BÜYÜK ZAFERİN 98’NCİ YILI KUTLANDI
30 Ağustos Zafer Bayramı ve Türk Silahlı Kuvvetler Günü tüm yurtta olduğu gibi Eğirdir’de de pandemi tedbirleri çerçevesinde kutlandı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun temel taşı olan 30 Ağustos Zafer Bayramı ve Türk Silahlı Kuvvetler Günü’nün 98. Yıldönümü kutlamaları bugün saat 10.00’da Eğirdir Kaymakamı Adem Çelik, Garnizon Komutanı Tümgeneral Emre Tayanç ve Eğirdir Belediye Başkanı Veli Gök’ün Atatürk Anıtına çelenk sunmaları ile başladı.
Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları, Türk büyükleri ve vatanımız uğruna canlarını feda etmekten kaçınmayan kahraman ve aziz şehitlerimizin manevi huzurlarında bir dakikalık saygı duruşunda bulunulması, akabinde İstiklal Marşımızın söylenilmesi ile devam eden programda günün anlam ve önemini belirten konuşmayı Eğirdir Dağ Komando Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığından Piyade Komando Yüzbaşı Kerim Peker yaptı.
Peker konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Bugün Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasına temel teşkil eden, 30 Ağustos 1922’de kazandığımız Büyük Zaferin 98’inci yılını ulusça kutlamanın haklı gurur ve heyecanını yaşıyoruz.
Asil Türk Milleti, Kahraman Türk Ordusuyla birlikte, varlığına ve vatanına kastedenlere karşı, 98 yıl önce bugün, kahramanlık ve şeref dolu tarihinden aldığı kudretiyle, yeniden dirilerek, topyekun bir varoluş mücadelesi sonucunda eşine tarihte az rastlanır bir zafer kazanmıştır.
Aziz yurduna ve bağımsızlığına kasteden işgal kuvvetleri karşısında Türk Ordusunun ortaya koyduğu eşsiz bir eser olan bu Zaferin her safhası, tek tek düşünülmüş, hazırlanmış ve yönetilmiştir.
1900’lü yılların başlarında meydana gelen büyük devletler arasındaki çıkar çatışmaları, dünyada gelişen fikir akımları, sanayileşme gibi gelişmeler sonucunda Birinci Dünya Savaşı sonunda müttefiklerin aldığı ağır yenilgiler sonucu Mondros Mütarekesi imzalanmış, imzalanan anlaşma ile bin yıldır üzerinde kan dökerek, can vererek yurt edindiğimiz Anadolu toprakları o dönemin büyük devlet ve onların maşaları tarafından işgal edilmiş. Ayrıca tarihimize kara bir leke olarak geçen Sevr Antlaşması da ulusumuza dayatılmıştır.
İşgal güçleri girdikleri her yerde adeta tarihi kinlerini kusarcasına kadınımıza, yaşlımıza, çocuklarımıza dünyada eşine az rastlanır işkence, zulüm ve hakaretlerde bulunmuşlardır. İşte böylesine umutsuz görünen, üzerimizde kara bulutların dolaştığı bir ortamda Mustafa Kemal Paşa ve onun dava arkadaşları bağımsızlık meşalesini yakarak “Ya İstiklal, Ya Ölüm” parolasıyla aydınlığa giden yolu aralamışlardır.
Bu bağımsızlık ve aydınlık mücadelesinin ilk hedefi; son neferine kadar düşmanı, güzel ve kutsal vatanımızdan atmak şeklinde belirlenmiştir. Özellikle Sakarya Meydan Muharebesi de hedefimize ulaşmaya muktedir olduğumuzu, Milletimizin İstiklali uğruna kanını son damlasına kadar mücadeleye devam edeceğini ispatlamıştır.
Artık dünyanın en kahraman, en savaşçı milletine düşen görev, düşmana son darbeyi vurmak olmuştur. Mustafa kemal Paşa’nın başkomutanlığı altında Türk kuvvetleri düşmana beklemediği bir yerden taarruza geçerek stratejik sahada düşmanı aldatmayı başardı. Avrupalıların 5-6 ayda geçilmez değdiği Afyon mevzilerini 3 günde geçerek 30 Ağustos’a gelindiğinde düşman kuvvetlerinin önemli bir bölümünü imha etti. Bu büyük zafer ile düşmana son darbe de vuruldu. Ardından icra edilen takip harekatıyla da 9 Eylül’de düşman İzmir’de denize döküldü.
Dünya tarihçileri büyük taarruz için şu ifadeyi kullanmışlardır: “Türkler, Mohaç Meydan Muharebesi’nden yüzyıllar sonra yine parlak bir imha muharebesi kazandılar.” Bu muharebelerde Türk Ordusu çok kısa bir sürede, kendisinden üstün düşman kuvvetinin büyük bir bölümünü imha ve esir etmiştir. Askeri açıdan bir diğer önemli husus da günün şartlarında bir ordunun, on günde 500 km’lik mesafeyi yaya olarak ve savaşarak kat etmesidir.
30 Ağustos’un gerçek anlamını ve önemini Büyük Zafer’in ikinci yıl döneminde Dumlupınar’ın Çaltepesi’nde yapılan törende Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün verdiği söylevde görürüz; “…Hiç şüphe etmemelidir ki yeni Türk Devletinin, genç Türk Cumhuriyeti’nin temeli burada taçlandırıldı. Bu sahada akan Türk kanları, bu semada uçan şehit ruhları Devlet ve Cumhuriyetimizin ebedi muhafızlarıdır.” “Harpler yalnız karşı karşıya gelen iki ordunun çarpışması değildir. Meydan Muharebesi, milletlerin bütün varlığı ile ilim ve fen alanlarındaki yükselmeleriyle, ahlaklarıyla, kültürleriyle kısaca bütün maddi ve manevi kudret ve faziletleriyle çarpıştığı bir imtihan meydanıdır.” İşte kazanılan zaferi muhteşem kılan unsur, harbin; kadın, çocuk, yaşlı demeden milletçe topyekun bir savaş olarak icra edilmiş olmasıdır. Türk ulusu bu meydandan da Ulu Önder'inin liderliğinde alnının akıyla çıkmayı başarmıştır. Türk tarihine altın harflerle yazılan bu Zaferin günümüze kadar yansıyan çok önemli siyasi ve askeri sonuçları olmuştur ve bu sonuçların günümüze de yansımakta olduğu gözlemlenmektedir. Bu zaferle, Türk Ulusu’nun son neferine kadar yok edilmedikçe, Türk’ün İstiklalinin elinden alınamayacağı, Türklerin yalnız askeriyle değil, milletiyle topyekun olarak savaştıkları bir kere daha ispatlanmıştır.
30 Ağustos Zaferi, Türk Ordusu’na “Silahlı Kuvvetler Günü” olarak armağan edilmiştir. Türk Silahlı Kuvvetleri ülkemizin huzur ve bekasını sağlamak, bölgemizde ve dünyada sürekli barışın tesisine katkıda bulunmak için tarihinden ve milletinden aldığı güçle, modern harp silah ve teçhizatıyla, güçlü ve dinamik personeliyle, ulaştığı yüksek eğitim seviyesiyle, azimli ve kararlı komuta kademesiyle, dostlarının ve ülkemizin güvencesi, düşmanlarımızın korkulu rüyası olmaya devam etmektedir. Dünyanın sayılı askeri güçlerinden birisi olan Silahlı Kuvvetlerimiz her zaman, her yerde ve her şartta verilecek görevleri ifaya hazırdır.
Milli egemenlik, milli şuur ve tam bağımsızlık esasına dayanan Atatürk ilkeleri, bugüne kadar olduğu gibi gelecekte de Türk Silahlı Kuvvetlerimize rehber olmaya devam edecektir.
Bu kutsal ve tarihi gün vesilesiyle ulusça başta Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, dava arkadaşları ve aziz şehitlerimizi rahmetle anıyor, hatıraları önünde bir kez daha saygıyla eğiliyor şükranlarımızı sunuyoruz.
Ruhları şad olsun!"
Program, Mehmet Akif Ersoy İlkokulu öğrencisi Berra Sağlam'ın “30 Ağustos” isimli şiiri okumasıyla sona erdi.
Emel TURAN KARTAL (AKIN)