm ama kör baktığım sana, senin sevgine, sana olan sevgime şeffaflık kazandırıyordu.

Şimdi kalbimi ve kalbini kabul edişimin özgürlüğünü yaşıyorum Süreyya. Geç kalmış olmamak ümidiyle sana geliyorum… ‘‘

En derin sevgi ve özlemlerimle…

Sami ATAOĞLU ”’

Kapı çalmıştı. Sesle irkilen Yağmur saate baktı. Gecenin on biriydi ve kimseyi beklemiyordu. Kapıyı açmak için masanın başından kalktı. Kapıya giderken ‘’ bir martı daha sevgisizlikten ruhunu öldürdü’’ diye söylendi.

-  SON -

 

ŞEHRİBAN DEMİRBAŞ..

 

Bu Haberi Paylaş



  • Rumuz
    (Rumuz)
    26.12.2020 21:29:10
    ne martılar ne de ruhlar ölsün, her karanlık aydınlıkla sona eriyor ama değil mi
  • Rumuz
    (Rumuz)
    25.12.2020 15:11:35
    hikayenin başlığının neden martı olduğunu anlamıyordum, adım adım giderek , hikayenin sonunda öğrendim, genel olarak fena değil, akıcı bir hikaye ,5 üzerinden 4 verebilirim, hüzünlü bir mektup hikayeye ayrı bir renk verdi
  • Rumuz
    (Rumuz)
    20.12.2020 10:15:56
    YENİ HİKAYE YOK MU
  • Rumuz
    (Rumuz)
    17.12.2020 00:04:52
    sonmuş keşke devamı olsaydı
  • Rumuz
    (Rumuz)
    18.11.2020 16:18:27
    Yazıların devamı gelmeli kesinlikle
  • Rumuz
    (Rumuz)
    18.11.2020 13:45:06
    bu hikaye bitmemeliydi çok tadımlık olmuş
  • Rumuz
    (Rumuz)
    16.11.2020 21:46:34
    Güzel bir son olmuş
  • Rumuz
    (Rumuz)
    15.11.2020 11:42:23
    #martilarölmesin
  • Rumuz
    (Rumuz)
    14.11.2020 17:12:24
    Keske bi kitap olabilecek kadar uzun bir yazı olsaydı, zevkle okudum, tadı kaldı bende
  • Rumuz
    (Rumuz)
    13.11.2020 19:42:56
    GERÇEK BİR HİKAYE Mİ BU, ÇOK DERİNDEN YAZILMIŞ
  • Rumuz
    (Rumuz)
    13.11.2020 16:45:19
    Mektup çok içtendi, beni en çok o kısım etkilemişti
  • Rumuz
    (Rumuz)
    13.11.2020 16:41:50
    Hoş bir hikayeydi, içimizi titreten, ruhumuzda hissettiren bir yazıydı, teşekkürler
  • Rumuz
    (Rumuz)
    13.11.2020 09:11:49
    Yeni hikayeleriniz olacak mi, yeni hikayelerini bekliyorum
Yorum Yap